Seyyah-ı Alem beyaz perdeye aktarılıyor

Büşra Böcü
00:0028/01/2011, Cuma
G: 27/01/2011, Perşembe
Yeni Şafak
Seyyah-ı Alem beyaz perdeye aktarılıyor
Seyyah-ı Alem beyaz perdeye aktarılıyor

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) ve Türk Tanıtma Fonu Genel Sekreterliği'nin işbirliğiyle “Evliya Çelebi'nin İstanbul'u” konulu sergi Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi Sergi Salonu'nda meraklılarını bekliyor

Evliya Çelebi İstanbul'u nasıl görüyordu? Caddeler, sokaklar, çeşmeler, camiiler, köprüler onun dürbününe nasıl yansıyordu? En çok hangi semtini beğeniyordu tarihi şehrin? Hangi tepeden bakıyordu İstanbul'a. Yarım asrı at sırtında başka insanları, başka kültürleri tanımak için harcayan Evliya Çelebi memleketi İstanbul için ne düşünüyordu, ne söylüyordu? “Evliya Çelebi'nin İstanbul'u” isimli sergi dünyaca ünlü gezgin Evliya Çelebi'nin İstanbul'unu gözler önüne seriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk Tanıtma Fonu Genel Sekreterliği ve MEDAM'ın işbirliğiyle başlatılan projenin ilk ayağı olan sergi, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde en çok anlattığı İstanbul'u bir de onun gözünden görmek isteyenlere eşsiz bir deneyim sunuyor.

UZUN METRAJDA DEVR-İ ALEM

Yoğun bir gündeme sahip olan projenin ilk parçası olan Dolmabahçe Sarayı Başbakanlık İstanbul Çalışma Ofisi'ndeki bu sergi dışında yabancı yönetmenlere de açık kapı bırakan 26 bölümlük bir Evliya Çelebi belgeseli ve seyyahın hayatını anlatan bir sinema filmi çekilecek. Bunların yanında Seyyah-ı Alem'in gezdiği ülkeleri anlatan 'Ülkeler Kitabı' ve 'Evliya Çelebi Atlası' yayınlanacak. Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren MEDAM daha önce Kâtip Çelebi'nin 400. yıldönümü kutlamalarında açtıkları sergiyi İstanbul ve Ankara'da tarihseverlerle buluşturmuştu.

İSLAM MEDENİYETİNİN İKİ GÜZEL ŞEHRİ

MEDAM başkanı Bekir Karlığa, Evliya Çelebi'nin Kâbe-i Muazzama'yı ziyaret etmesinin bir rüya vesilesiyle olduğuna dikkat çekiyor. “Evliya-yı bî-riyâ” 1671 yılında gördüğü rüyasında babası Derviş Mehmet Zılli Efendi ile hocası Evliya Efendi ona bütün dünyayı gezdiğini ve artık Allah'ın evini ziyaret etmesinin vakti geldiğini öğütler.

Aynı yıl Mayıs ayında İstanbul'dan ayrılarak Bursa, Kütahya, Afyon, üzerinden İzmir'e ulaşır. Adana, Maraş, Antep ve Kilis'e denizden Akdeniz sahillerini dolaşarak varır. Daha sonra Şam'a gelerek burada bulunan Hac kafileleri ile birlikte mukaddes topraklara ulaşır. Hac farizasını ifa ettikten sonra Kahire'ye geçen gezginin İstanbul'dan sonra en uzun anlattığı yer olarak Kahire olduğunu belirten Karlığa bunun sebebini, “Belki de bu iki şehrin iki büyük İslam devletine başkentlik yapmış olmasından veya kendi zamanında İslam medeniyetinin yaşayan iki örnek şehri olmasından dolayı böyle yapmıştır” diyerek açıklamıştır.