![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
“ Türkiye'nin birikimi... ” |
![]() |
![]() |
|
![]() |
Demokraside, bir adım ileri, iki adım geriTürkiye, "altı kaval üstü Şişhane" bir üslupla demokratikleşebilir mi? Bir yanda Anayasa değişikliği çabası, öte yanda, parti kapatma davası. Bir tarafta, yeni ceza kanunu kapsamında demokratikleşme umudu. Öte tarafta, Terörle Mücadele Yasası'nı iyice tahkim etme gayreti. Terörle Mücadele Yasası
Söze önce, Terörle Mücadele Yasası'ndan başlayalım. Kamuoyu Yılmaz'ın soruşturma komisyonu, hükûmetin kaderi ve faili meçhul cinayetlerin aydınlanması iddiaları ile meşgulken, perşembe günü Adalet Komisyonu'na bir kanun tasarı getiriliyor. Terörle Mücadele Yasası'nın 7'nci maddesini değiştirmeyi amaçlayan tasarı, terör örgütüne yardım yataklık edenlerin hapis cezasına çarptırılmalarının yanı sıra, sahip oldukları iş yerlerinin de 1 yıldan az olmamak üzere 5 yıla kadar kapatılmasını öngörüyor. Ayrıca bu kişilerin, suçun işlenmesinde bilerek kullandıkları veya kullanmaya teşebbüs ettikleri her türlü eşya ile, bu eşyaların taşınmasını sağlayan nakil vasıtaları da, müsadere edilebilecek. Türk Ceza Kanunu'nun 169'uncu maddesinde tarif edilen yardım yataklık suçundan dolayı hapiste yatan binlerce kişi var. Anayasa'nın 14'üncü maddesinde sıralanan eylemlere uyduğu için, bu kişiler af da edilemiyor. Bir çoğu, zorla, baskı ile terör örgütüne destek vermiş, hatta vermedikleri halde, haksız yere suçlanmış olabilirler. Henüz bu mesele halledilmemişken, Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılacak değişiklikle, suçlanan kişilerin malları ve işyerleri de müsadere edilecek. Bütün bir aile yokluk ve yoksulluk içinde bırakılacak. Güneydoğu, faili meçhuller bölgesi. Keyfi uygulamaların böylesine yaygın olduğu bir bölgede işi, mal müsaderesine kadar götürürseniz, can emniyetinin yanı sıra, mal emniyetini de ortadan kaldırmış olursunuz. Üstelik, "PKK terör örgütü çökertildi" denilirken, 1996 yılında hazırlanan bir tasarıyı yeniden güncelleştirmenin ne anlamı var? Güneydoğu şefkat beklerken, gene insanların üzerine çullanacaksınız. Parti kapatma
"Altı kaval üstü Şişhane" sözü tam Türkiye'ye göre. Avrupa Birliği'ne girmek için, demokratikleşmeliyiz. Ama bu yolda ilerleme, tek bir Filistin askısının Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne getirilerek teşhir edilmesiyle sağlanamaz. Ecevit, Kopenhag kriterlerinden söz ediyor. Demokratik müesseselerde istikrar sağlanması en önemli kriterlerden biri. Avrupa Birliği, parti kapatılması ve siyasi yasaklar konusunda çok hassas. Oysa, "temelli kapatılan bir partinin bir başka ad altında kurulamayacağı" hükmüne açıklık getirmek için, devamın ölçüsünün belirlenmesini talep eden Fazilet Partisi, Ecevit'in itirazıyla karşılaşmıştı. Müzakereler sırasında DSP Genel Başkanı, FP'li milletvekillerini, 5+5 formülüne ikna edebilmek maksadıyla, partinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılabileceği ihtimalini gündeme getirmekten de çekinmedi. Bu ne biçim demokrasi? Zaten herkes, Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesinin, Tayyip Erdoğan yüzünden, bir nevi dokunulmazlık kazandığının farkında. FP davasında, Raportör, devam kriterlerinin belirlenmemiş olmasından dolayı bir görüş bildiremiyor ve topu Anayasa Mahkemesi'ne atıyor. Siyasi Partiler Yasası'nın 95'inci maddesi, Ağustos 1999'daki değişiklikten önce, kapatılan bir partinin üye çoğunluğunu teşkil edeceği yeni bir parti kurulamaz hükmünü ihtiva ediyordu. Ama bu cümle metinden çıkarıldı. Siyasi Partiler Yasası'nda tek tarif 96'ncı maddede: "Kapatılmış siyasi partilerin isimleri, amblemleri, rumuzları, rozetleri hiçbir parti tarafından kullanılamaz" Anayasa Mahkemesi üyeleri Fazilet'in Refah'ın devamı olup olmadığını nasıl anlayacak? Bütün ısrarlara rağmen Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz bazı kriterlerin Anayasa'ya girmesine izin vermedi. Tek hukuki tarif, yasanın 96'ncı maddesinde mevcut. Onun ötesinde benzerlik, eylemlerde aranacak. Yani, Fazilet'in de, Refah gibi "kanuna aykırı fiillerin odağı olup olmadığı" araştırılacak. Anayasa değişikliği
Bir yandan Terörle Mücadele Yasası ağırlaştırılırken, bir yandan da Fazilet Partisi'ni kapatma girişimlerinin önünü kesecek kanun değişikliklerine iktidar yanaşmaz, ayrıca 312'de de ayak sürürken, Anayasa değişikliği hususunda bazı demokratik adımlar atılıyor. Aslında iyi niyet var ama, halâ ortada müşterek bir metin yok. TBMM'nin Anayasa profesörü danışmanları, Ergun Özbudun ve Erdoğan Teziç müzakerelere temel teşkil etsin diye bazı değişiklik önerilerinde bulundular. Meselâ Anayasa'nın başlangıç bölümünden, -"otoriter devlet anlayışını silmek için"- 5'inci paragrafın çıkarılması teklif ediliyor. Çıkarılması istenilen 5'inci paragraf şöyle: "Her düşünce ve mülâhazanın Türk milleti menfaatlerinin, Türk varlığının, devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı" Özbudun ve Teziç, temel hak ve hürriyetleri düzenleyen 13 ve 14'üncü maddelerin de değiştirilmesini savunuyor. 13'üncü maddenin, genel bir sınırlama maddesi olmaktan çıkarılıp, "yaşama hakkı, düşünce hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti gibi hak ve hürriyetlerin güvence altına alınması, sınırların ise, ilgili maddelerde öngörülen özel sebeblere bağlanması" isteniyor. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamamasına ilişkin 14'üncü maddenin teklif edilen yeni şekli de şöyle: "Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerden hiç biri, devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan eylemler biçiminde kullanılamaz" "Kanunla yasaklanmış bir dilin kullanılamayacağı" hükmünün kaldırılması, "Devlet Güvenlik Mahkemeleri" ibaresinin Anayasa'nın 143'üncü maddesinden çıkarılması, "ölüm cezalarından" Anayasa'nın 17'nci maddesinde bahsedilmemesi ve 12 Eylül'de yayınlanan kanunların denetimini mümkün kılacak bir değişikliğin geçici 15'inci maddede gerçekleştirilmesi, teklif paketinin içinde yer alan bazı düzenlemeler. .......................... Bakalım, bir yandan manivelayı sıkıştırarak, öte yandan gevşeterek nereye varacağız?
nilicak@yenisafak.com
|
![]() |
![]()
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|