SIR ŞİFRELER
Egebank'a el konduktan sonra bankanın eski yönetimi ve bağlantılı kişiler tarafından yapılacak çalışmalar için bir "çalışma takvimi" oluşturulduğu ortaya çıktı.
Egebank'la ilgili skandallar halkasına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. 22 Aralık 1999 tarihinde bankaya el konulmasından sonra Egebank'ın eski yönetimi ve bağlantılı kişiler tarafından yapılacak çalışmalar için bir takvim oluşturulduğu ortaya çıktı.
"Sn. MD/CE/TG/CY" şeklinde şifreli isimlerin kullanıldığı ve "çalışma notu" adı verilen çalışma takvimi, skandalın "Ankara ve medya bağlantılarının" çözülmesi açısından oldukça ilginç ipuçları içeriyor. El konma işleminden sonra kararın iptali için Danıştay'a yapılan itirazla ilgili olarak da yapılacak çalışmaların neler olduğunu ortaya koyan takvimde, kim oldukları merak edilen şifreli isimlerin neler yapması gerektiği açıkça belirtiliyor.
Bütün ayrıntılar hesaplanarak oluşturulan çalışma takviminde, el konma işleminden sonra Egebank olayına nasıl bakıldığı ve tarihler belirtilerek yapılacak çalışmalar şöyle sıralanıyor:
Sn. MD/CE/TG/CY için ÇALIŞMA NOTU
GİRİŞ:
13.04.2000 tarihinde yapılan toplantıda olayın muhtemel gelişme şekli ve tarihleri şöyle belirlenmiştir.
05.05.2000: Başbakanlık, Danıştay tarafından kendisinden istenen cevabı tamamlayıp verecektir.
20.05.2000: Bu tarihe kadar karar incelenecektir.
30.05.2000: Bu tarihe kadar açıklanacaktır. Bu karar gerekçeli karar değildir.
Buna göre 17-21 Nisan tarihleri arasında bir ortak çalışma yapılarak muhtemel takvim ve gelişime göre izlenecek yol genel hatlarıyla tespit edilmiştir.
Önümüzdeki günlerde banka ile ilgili rakam açıklanacaktır. Bu rakam, tahminimize ve diğer bankaların örneklerine göre, hiç de iç açıcı bir rakam olmayacaktır. İşte bu dönemde söylenmek üzere, bir cvap oluşturulmalıdır. Cevap uzmanlarca oluşturulmalı ve açıklamayı "yanlış" olarak değerlendirip yeni bir yorum getirmelidir. O gün için düşünülen açıklama "M. Demirel'den zarar rakamına itiraz", "Egebank zarar rakamı doğru değil" gibi başlıklarla yazılmalıdır. Ancak yorum çok iyi yapılmalıdır.
Açıklamada bir bankanın bilançosunun ve hesapların normal bir ticari işletme gibi olmadığı, yoruma müsait olduğu ve amaçlanan doğrultuda gösterilmesinin mümkün olduğu belirtilmelidir. Ayrıca bu açıklamada, gösterilen negatif durumun sorumlusunun bizim olmadığımız da vurgulanmalıdır. Çünkü bu açıklama söz konusu iddianın tam yeridir. Hesaplarla ilgili kâr-zarar eğrileri ve diğer faktörler, kıyaslamalı olarak sunularak el koyma operasyonuna hiç gerek olmadığı, aksine bankanın satın alındığı günden 22 Aralık 1999'a kadar makasının kapanmakta olduğu kanıtlanmalıdır.
Yaklaşık 40 gün sonra, Danıştay kararı açıklanacaktır. Kararın olumlu çıkması ihtimali, bu çalışmaların konusu dışındadır. Yani, yürütmeyi durdurma kararı meseleyi büyük oranda zaten bitirir. Ancak çalışmalarımız, tabii ki olumsuz karar ihtimaline göredir.
Olumsuz karar çıkması halinde, hukuksal prosedür ve başlatılacak itirazla birlikte, bu kez hisselere el koyma operasyonunun haksızlığı savunulmalıdır. Bu savunmanın temellerini, Danıştay'a dava açılırken verilen dava dilekçesi oluşturulmalıdır.
Bunun yanısıra en az iki faktör daha ayrı ayrı ve birlikte olmak üzere mutlaka medya kanalıyla duyurulmalıdır.
Bunlar da şu iki konudur:
Bankayı devir alırken hazine tarafından çok kısa bir arayla verilen ve aynı imzayı taşıyan raporlar gerçekten trajikomiktir.
Banka yanlış ve yalan beyanlarla satılmıştır. Bu yalan beyanların bizim tarafımızdan inanılır hale gelmesine maalesef devlet âlet edilmiştir. "EGEBANK"ın durumu farklıdır, bu fark anlatılmalıdır. Bu konular bilindiği gibi şimdiye kadar ne kamuya açıklanmış, ne de konu edilmiştir.
24.03.2000-04.05.2000 tarihleri arası, Başbakanlık tarafından hazırlanan cevabın muhtemelen finalize edildiği dönem olacaktır.
Bu dönem belki de medyada bazı soruların ortaya atılması için en uygun zamandır.
Bankalara el kondu, son durum nedir, olay nereye gidiriyor?
Bütün bankaların şartları aynı mı? Özel durumları var mı?
Bankalarda beklenmeyen sonuçlarla karşılaşıldı mı?
Bu el koyma olayı en akıllı yol muydu? Devlete ve dolayısıyla millete maliyeti nedir?
Bankalar gerek hesap sahiplerine, gerekse diğer alacaklılarına, paralarını hakkaniyetle ödüyor mu?
(Not: Sorular çoğaltılabilir ve yönlendirilebilir)
Bu tarihler arasında bir veya birkaç basın organında bu konuda girişim yapılması gereklidir.
06.05.2000 tarihinden itibaren Başbakanlık'tan giden cevabın içeriği öğrenilmeli ve buna uygun olarak medya çalışması gerekirse yapılmalıdır.
Bu dönem, "Başbakanlığın cevabının öğrenilmesinden karara kadar" çok önemli bir dönemdir. Şöyle ki eğer Başbakanlık savunucusu çok sağlam gözükmüyor ve açık nokta bırakıyorsa hem hukuken, hem de buna paralel olarak "etkileme" kampanyasına mutlaka girilmelidir."
|