Önce,"Dağda Silahla Gezeceklerine Ovada Siyaset Yapsınlar" çıkışı ile dikkatleri üzerine çekti.
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın eleştirileri karşısında geri adım atmadı.
"Kodu mu oturtan Paşa cephede makbuldür" dedi.
Meclis'te grubu dahi olmamasına karşın, gündem belirleyip, tartışılmayı başarabildi.
Kimden söz ettiğimizi sormanıza gerek bırakmadı.
Çünkü terörden ekonomiye, rejim sorunundan demokrasiye kadar kurduğu her cümleyi, "Benim adım Mehmet Ağar" diye bitirmeyi gelenek haline getirdi.
Peki neler oldu da,"Derin Devletin" simgesi, "Susurluk"un babası olarak gösterilen DYP lideri bir anda sivil çözümlerin, kararlı lideri haline dönüşüverdi.
Ağar, ikinci cumhuriyetçi akademisyenler, gazeteciler, siyaset bilimciler ve ünlü reklamcılardan oluşan ve DYP'de "Akademisyenler" olarak bilinen grupla yaptığı çalışmanın bir ürünü.
2 Kasım seçimlerinde barajın altına düşen bir DYP'yi devralan Ağar, 2007 seçimlerinde siyasi hayatının ölüm kalım mücadelesini verecek.
O da bunun farkında.
Bu yüzden o da "değişimin" sihirli ipine sarıldı.
Değiştiğini anlatmak için, değişmesinin hiç beklenmediği bir noktadan vurdu. Öyle ki, PKK ve sivil çözüm denildiğinde en son akla gelen kişi olmasına karşın, sivil çözümün kapılarını arkasına kadar aralamayı göze alabildi.
Aslında tüm bunlar ne sihir ne keramet. Sadece DYP'nin 2007 yılı seçim stratejisi DYP'nin 2007 seçim stratejisi Mehmet Ağar ismi üzerine kuruluyor. Bu nedenle DYP liderinin her iki cümlesinden biri "Benim adım Mehmet Ağar" vurgusuyla bitiyor. Bu çok bilinçli olarak Mehmet Ağar ismi üzerine yapılan bir yükleme.
Geçmişte terörle mücadeleyi kararlılıkla yürütmüş, gözünü budaktan esirgemeyen bir isim Mehmet Ağar. Bu nedenle;"sözünün eri, yiğit adam" imajı güçlendiriliyor.
Ağar da, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ile girdiği polemikte geri adım atmayarak, bu imajını pekiştirdi.
Ürün Ağar.
Pazarlama şekli," Güçlü lider imajı"
Bunun yeterince oluştuğuna kanaat getirildikten sonra B Planı'na geçilecek.
Peki B Planı'nda neler var?
Ağar üç önemli konuda Türkiye'nin sinir uçlarına dokunmayı hedefliyor.
İşte Ağar'ın üç aşamalı açılımı: 1-İrtica ve Laiklik, 2-Türban , 3-Avrupa Birliği. Bu üç önemli konuda Ağar'ın daha önce dile getirdiği görüşlerinin ötesine geçip, kararlılık tonu yüksek taahhütler ortaya koyması hedefleniyor.
Ancak bunlar yapılırken, işin püf noktası imajın pazarlanmasının ötesinde, zamanlama ve inandırıcılık en çok gözetilen iki unsur olacak.
Bu nedenle kamuoyu Ağar'ın bu konulardaki çıkışına, şapkadan tavşan çıkarırcasına tanık olmayacak.
Konjonktür iyi kollanıp, iyi bir zamanlama inandırıcı bir tezle ortaya çıkılması hedefleniyor.
Tüm bunlar bir iletişim stratejisinin ürünü. Yarım yüzyıldır Menderes denilince heyecanlanıp, Demirel'i her defasında tankların paletlerinin arasından çıkarıp, iktidara taşıyan demokrat kitle henüz lideriyle barışamadı.
Ağar'ın önce kenti tabanını kazanıp, sonra büyük kitleleri peşinden sürüklemesi gerekiyor.
Yolu uzun,işi zor.
Çünkü Refah'ı birinci parti yapıp iktidara taşıyan, türban" ağırlıklı gündem de, "Ürkek değil, erkek sloganı" ile MHP'yi hükümete taşıyan 28 Şubat'ın ezilmişliği de bugün ortada yok. Ağar'ın bir heyecan oluşturduğu belli ama konjonktür farklı, inandırıcılık sorunu hâlâ çözülememiş bir problem olarak ortada.
Yediği pekmez, gittiği Antep olsa da Ağar'ın en rakibi Mehmet Ağar olarak karşısında duruyor.