YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Dünya

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 


'Balık tutmasını öğretin'

KKTC Başbakan Yardımcısı ve Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) Genel Başkanı Mustafa Akıncı ile KKTC'nin ekonomik, sosyal, siyasal yapısını, Türkiye'den gelen Başkanlık sistemi önerisini ve daha birçok konuyu konuştuk.

KKTC ile Türk hükümeti arasındaki gerginliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Zaman zaman Türkiye yönetimiyle KKTC'nin, çok ileri düzeyde işbirliği ve dayanışmanın yanısıra, farklı tavırlar içerisinde olduğu dönemler olmuştur. Peşpeşe bazı olaylar yaşandı. Bir tanesi, koalisyon ortağımızla birlikte sosyo ekonomik önlemler paketine dahil ettiğimiz, polisin sivil otoriteye bağlanmasına ilişkin talep. Yaşananları doğru teşhis etmekta fayda var. Nedir istenenler? Kıbrıs Türk insanının kendi kendini yönetme duygusunun hissedilmesidir. Böyle bir duygu eksiktir Kıbrıs Türk insanında. Polisimiz Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı. Bunun başında Türkiye'den atanan bir komutanımız var. Kıbrıs Türkü o mertebeye ulaşamıyor. Sivil savunmamızın başında yine Türkiye'den bir değerli arkadaşımız var. Merkez Bankamız'ın başında da öyle. Türkiye bize balık vermesin sürekli, balık tutmayı öğretecek süreç içersinde Kıbrıs Türk insanının daha sorumluluk alacağı bir yapı oluşsun.

Bu düşünceyi herkes paylaşıyor mu, KKTC'de?

Hükümet ortağımızın da aynısını düşündüğünü sanıyorum. Aslına bakarsanız Sayın Denktaş'ın da Türkiye'nin de farklı düşünmemesi gerekiyor. Çünkü biz diyoruz ki, KKTC bağımsız bir devlettir. Bunu dünyaya savunuyoruz. Cenevre'de sonra New York'ta. Bu devletin egemen olmasından bahsediyoruz. Ancak bu devlete dönüp baktıklarında, eksiklikleri gördüklerinde sizin bu argümanınız tabii ki zemin kaybediyor. Kendi ekonominizi ne kadar kendi kendine yeterli hale getirebilirseniz, kendi kendinizi yönetmede de o kadar söz sahibi olabilirsiniz.

Peki bu savunulanları Türkiye yanlış mı anlıyor?

Burada hangi Türkiye'den bahsettiğimize bağlı. Türkiye'de çeşitli kurum ve kuruluşlar var. Türkiye'de belki 1974'ten bu yana Kıbrıs konusu bu kadar tartışılır oldu. Her kriz dönemi bir fırsat yaratıyor. Bizi kıran yazılar yayınlanmış olmakla birlikte, konunun tartışılmakta olması bence sağlık belirtisidir. Bir kere Kıbrıs'ta çözüm ve çözümden sonra AB hedefinin olması lazım. Ekonomide tedbirler almamız ve buna paralel demokratikleşme konusunda adımlar atmamız lazım.

Ecevit tarafından ortaya atılan Başkanlık sistemi önerisine nasıl bakıyorsunuz?

Tam bu sorunlar yaşanırken Başkanlık sistemi tartışmaları gündeme getirildi. Benim Sayın Ecevit'in görüşlerine saygım var. Daha önce de bu düşüncesi vardı. Ancak bütün sorunların kaynağı demokratik parlamenter rejim değildir. Yani faturayı buna çıkarırsak büyük hata yaparız. Bu son 26 yılda yaşananlarda Cumhurbaşkanı Denktaş başta olmak üzere hükümetlerin ve Ankara'nın da sorumluluğu ve katkısı vardır. Kısa yoldan, işte başkanlık sistemine geçelim, sanki mucizeler yaratılacakmış gibi, kimseyi de aldatmamamız lazım. Başkanlık sistemi ABD'de başarılı olmuş olabilir ama Latin Amerika'da da bunun çok kötü örnekleri görüldü. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında öteden beri gelen bir çekişme var ve bu çekişme had safhaya ulaştı.

En önemli neden çekişme mi?

Bu çekişme, özellikle son dönemde bu krizlerin yaşanmasının ateşleyicisi oldu. Bu banka krizi içersinde hükümetin, Cumhurbaşkanı'nın hatta muhalefet partilerinin birlikte hareket etmesi gerekirken, Merkez Bankası konusunda sürekli olarak Cumhurbaşkanı ile hükümetin birbirini itham etmesi hiç de hoş olmadı.

Sorunlar bankalar krizine dayandı. Bu el koyma işlemiyle ilgili bilgi verir misiniz?

Türk Lirası'nı kullanan bir ülkeyiz. TL enflasyon demek. Türk ekonomisi uzun yıllar rant ekonomisi anlamında, paradan para kazanma peşinde koştu. Bu yapı buraya yansıdı. 1 milyar dolar mevduat burada değerlendirilemedi. Tasarruf yatırıma dönüşmedi. Bu ülkede 50 milyar liraya banka kurduruldu. 36 banka açıldı. UBP-DP hükümeti döneminde tam bir ayda 7 tane banka kuruldu. Bir enflasyon yaşandı. Sorumlular arasında Cumhurbaşkanı da vardır, hükümetler de vardır ve Türkiye hükümetleri de vardır.

Denktaş bankalar krizinde hükümeti suçladı. Hükümet yeterince denetlemedi mi?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşananlar ve daha sonraki açıklamalar hükümetin sanki kasıtlı olarak, Denktaş'ın dünürünün bankasını ve diğer bankaları çökerttiği gibi bir iddia üzerine yoğunlaştı. Bu iddia banka sahibi Salih Boyacı'nın. Her gün Maliye Bakanı ile Salih Boyacı'nın karşılıklı iddiaları var. Bir hükümet hem de seçim dönemi içersinde bankaları batırma operasyonuna neden girişsin? Ödeme yükümlülüğü de bu hükümete kalacakken. Sadece o bankadaki mevduat 60 trilyon lira. Bu iddia tamamen abesle iştigaldir.

Gelişmeler sonrası Türkiye yardımı keseceğini açıkladı. KKTC'de neler yaşanır?

Türkiye'nin KKTC'ne verdikleri var, aldıkları var. 300 milyon doların üstünde bir ihracat yapıyor Türkiye buraya. Biz 20-25 milyon dolar yapıyoruz. TL'yi kullanmaktan dolayı zaten Türkiye'ye katkıda bulunuyor burası. Ayrıca Türkiye buraya müdahale ederken, Kıbrıs insanının canını kurtarmak istedi ama kendi güvenliği için de bu harekatı yapmak durumunda oldu. Dolayısıyla stratejik bir önemi var, KKTC'nin. Türkiye'nin çıkarına olan nedir? Kıbrıs'ta varlığını muhafaza eden ve kendi kendini yönetme erki olan, kendi ekonomisine çeki düzen vermiş bir KKTC mi, yoksa anadan beslenen bir yavru mu? Ana-yavru ilişkisini kardeşler ilişkisine dönüştürelim. Böyle bir durumda Türkiye'nin büyük çıkarı olduğuna inanıyorum. Mudi olayında Türkiye KKTC'yi tamamen yalnız bırakacak olursa, çok büyük bir sosyal patlama olur. Meclis'in basılması bunu gösterdi.

Her yıl yüksek miktarlarda parasal yardım yapan Türkiye, KKTC'nin içişlerine ne ölçüde karışıyor?

Bazı konularda karışıyor, bazılarında karışmıyor. Karışmanın boyutları 1990'da ne boyutlarda olduğunu gösterdi. Türkiye, Denktaş ve UBP adına tavrını koymuştu. Askeri ve sivil otoritesi, Türkiye'deki medyasıyla birlikte. Biz 3.5 yıl Meclis'i boykot ettik. Bu ölçüde bir karışmacılık tekrarlanmadı ama bu son seçimde Türkiye'nin Denktaş'tan yana tavır koyma mesajları verildi. Halkın karar vermesinin çok daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

RÖPORTAJ: MURAT KELKİTLİOĞLU


Kağıda basmak için tıklayın.Sayfayı Birine ePostala...

Tahran'da basın krizi
İran'da muhafazakarlar, Basın Yasası ile ilgili Meclis'te çıkan olaylar nedeniyle hükümeti protesto ederken, olaylı tasarının bugün gündeme alınması bekleniyor
Gore'a Yahudi yardımcı
ABD'de Demokrat Parti'nin Başkan adayı Gore, Connecticut Senatörü Lieberman'ı Başkan Yardımcısı olarak seçti.

Blair'in temsilcisi Ortadoğu'da
LONDRA- İngiltere Başbakanı Tony Blair, İsrail-Filistin barış çabasına destek amacıyla özel temsilcisini Ortadoğu'ya gönderdi. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, işadamı Lord Levy'nin dün İsrail Başbakanı Ehud Barak ile görüştükten sonra Ürdün'e geçtiğini ve daha sonra Filistin ve Mısır'a ziyarette bulunacağını söylediler. Yetkililer, Levy'nin ziyareti sırasında özellikle Filistin tarafında temaslarını yoğunlaştıracağını belirttiler. Bu arada Filistin lideri Yaser Arafat, Ortadoğu barışı çerçevesinde çıktığı destek turu çerçevesinde Birleşik Arap Emirlikleri'ne gitti.
Cakarta Açe ile anlaştı
CENEVRE- Endonezya hükümeti ile Özgür Açe Hareketi temsilcileri, 2 Haziran'da yürürlüğe giren ve 2 Eylül'de sona ermesi öngörülen ateşkes anlaşmasının uzatılması konusunda prensip anlaşmasına vardılar. Yayınlanan ortak bildiride, "Taraflar, ateşkesin uzatılması konusunda anlaşmaya varmaya hazırlar. Bu konuda, bu ay sonundan önce bir karara varılacak" dendi. Endonezya hükümeti ile Özgür Açe Hareketi temsilcileri hafta sonunda, 3 ay önce varılan ateşkes anlaşmasını yeniden gözden geçirmek üzere Cenevre'de toplanmıştı.
Vahid, halktan özür diledi
CAKARTA- Endonezya Devlet Başkanı Abdurrahman Vahid, iktidarının ilk yılı için halktan özür diledi, daha fazla çalışma vaadetti. Vahid, Halk Danışma Meclisi'ne sunduğu mesuliyet raporunda, "Eğer geçen 10 aylık sürede hükümet tüm sorunları tam olarak çözemediyse tüm Endonezya halkından özür dilerim" dedi. Kusur ve eksikliklerden birçok şey öğreneceklerini ve ilerleyebileceklerini belirten Vahid, 5 yıllık görev süresi için daha iyi bir liderlik sözü verdi. Vahid ayrıca, eleştiriler alan kabinesinde doğru zamanda değişikliğe gideceğini belirtti.
Portekiz'de de ormanlar yanıyor
LİZBON- Portekiz'in orta kesimlerindeki Gois bölgesinde hafta sonu başlayan ve yüzlerce hektar ormanlık araziyi etkileyen yangın kontrol altına alındı. Yetkililer, 300 itfaiyeciyle birçok yangın söndürme uçağının katıldığı söndürme çalışmalarının sonucunda yangının dün kontrol altına alındığını belirtti. Onlarca köyü tehdit eden yangında, terk edilen birçok evin zarar gördüğü kaydedildi. Yangında kundaklama ihtimalini inceleyen itfaiye ekipleri, bölgede yaz dolayısıyla yapılan kutlamalarda atılan havai fişeklerin de yangına yol açmış olabileceğini belirtti.
Keşmir'de barış umutları sönüyor
SRİNAGAR- Keşmir'de Hindistan yönetimine karşı silahlı mücadele veren Hizbul Mücahidin, Hindistan yönetiminin, herhangi bir anlaşmanın Hint anayasasına bağlı olduğu yolundaki açıklamasıyla Keşmir'de barış umutlarını yok ettiğini bildirdi. Grubun askeri lideri Abdülmecid Dar, geçen ay ilan ettikleri ateşkesin devam edip etmemesi konusunu ciddi olarak düşüneceklerini söyledi. Dar, "Hindistan başbakanının açıklaması, karanlık günlerinin son bulmasının yakın olduğunu düşünen Keşmir halkının umutlarını yok etmiştir" dedi.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED
Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...