Çocukluğun o saflığında 'berrak dimağlar' olarak verdiğimiz sözler, büyüyünce 'adam olduk' edasıyla çürümüş birer yapraklara dönüşüveriyor, ey Ramazan, tam kendimize gelmişken nereye böyle?
Ve geldi geliyor derken bir Ramazan da konuk olduğu kalplerimizden gidiyor. Bu son oruç günümüz. Kimi gönüllerin misafirperverliğinden memnun, kimilerinin ise karanlık ikliminde acısıyla tatlısıyla herkesin içindekileri sadece o bilerek ser verip sır vermeden çekip gidiyor işte bir Ramazan daha...
Yakup Kadri Karaosmanoğlu da, İkdam Gazetesi'nin 14 Haziran 1920 (26 Ramazan 1338) tarihli sayısında Ramazan ayının taşıdığı anlamı 'insan olma' faktörünü sorgulayarak hislerimize tercüman olarak kaleme almış ve ayrılış hüznünü satırlarda bizlerle paylaşmış:
"Ramazan gidiyor. Eski padişahlarımızdan birinin dediği gibi 'Senenin 11 ayı hasreti çekilen' bu kısa gufran devresi, bu sefer kimse farkına varmadan nihayete eriyor. Dün gece minarelerden 'Elveda' sesleri duyuldu. O zaman anladım ki mübarek ayın sonundayız. Çocukluğumda Ramazan'ın 20'sinden itibaren beni garip bir hüzün kaplardı. Oyunlarıma bir neşesizlik, çalışmalarıma bir isteksizlik gelirdi. Her sabah yatağın içinden kalbimde bir derin acıyla uyanırdım ve kendi kendime 'Bir gün daha gitti, bir gece daha gitti. Bugün 25'i, yarın 26'sı, öbür gün...' daha ziyade sayamazdım. Teneffüs edilen havada mukaddem bir yas kokusu sezilirdi. Camilere gidilip ağlanırdı. Oraları hüzünle taşan gönüllerin alabildiğine boşandığı yerlerdi.
Hiç unutmam bir gün evimizin yakınında bir küçük camiye gitmiştik. Beyaz sakallı küçücük bir ihtiyar hoca vaaz ediyordu: 'Ey din kardeşlerim! İşte Ramazan-ı Şerif'in sonuna eriyoruz. Mübarek ay bizi terk edip gidiyor. Devirler değişiyor. Devirlerle beraber gönüller de değişiyor. Gitgide hepimizden Allah korkusu kalkıyor. Peygamber'in emrine itaat azalıyor. Birtakım bidatler eski adetlerin yerini tutuyor. Ahkam-ı Kur'aniye yerine birtakım batıl kitaplara itikat ediliyor. Gençlerimizde ulü'l-emre itaat kalmadı. Büyüklerimizin kalbinde sıdk ve hulüsdan, şefkat ve merhametten eser yoktur. Ey din kardeşlerim, günahlarımız başımızdan aştı. Mübarek ayın huzur-u Rab'de bizim için şefaate yüzü kalmadı. Vay halimize, vay halimize!”