Yarı aydınlık

Fenerbahçe standardı uyguluyor... Artık açıkça belli olan bir taktiğin her hafta kopyasını izliyoruz.

7 kişiyle kapanan, adam markajını katı uygulayan ve Ogün'ü boş bırakan Fenerbahçe, artık Abdullah'ı da pek hücuma göndermeyerek maçlarını deprem sigortası kadar gerekli ve güçlü bir sigorta ile oynuyor.

Ancak, deprem sigortası da olsa, bazen gelen şok sarsıntılarla aşınıyor, rakibe geçitler veriyor...

Doğrusunu söylemek gerekirse, Sarı-Lacivertli taraftarlar, trilyonluk transfer harcamalarla kurulan bu takımdan, daha görkemli ve kazançlı futbol bekliyor...Fakat olmuyor...

Olmayınca da Fenerli'nin yüzü gülmüyor...

İlk 45 dakikada pozisyonu olmayan Fenerbahçe'nin golü var.

Ancak Fenerbahçe'den bahsediyoruz. Ligde orta ısraları hedefleyen bir takım olsaydı sözkonusu olan, kaybedilen 2 puan bir derece hoş görülebilirdi.

Avrupa sahalarında da boy gösteren Galatasaray ile Beşiktaş lige yorgun argın dönüp, sahada kişilik savaşı veriyorlar. Fenerbahçe'nin ise kafası rahat, önü açık. Ama bu rahatlık lige bir türlü yansımıyor...

Tecrübesine ve yeteneğine inandığım Mustafa Denizli Hoca, bize göre bu takımı masaya yatırmalı ve bir By-pas'tan geçirmeli.

Takım oyunu ve yardımlaşma yok. Hatlar arasındaki iletişim zayıf, kondisyon en üst düzeyde olması gerekirken, Adanaspor gibi ligin ortalarına "Eyvallah" diyecek bir takımın baskısında orta sahaya kilitleniyor. Yokları çok olan bir takımı, futbolun ve ligin zirvesinde görmek zaten cismin tabiatına da aykırı.

Arzu edilen Fenerbahçe bu olmamalı...

Bu sistem ve bu oyun tarzıyla Fener'in defansı sık sık rakip baskılarına maruz kalıyor. Rüştü'nün tecrübesi de bir yere kadar...

Rapaic'le öne geçen Sarı-Lacivertli ekip, farkı daha da artıracak yerde, Adana'nın baskısına boyun eğiyor ve Celil'in golüne engel olamıyor. Fenerbahçe'nin haftayı ağır yaralar alarak kapadığını vurgularken, Adanaspor'u da dişe diş futbolundan dolayı kutlamak gerek.