![]() |
![]() |
||
![]() |
“ Türkiye'nin birikimi... ” |
![]() |
![]() |
|
![]() |
Herşey alettir
Birkaç gün önce, gazetenin birinde rastladığım bir haber, "Ula ula Niyazi..." diye türküye başlamama sebep oldu. Haberin başlığı şuydu: "Keloğlan'ı da dine alet ettiler" Nasıl etmişler diye meraklanıp devamını da okuduk. Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan kitapta Keloğlan "Selamünaleyküm" diyormuş. Yetmezmiş gibi, karşılaştığı kişi de ona "Aleykümselam" demekteymiş. Bak bak bak!.. Baktınız mı? Dahası da var. Keloğlan, cinlere inanıyormuş. Üstelik, Kur'an-ı Kerim'de cinlerden bahsedildiğini biliyormuş bu Keloğlan, keleş oğlan. Nereden biliyormuş? Çünkü vaiz efendi öyle söylemiş! İşte bütün bunlar, o hızlı gastecilere "Keloğlan'ı dine alet ettiler" hükmünü verdirtmiş. Ulan afferin be! Nasıl da çözdünüz hemen davayı! Demek selamlaşınca, Kur'an-ı Kerim'den bahsedince, bir de cinlere inanınca, dine alet edilmiş oluyor öyle mi? Pek değerli gasteci kardeşim, "Günaydın" mı demesini bekliyordunuz Keloğlan'ın? Yoksa "Tünaydın" mı demeliydi? Keloğlan bu, istediğini söyler; size mi soracak ne diyeceğini? Kollarını iki yana açıp, "Hellooo" diye zıplayıverse, çok mu hoşunuza gidecek? Bu arkadaşların bildiği Keloğlan, Rüştü Asyalı'nın çevirdiği filmlerden ibaret olunca, ötesine kafaları basmıyor demek ki! Yüzyıllardan beri aramızda yaşayan halk kahramanı Keloğlan'ın da 28 Şubat sürecini idrak etmesini bekliyor beyler. İşin garibi şu ki, sadece Keloğlan değil, herkes dine alet edilebilir. Nasreddin Hoca da, Hz. Mevlana da, Yunus Emre de, Karagöz-Hacivat da... Bu kadar sanmayın. Sadece kişiler değil, nesneler de dine alet edilebilir. Takke, tesbih, kaşık, masa, kitap... Aklınıza ne gelirse. Tehlikeli olan, herhangi bir şeyi dine alet etmek değil, dini herhangi bir şeye alet etmektir. Çünkü bütün yollar, Rabbül Alemin'e çıkar. Nereden başlarsan başla! SEZER'İN HANGİ KALEMLE İMZA ATACAĞINI NİYE YAZMADINIZ? İnsanı yaşat ki,devlet yaşasın. Şeyh Edebali 'Guprik' aranıyor
Gazetelerin ilan sayfalarında bazen ilginç ilanlar görülür. Sadece ilgilisinin anlayacağı türden olan bu ilanlarda geçen kelimeleri çoğunluk duymamıştır bile. Bizim arkadaşlardan birkaçı, o tür ilanlardan ilham alarak, orijinal bir ilan vermişler. Öyle bir şey olsun ki, kimse bir şey anlamasın düşüncesiyle şöyle yazmışlar: "Himini gubardatacak guprik aranıyor." İlanın çıktığı gün, akşama kadar beklemişler, kimse aramamış. Gören herkes bakıp geçmiştir demişler. Ancak akşam üzeri telefonda biri "Gazetedeki ilan için aramıştım" deyince, zınk diye kalıvermişler. - Anlamadım. - Gazetedeki ilan için aramıştım. - Yaa! - Evet. Ben guprikim. Bizimkiler, gelin görüşelim deyip adamı büroya davet etmişler. Bir yandan da "Bakın, işsizlik ne noktaya gelmiş ki, insanlar artık 'ne iş olsa yaparım'ı çoktan aşmış" diye konuşmaya dalmışlar aralarında. Derken 'guprik' olduğunu söyleyen adam gelmiş. - Hoşgeldiniz guprik misiniz gerçekten? - Elbette. Hem de en iyisiyim. - Ne yaparsınız. - Gubardatırım. - Sahi mi? - Tabii. - Pekala, ne kadar gubardattınız? - Beş yıl. - Vay canına. Peki o halde himinlerin nereden alındığını bilirsiniz? - Tabii ki. Kapalıçarşı'dan. İşler iyice karışmış. Bizimkiler adamın ismini telefonunu alıp göndermişler. "Biz sizi ararız." Dalmışlar Kapalıçarşı'ya. O dükkan senin, bu dükkan senin "Himin var mı?" diye sorup dolaşıyorlar. "Himin var mı himin... Himini aramıştık..." Bir Allah kulu da çıkıp "O da ne birader?" demiyor. Ağız birliği etmiş gibi "Yok" diyorlar. En son, Mısır Çarşısı tarafında birisi "Tüh be" diyor, "Bir tane vardı, onu da dün sattım." - Sahi mi, kime? - Valla arkadaş, Kocamustafapaşa'dan biriydi. Sümbül Efendi Camii'nin oradaymış dükkanı. Artık iş inada binmiştir. Bizim kafadarlar işi gücü unutmuş vaziyette hemen Kocamustafapaşa'nın yolunu tutmuşlar. Zar zor dükkanı bulmuşlar. - Dün Mısır Çarşısı'ndan himin aldınız mı? - Aldık. - Duruyor mu, görebilir miyiz? - Maalesef. Az önce bitti. - Yaa!.. Ne yaptınız? - Gubardattım, sonra da sattım birine. - Tüh!.. - Siz ne yapacaktınız? - Valla biz de öyle yapacaktık. Bir guprik bulduk da, ona gubartadalım demiştik. - Kısmet değilmiş. - Bir dahaki sefere eğer yine bulursanız yani, gubardatmadan önce bize haber verir misiniz? - Tabii.
mseker@yenisafak.com
|
![]() |
![]()
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|