YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

Gazetecilik ülkeyi boğdu

Türkiye'de medya kirliliği nicedir herkesin dilinde. Meslek mensupları arasında iş dünyasıyla sınır tanımaz ölçülerde akçalı ilişki sürdürenler, ya da kalem ve mikrofon gücünü asla mâsum sayılmayacak şantaj ve sindirme yöntemleriyle paraya tahvil edenler bulunduğu yaygın bir inanç. Bir ara, bazı gazetecilerin istihbarat örgütü 'ajanı' oldukları, kod adı taşıdıkları da öğrenildi; bilebilecek konumdaki biri, bunların sayısını 23 olarak kayda geçirdi. Şimdi ise, 'Andıç' adlı belge sayesinde, bir devlet kurumuyla 'emir-komuta' ilişkisine benzer bir ilişkiyi kabullenmiş gazeteciler bulunduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız...

"Hazırlandı, ama icra edilmedi" açıklamasının kimseleri tatmin etmemesi 'Andıç' belgesinin neredeyse bütün ayrıntılarıyla gözümüzün önünde hayata geçirilmiş olmasından; o belgede yapılması öngörülen her şey bir biçimde yapıldı. Bazı gazeteciler, siyasiler, sivil toplum liderleri aleyhine 'yıpratma' kampanyaları açılmadı mı? Tıpkı 'Andıç' belgesinde planlandığı gibi, Şemdin Sakık'ın yakalanması, bu amaçla kullanılmadı mı? Yine aynı belgede yer alan, "Mevcut ifadeden elde edilen bilgilere çeşitli ilâveler yapılarak" cümlesi bile, Sakık'ın ifadesinde bulunmayan gazeteci adları el yazısıyla 'ilâve edilerek' aynen uygulandı.

Konunun, biz basın mensuplarına bakan yüzü gerçekten yüz kızartıcı.

Basın mesleği, her türlü resmi ve gayr-ı resmi çıkar ilişkilerinden uzak, yalnızca 'halkın haber alma hakkını' yerine getirmek üzere 'kamu hizmeti' yaptığına inanıldığı için anayasal teminat alınmış bir meslektir. 'Halkın haber alma hakkı' adına kendisine tanınmış özgürlüğü, kişi, grup veya zümre çıkarları için istismar eden, ya da devlet dahil herhangi bir kurumla organik ilişkiye giren kişi mesleğin yüz karasıdır.

'Andıç' belgesi, 'gazeteci' sıfatı taşıdığı halde, devletin bir kurumuyla organik bağ içerisine giren, kalemini veya mikrofonunu aldığı emir ve tâlimatlara uygun olarak kullanan, bunu yaparken şantaj, iftira, sindirme gibi kural dışı yollara başvurmaktan çekinmeyen insanlar bulunduğunu açıkça gösteriyor... Bazen, "Hazırlanan bilgi notları yazılı ve görsel basına verilsin" veya "Bu bilgi ve görüntüler sadece TRT-TV'de yer alsın" diyor 'Andıç' müellifleri, bazen de "Etkin köşe yazarlarından seçilen birine bilgi aktarılsın" tâlimatını veriyor... "Olof Palme cinayeti" gibi o günlerde kullanıldığını hatırladığımız alternatif konu önerileri de yer alıyor belgede. Adına 'bilgi' denen şey ise, belli kişi, kurum ve kuruluşları 'yıpratma' amaçlı olduğu aynı belgeden öğrenilen çarpıtma haberler... 'Andıç', bir kaç yerde, birileri hakkında, "Kamuoyundaki saygınlıklarının azaltılmasını ve aleyhlerine kampanya oluşturulmasını" istiyor. Bunu istediği kişiler, aynı belgede 'yöntem' başlığı altına giren 'gazeteci' tipleri...

O tiplerin, o günlerde, kendilerine verilen emir ve tâlimatlara harfiyen uyduklarını biliyoruz. Biri, başında bulunduğu özel kanalda asılsız iddiaları gerçekmiş gibi sundu; birkaçı gazetelerinin manşetlerini kendi yazarlarını terör hedefi yapacak tarzda kullandı... Bugünden geriye dönerek yapılan bir değerlendirme, tâlimatla yazıldığı belli yazılardan oluşan kocaman bir dosya meydana getiriyor...

Hedef seçilen milletvekillerinden birinin, bir kaç kez, manşetlerden rezil edilmek istendiğini biliyoruz; belli ki, belgede adları anılanlar için bir 'serbest atış listesi' çıkarılmış ve o kişilerin peşine muhabir takılmış... Piyasaya sürülen hakkındaki 'asılsız' haberler yüzünden az kalsın hayatını kaybediyordu Akın Birdal... Bu tür operasyona emir verenler ölümcül bir oyun oynadıklarını elbette biliyorlardı; kamuoyunda 'gazeteci' sanılan bazı tiplerin ölüm oyununa gönüllü katılacaklarından emin oldukları gibi...

Gazetecilik mesleği, 'Andıç' belgesinin işaret ettiği türden ilişkiler yüzünden, akçalı pisliklerden daha fazla kirlenir. Elleri kanlı bir meslek değildir gazetecilik; sergerde, kiralık kâtil, tetikçi ruhlu tiplerin, aynı sonucu kalemle veya mikrofonla almalarına izin verilemez... Oysa, artık çok iyi bildiğimiz gibi, etraf o tiplerle kaynıyor...

Medyada İttihat ve Terakki usulü silâh üzerine yeminli bir çete olduğunu biliyorduk, o çetenin eylemlerine sıkça tanıklık da ettik; 'Andıç', meslek ortamının İttihat ve Terakki usulü sergerdelerle dolup taştığı gerçeğini inanmayanların yüzlere çarptı...

Böyle bir meslek ortamı ülkeyi boğar. Boğdu bile...


7 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...