Yine Vakıf Gureba Hastanesi

Yazının başlığını görünce Org. Çevik Bir'in gazetecilere yönelik komplosu, Genelkurmay'ın açıklaması, bankalar operasyonu, Emlakbank soygunu, soygunu önlemek isteyen Somuncuoğlu'na uygulanan töre müeyyidesi gibi ortalığı tozu dumana katan bir sürü sıcak gelişme varken "Bu Vakıf Gureba Hastanesi de nereden çıktı, sırası mı şimdi?" dediğinizi duyar gibiyim. Ancak Vakıf Gureba Hastanesi'ni 10 yıllık bir süre için SSK'ya tahsis protokolünü imzalayanlar sizin gibi düşünmüyor, bilakis "Tam sırası, bu hay huy arasında bunu kotarırız" diye hesaplıyorlar.

Bu sütunun okuyucuları bundan birkaç ay önce adı geçen hastanenin Çapa Tıp Fakültesi'ne devredilmesi teşebbüsünü konu eden bir yazımızı hatırlayacaklar. Vakıf Gureba Hastahanesi Çapa'ya devir tehlikesini atlattı ama, bu defa da SSK'ya devir sözkonusu. Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Yalova ile Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan arasında bu yönde imzalanan protokol bu devri öngörüyor. Gerçekten de onların düşündüğü gibi olur, bu toz duman arasında dikkati çekmezse bu yönde bir Vakıflar Meclisi kararı alınacak, ardından da bu karar Bakanlar Kurulu kararıyla hayata geçirilecek.

Karar nereden bakarsanız bakın hukuka aykırı. Bir defa 2762 sayılı Vakıflar Kanunu "Tahsis edildikleri maksada göre kullanılmaları kanuna veya amme intizamına uygun olmayan veyahut işe yaramaz bir hale gelen hayrat vakıflar idare meclisinin teklifi ve Bakanlar heyetinin kararı ile mümkün mertebe gayece aynı olan diğer hayrata tahsis edebileceği gibi... tahsis olunabilir" hükmünü getirmiş (md. 10). Şimdi adı geçen hastanede böyle bir durum söz konusu mu? Şu anda 600 yataklı olan ve asistanlarıyla birlikte 150 kadar doktorun görev yaptığı bu hastane işe yaramıyor mu? Kanun ve kamu düzenine aykırı bir faaliyet mi sürdürüyor? Hayır. Kuruluş maksadı istikametinde 150 seneyi aşkın bir süredir hizmet veriyor.

Aksayan kısımları yok mu? Şüphesiz var; beklendiği kadar fakir fukaraya hizmet vermiyor. Devlet hastanelerinin çalıştığı esaslar dahilinde çalışıyor. Çünkü Vakıflar Genel Müdürlüğü hastaneye bu maksada yönelik gerekli tahsisatı sağlamıyor. Bütün bunlara rağmen hastanede çalışan doktorlar, yöneticiler hastanenin kuruluş felsefesine uygun çalışabilmesi için ellerinden geleni yapıyor, mali durumu yerinde omayanları imkanlar dahilinde ücretsiz tedavi ediyorlar.

Şimdi bu hastaneyi daha iyi işler hale getirilmenin yolları aranacağına, adeta "ver kurtul" metodu benimsenmişçesine bir şu kuruma, bir bu kuruma devretmenin yolları aranıyor. Vakıf Gureba'yı bir kuruma devretme teşebbüsleri artık periyodik hale geldi, altı ayda, senede bir bu teşebbüs ısıtılıyor. Bunun mantığını anlamak mümkün değil.

Sonra hangi kuruma devrediliyor? SSK'ya. Zannedersiniz ki bu SSK hastane yönetiminde Türkiye çapında büyük bir başarıyı temsil ediyor, yönetimine aldığı yerleri abad ediyor da Vakıf Gureba'yı da devralırsa orayı da güllük gülistanlığa çevirecek. Böyle bir durum da söz konusu değil. Tam tersine SSK'ya başvuranlar çoğu kere bu kurum hastanelerinden gayrimemnun ayrılıyorlar.

Öte yandan bu aynı zamanda tarihe de saygısızlık. Vakıf kurumlarının mümkün olduğu kadar vakfı kuran kimsenin iradesi istikametinde işletilmesi esastır. Bu hastane de Sultan Abdülmecid'in annesi Bezm-i Âlem Valide Sultan tarafından 1843 yılında kimsesizlerin tedavisi maksadıyla inşa ettirilmiştir. Bu hayırlı bir maksattır, vakıf kurumunun yapısına uygun bir maksattır. Ve şu anda bu yöndeki hizmetlerini de başarıyla yürütmektedir. Aksayan kısımlar varsa, bu kısımlar düzeltilmeli. Çare vakıf mallarına el koymak değil. Ve böyle bir tasarruf Yaşar Okuyan'a hiç mi hiç yakışmaz. Bizden söylemesi...