YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

28 Şubat ne zaman biter?

Yüksek Askeri Şura'dan (YAŞ) çıkan kararlarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) ile ilişkisi kesilen 40'tan fazla subay ve astsubay yanında, yakın geçmişte önemli görevler üstlenmiş bazı subayların emekliye sevkedilmeleri de dikkat çekti. 28 Şubat sürecinde adları medyada sıkça duyulmuş subaylar bunlar; emeklilikleri kimi meslektaşlara olumsuz bazı anıları hatırlattı. Bazıları da, bu bir kaç emeklilikten hareketle, biraz da sevinerek, "28 Şubat bitti" yorumunu yaptılar...

28 Şubat'ın bitip bitmediği Türkiye'de başlı başına bir sorun... Etkilerini hâlâ sürdüren süreci bir an önce geride bırakma iştiyakıyla, gönlümüz böyle istediği için, basit bazı gelişmelere bakarak "28 Şubat bitti" demekte yarışıyoruz. Bu hissi anlayışla karşılamak gerekiyor. Esas anlaşılması zor olan, ne zaman birileri "28 Şubat bitti" tespiti yaparsa, bazılarının bundan gocunması... 'Görevli kalemler', dün, "28 Şubat bitti" iyi niyetli yorumlarına cevap yetiştirmekle meşguldüler...

28 Şubat'ın kabaca iki ana hedefi vardı: Biri, RP'de (sonra FP) temsil edilen siyasî eğilimi iktidardan uzak tutmaktı; bu yönüyle 28 Şubat aslında 1995 seçiminden hemen sonra başlamış kabul edilebilir. 28 Şubat'ta adları her evde telâffuz edilir hale gelecek bazı kişilerin, seçim sonrasında kurulma aşamasına girmiş RP-ANAP koalisyonunu baltalamak üzere hayli çaba gösterdikleri ve başarılı oldukları biliniyor. Tansu Çiller'in konulan sınıra aldırmayarak RP ile koalisyon yapması 28 Şubat'ı bildiğimiz biçimde karşımıza çıkardı (ve bu arada, aynı çevreler açısından DYP'yi de 'istenmeyen parti' haline getirdi).

28 Şubat'ın ikinci hedefi, Turgut Özal'ın günlük siyaseti etkilediği dönemde gerçekleştirdiği her yeniliği tersine döndürmekti. Bu hedefi gerçekleştirme yönündeki adımların da 28 Şubat 1997 tarihi öncesine dayanan bir geçmişi var; dönem, aslında, Süleyman Demirel'in lideri olduğu DYP'nin sandıktan '1. parti' olarak çıktığı ve ardından DYP-SHP koalisyonu kurulmasıyla gelişen 1991 seçimiyle başladı. Demirel'in Çankaya'ya çıkmasıyla karşı-Özal girişimi daha da kökleşti. 28 Şubat bu hedefi sistematik hale getirdi.

Geçmişteki benzer süreçlerden biliyoruz: Bu tür olağanüstü dönemler hedefe (veya hedeflere) varıldıktan sonra geride bırakılıyor. 27 Mayıs anayasa yazılıp kabulü sağlanınca sona erdi. 12 Mart AP'yi iktidardan etme amaçlı bir operasyondu, 1973 seçimleri bunu sağladı; ayrıca anayasada temelli bazı değişiklikler de yapıldı. 12 Eylül de anayasa yazdı, siyaseti iki partili bir sisteme bağladı (ya da bunu sağladığını sandı) ve bitti.

28 Şubat'ın bitip bitmediği, onu çabalarıyla mümkün kılan kadronun köprü başlarını terk etmelerine bakılarak değil, hedefe ulaşma performansıyla anlaşılabilir. FP hâlâ siyasî hayatın aslî unsurlarından biri olmaya devam ettiğine, Turgut Özal'ın mirası 10 Aralık 1999 tarihinde başlayan paralel 'Avrupa Birliği süreci' ile dirildiğine göre, 28 Şubat henüz bitmiş olamaz...

Ancak, burada, 28 Şubat'a sahip çıkanlar açısından ciddi bir sorun yatıyor.

28 Şubat'ı destekleriyle mümkün kılan iç ve dış dinamikler, RP'nin evrildiği yeni biçimi (bugünkü veya yarınki FP'yi) yeterli sayabilir ve AB sürecini Türkiye için zorunlu görebilirler... Eğilimin bu yöne doğru kaydığı şimdiden fark ediliyor. 28 Şubat'ın devamını savunanlar, yaklaşık 10 yıllık (bazılarına göre, 28 Şubat aslında 12 Eylül darbesinin projesiydi; Kenan Evren ile Necdet Üruğ onu gerçek hedefinden saptırdı) projeyi ilk tespit edilen hedeflerde 'kesin başarı' sağlanana kadar sürdürmekte ısrarlı olurlarsa, destekçileriyle aralarında ciddi bir sapma meydana gelebilir.

Görüldüğü gibi, 28 Şubat'ı bir 'askerî proje' olarak değil, dış destekli bir 'devlet projesi' olarak görüyorum ben. Böyle geniş açıdan bakıldığında, YAŞ kararıyla bazı subayların emekli edilmesinin sürecin bitmesi anlamı taşımayacağı herhalde daha kolay anlaşılır. Demirel'in Çankaya'dan inmesi 28 Şubat projesi açısından çok daha önemli bir kayıptı.

Kendilerine 'yazar' denmek için bin şahit yetmeyen 'görevli kalemler' daha gocunmasınlar; 28 Şubat'ın sona ermediğini bizler de biliyoruz. 28 Şubat, medyada köklü bir değişim gerçekleşene kadar bitmez zaten...


8 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.Sayfayı Birine ePostala...

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...