İşletmelerin kısa süreli bir heves tatmini olmaması için günümüzde daha bilimsel ve analizci bir yaklaşımla müesseseler kurmak gerekiyor
Genç MÜSİAD Başkanı Yusuf Kılıç'la söyleştik. Biz sorduk, o söyledi: Türkiye'de girişimcilik, genç girişimciler ve onları bekleyen engeller, genç girişimcilere tavsiyeler, aile şirketlerinde kuşak çatışması, iş hayatında ahlak ve manevi eğitim... Uzunluğuna kıyasla özlü ve doyurucu bir röportaj oldu. Okumadan geçmemek lazım...
Müteşebbis olmak çok önemli. Genç girişimcilerin sayısının artması da çok sevindirici bir gelişme. 20'li yaşlarda işletme kuran ya da ortaklık kültürü içerisinde yer alan her bir girişimci aslında yeni bir iş sahası ve istihdam alanı oluşturuyor. Burada onlara tavsiyem, şahsi tecrübelerimden edindiğim bilgi aktarımı şu olacaktır: Bazen cahil cesareti çok önemli olabiliyor. Ama işletmenin kısa süreli bir heves tatmini olmaması için günümüzde daha bilimsel ve analizci bir yaklaşımla müesseseler kurmak gerekiyor. Örneğin Malezya'da, Almanya'da olduğu gibi dönerciler yaygın değil diye; tası tarağı toplayıp, bu ülkede günde 150 kilo döner satabilecek bir işletme açmaya giderseniz, bu teşebbüsünüz hüsranla sonuçlanabilir. Neden? Çünkü Malezyalılar ekmek yemeye alışkın bir toplum değil. Basit bir ayrıntı: Muazzam bir teşebbüs ruhunu ve heyecanını inkitaya uğratabilir. Yani başarısızlık kaçınılmaz olur.
Burada girişimcilikte rakibimiz sadece Avrupa Birliği değil. Özellikle işletme kültürü ve sermaye hareketliliği üst düzeyde olan Amerika'ya, Dubai'ye, Çin'e yatırım yapanlara ve Hindistan'a bakmalıyız. Alışılagelmiş büyük dev firmaların yanısıra, bunların tedarikçisi olabilmeyi başarabilmiş işletmeler ikinci üçüncü kuşakların yönetimine geçiyor. Ve bunlar gelişen dünya pazarlarında orta ölçekli aile işletmelerini daha da büyütüyorlar. Sadece yeni iş kurmak değil, aynı zamanda mevcut işi büyütmekle de mükellef yeni girişimcilerin bu hususları göz önünde bulundurması gerekiyor. Oralarda çok daha büyük firmalar piyasa aktörleri olduğu için buralarda genç girişimcileri bekleyen iş fırsatları daha cazip olarak değerlendirilebilir. Ev tekstili mesela. Türkiye'de birden, çok büyük bir sektör haline geliverdi.
Üniversitelerin eğitimini eleştirmek yanlış olur. Zira eğitim ve alan belirlemesi üniversiteye kadar bırakılmamalı. Herkes mesleki eğitiminin önünün muhtelif nedenlerle de olsa kesildiği konusunda hemfikir. Ama sanayi ve KOBİ'ler de ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve daha kalifiye elemanlarla çalışmak için meslek liseleri ve üniversitelere yeterli yaklaşımı sergilemiyorlar.
Eskiden piyasa kredisi diye bir tabir vardı. Bazı firmalar mal istediğinde, çek senet sorulmadan, çok yüklü miktarda ürün talep olunan yere gönderilirdi. Bilinirdi ki; bu firma borcuna sadıktır. Bugün çek-senet bile insanların sözünde durmasında bağlayıcı olmayabiliyor. İslamiyet'in dünya coğrafyasında, Müslüman tüccarlar vasıtası ile yayıldığını düşünecek olursak, MANEVİ EĞİTİM "dürüstlük-çevrenin itimadı" konusunda üzerimizde bulunan büyük mesuliyeti de görmüş oluruz. Burada örneğimiz Abdullah İbn Mübarek olabilir. Tüccar. Çok önemli bir işadamı. Aynı zamanda alim. Muazzam bir şahsiyet. Zühd sahibi. Numune-i timsal bir kişilik. Ve cevval bir asker. Aileden gelen eğitim işletmeye şirket kültürü olarak da yansıyor.
Kuşak çatışması olması kaçınılmaz. Önceden sadece Sultanhamam vardı. Gider, oradan toptan alır, aldığınız ürünü ilinizde, ilçenizde, mağazanızda satardınız. Bugün ise firmalar
kendi satış ağlarına sahip. Piyasalardaki gelişmeler esnaflık kültürünü de etkiledi. Baba lokomotif olarak görev yaparken, ağabey ya da küçük kardeş işletmede işlerin başında. Kız kardeşler ise evlenip yuvadan uçuyorlar ama işletme üzerinde buraya yıllarını vermiş kardeş gibi pay sahibi olmak istiyorlar. Ya da neden kendilerinin uzak tutulduklarını anlamıyorlar. Bunun getirdiği bir çatışma olabilir. Aile şirketlerinde yönetim konusu çok hassas. Profesyonellere işi devrettiğinizde şirketi uğra-tacağı zarar, sizin ailenizi, onun ise sadece işini etkiliyor. O nedenle aile kendi içerisinde profesyonel yöneticisini ya da karar alma mekanizmalarında yer alacak elemanlarını yetiştirmeli. Ya da yapılanmasında işleri dağıtırken, karar alma noktalarında müdahil olmalı. Çok ciddi bir ekip ruhu ve yönetim stratejisi ile bunları sağlamak mümkün. Ali Sabancı örneğine bakacak olursak; Sabancılar aile şirketi olmaktan çoktan uzaklaştı. Ali Sabancı Sabancı Grubu'nun etkinliğini engelleyecek bir açılım yapmadı ki...