YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Düşenlere üzülürüm

Ben Nazlı Ilıcak gibi değilim, başına gelenlerden ötürü Dinç Bilgin'e gerçekten acıyorum... Medya çevresinde de, Türkiye'de meydana gelen olayların mağdurları arasında da bu son operasyon yüzünden Sabah'ın patronuna acıyan pek olmayabilir; ancak ben yine de Dinç Bey'in bugünkü durumuna üzülmekten kendimi alamıyorum işte...

Sebebi şu: Türkiye'de medya patronları arasında aileden gazeteci ve bu sebeple de meslek ilkelerine saygılı kişilerin başında geliyordu Dinç Bilgin; çıkardığı Sabah gazetesinin Türkiye'nin 1990 öncesi değişiminde olumlu roller üstlendiğini biliyorum. DP kökenli bir aileden gelen Dinç Bilgin 'anti-militarist' bir mantığa sahipti ve gazetesini baskılara destek vermekten uzak tutmaya çaba da gösterdi... O da 28 Şubat projesinin mağdurudur... O proje Dinç Bilgin'in bankacılık işine burnunu sokmasını öngörüyordu; Teoman Koman'ın patronu Cavit Çağlar bunu sağlayıverdi... Gerisi bence hikâyedir...

Kendisini seven bir dostum var, ara sıra biraraya geldiğimizde, "Yanındaki tipler, göreceksin, Dinç Bey'in bileklerine kelepçe de geçirtecekler" der dururdu... Sabah patronunun en büyük korkusunun, elleri kelepçeli, DGM'ye çıkarken fotoğraflarının gazetelerde yayınlanması olduğunu biliyorum... O korku beslenerek teslim alındı Dinç Bilgin; dirense ve 28 Şubatçı projeye karşı çıksaydı, bugün ülkenin en güçlü gazetesinin patronu olmayı sürdürebilirdi; umarım, korktuğu başına gelmez...

Devlet operasyonlar konusunda deneyim kazanmışa benziyor. Yurtdışı yasağı, mallara el konma kararları Egebank'ta neden sonra alınmıştı; oysa, Etibank ve Bank Kapital'de yurtdışı yasağı ilk gün çıktı; mallara el konulması da 48 saat içerisinde gerçekleşti. Murat Demirel'in gözaltına alınması için epey bir süre geçmişti, Etibank ve Bank Kapital sorumluları için o süre de kısalabilir...

Yurtdışı yasağı işadamları için hayati önemde. İsrail/Tel Aviv Havaalanı tevsi ve yeni havaalanı inşa ihalesini üstlenmiş bir firma olan Ceylanlar'ı ele alalım; dışarıdaki yatırımlarının tökezlemesi sonucunu doğuracaktır bu karar. İngiltere ve ABD'de mâlikâneler almış, şirketler kurmuş Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu'nun dışarıda oluşturdukları düzen de hiçbir işe yaramayacak.

Etibank ve Bank Kapital ile ilgili karar mâlî piyasaların disipline edilmesiyle ilgili ve bu sebeple de ekonomik. İçleri boşaltılmış, mudilerine ihanet eder hale gelmiş bankalara el konulmasın da ne yapılsın? Bakmayın siz, "Bankacılık sektörü hasta" diyen İTO başkanı Mehmet Yıldırım ve Sakıp Sabancı hakkında soruşturma açılmasına; soruşturma açanlarla hasta diye bankalara el koyanlar aynı kişiler...

Karar ekonomik olsa da, siyasi bir yönü bulunduğuna da kuşku yok. Her iki bankaya, aynı gerekçeyle, aylar önce de el konulabilirdi; ya da el koymak üzere başka bankalar da seçilebilirdi...

Sabah'ın patronu Dinç Bilgin ANAP lideri Mesut Yılmaz'a yakındı son zamanlarda; grubun üçüncü adamı Kenan Sönmez ANAP'tan Meclis'e girdi. Sabah Grubu'nu satın alan Turgay Ciner de Mesut Bey'e yakın bir isim; alışveriş onun müdahalesiyle gerçekleşmiş bile olabilir... ANAP liderinin medyadaki alışverişlerde aktif rol oynamaktan zevk aldığı Korkmaz Yiğit'i Yeni Yüzyıl ve Milliyet'i almaya teşvik ettiğinin itirafıyla kamuoyunun da bilgisi dahiline girmemişmiydi?

Ceylan Ailesi ile Yılmaz Ailesi arasında ise olağanüstü samimi bir ilişki var. ANAP'ın patronuyla Ceylan Holding'in patronunun çocukları ABD'de aynı evi paylaşıyorlar... Ceylanlar'ın mal varlığına el konulması, Washington'daki Yavuz ile Metin'i zor durumda bırakmaz umarım. Ceylanlar sahibi oldukları 'C-Tv'yi elden çıkartmak istediklerinde Mahsun Kırmızıgül'ü tercih ettiler; Mahsun'un ANAP'ın resmi şarkıcısı olduğunu biliyoruz...

Kim ne derse desin, son bankalar operasyonunun ANAP liderini hedef aldığına inanıyorum ben. Mesut Bey'i bilirim; köşeye sıkıştığını hissediyor ve dostlarının dertlerini çözemese de, kendisini bu kuşatılmışlıktan kurtarmak için çareler arıyordur...

Sadettin Tantan'ın bir toplantıda yaptığı konuşmaya da Mesut Bey'in dikkatini çekmek isterim: "Kirli siyasetin ve bürokrasinin koruması altında, yolsuzluk ekonomisinden hayat bulanlar, toplum içinde kabul görmelerini sağlamak amacıyla değişik sivil toplum örgütleri ve Tapınak Şövalyeleri içerisinde de yapılanmaya gittiler ve giderek bu örgütlerin yönetiminde söz sahibi oldular. Güçlü ve etkin oldukları için gündemimizi de onlar tayin etti. Soygun ve talan düzenine karşı, sivil toplum bilincine yeterli ölçüde sahip olunamamasında, sahte ve sun'i gündemlerin önemli payı olduğuna inanıyorum. Böyle olduğu için, halkın vicdanında ebediyen mahkum olması gereken kişiler, saygın ve itibarlı kişiler olarak aramızda dolaşabilmiş, hatta önlerinde düğmeler saygı ile iliklenmiştir."

Partisinden bir bakanın ağzından çıkan bu sözlerin kendisini hedef aldığını düşünüyor mudur Mesut Yılmaz acaba? Düşünmeye başlasa iyi olur... Bu sütunun sürekli okurlarının bildiği bir örgüttür Tapınak Şövalyeleri ve ANAP lideri ile Sabah patronu arasında, o örgütün akla getirdiği yapılanmaların en başında gelen 'Bilderberg dostluğu' da bulunmaktadır...

Ne yapalım, ben böyleyim: Dinç Bilgin'i bu halde görmek beni üzüyor; başına bir iş gelsin, yarın Mesut Bey için de üzülebilirim...


1 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...