Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Koyun mübarek hayvandırİnsanlara koyunluk izafe edilerek onların küçültülmeye çalışılmasını hiç anlamıyorum. Ne kötülük var koyun olmakta? Koyunlardan biri olmasaydık da sürüye çeki düzen vereceğim diye dili bir karış dışarıda bir o yana bir bu yana koşturan köpeklerden biri mi olsaydık? Yoksa koyun sürüsüne dalıp canavarlığını tatmin edebilmek için nicesini boğup telef ettikten sonra nihayet parçalayıp yiyeceği bir tanesini sürükleyerek dağa yahut yazıya götüren kurt olmayı mı seçseydik? Koyunlukta beğenilmeyen ne varsa onu terk ettiğiniz taktirde elde ne kalır? Bunu bilmeyecek ne var: Çakallık ve tilkilik. Kendilerine koyunluğu yakıştırmayanlar kendilerine köpekliği, kurtluğu, tilkilik veya çakallığı yakıştırıyorlarsa buna benim bir diyeceğim yok. İnsanlar hayatlarına bir biçim verilmesi bahse konu edildiğinde benzemek, örnek almak için "flora" veya "fauna" içinden bir model seçmek mecburiyeti altında değiller elbet. Beşer kılığında yaratılmış herkesin kendine bir ideal olarak insanlığa liyakât kesbetmeyi seçmesine itiraza kimsenin gücü yetmese gerek. Gel gör ki insanın insanlığı en başından beri hep tartışma doğurmuş. İnsan olunmazsa ne olunsun sorusu zihinleri hep meşgul etmiş. Böylesi bir iştigâl içindeyken illâ insan olmayan bir model seçme mecburiyeti altında kaldığımda bu model bu günkü aklımla benim için koyun olsun derim. Diyorlar ki koyun bedeninde istifade edilmeyecek, neye lâzım olduğu bilinmeyen hiçbir parça yoktur. Her şeyiyle yararlı bir hayvandır koyun. Eğer bir canlı varlık "insan" olamamışsa bari böyle bir "hayvan" olmak isteğine sarılmaz mı? Koyunların uysal olduğunu söylüyorlar. Neden "derviş tabiatlı" demek işlerine gelmez böyle söyleyenlerin? Neden zor tabiat şartlarında (çok sıcakta ve çok soğukta) koyunların kurtuluşu birbirlerine sokulmakta arayışları heyecan uyandırmaz? Birileri aklımızı iyiden iyiye karıştırmış. Onlar ki mesleklerinin icrasını "bir lokma, bir hırka" felsefesini kınayarak her gün bir adım ileri götürdüler, bir toplum olarak bizi çaresiz kalma konusunda bir kez daha cesaretlendirmek istiyorlar. Şimdiye kadar yaptıkları hep bu oldu. Kendimize mahsus yapıyı ıslah etmek, ondan eskiden beri aldığımız ve fakat gittikçe düşen verimi artırmayı denemek yerine başkalarının elinde yüksek verim sağlayışına imrenilen yeni bir yapı kurmak hevesine kapıldık. Olmadı işte. Şimdiye kadar bu yapıyı kuramadık. Hevesimiz kursağımızda kaldı. Bundan sonra da kuramayacağız. Çünkü o arsada içinde oturmakta bulunduğumuz evimiz bulunuyor. Yeni yapıyı yer darlığından ötürü ancak evimizi yıkarsak yapabileceğiz. Nitekim bunu denemedik değil. Sonuç olarak elimizde tamamlanmadığı için içinde huzuru tadamadığımız bir şantiye ve inşaat tamamlanana kadar yaşama alanını her gün biraz daha daralttığımız için huzur vermeyen "asıl" evimiz kaldı. Beceri düzeyimiz yeniyi kullanmaya elvermiyor. Eskiyi ise gerçekten kullanışsız hale kendimiz soktuk.
iozel@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|