Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı tarafından yayımlanan "2010'da Türkiye" adlı analize göre, sivil toplum kuruluşlarının demokratik taleplerde aktif olarak görev alması, Güneydoğu'da şiddetin sonunu getirdi. Rapora göre, halk da referandumdaki tercihiyle 'yeni Türkiye'yi belirledi
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), "2010'da Türkiye" başlıklı bir analiz yayınladı. Türkiye'nin 2010 yılının geniş bir değerlendirmesi yapılan raporda, 2011 yılına ait öngörülere de yer verildi. Raporda, 2009'da başlayan ve 2010 yılında Türkiye'nin neredeyse gündeminden hiç düşmeyen demokratik açılım bağlamında Kürt meselesi ve terör konularında önemli değerlendirmeler yer aldı.
Analizde 'Kürt meselesi' için 2010 yılının bir milat olarak hatırlanacağı belirtilirken, 2011 yılına ilişkin öngörülere de yer verildi. 2011'de Kürt sorununun çözümü için önemli adımların atılacağı dile getirilirken, 'iki dilli yaşam' ve 'demokratik özerklik' tartışmalarının önümüzdeki dönemde de devam edeceğinin beklendiği açıklandı. Bunun yanında "2010'da Türkiye" analizine göre, 'dil ve özerklik' taleplerinin demokratik açılım ortamında öne çıkarılması, 'süreci enfekte etme' riskine sahip. Bu iki konu, paket halinde ayrı olarak ele alınırsa demokratik açılım süreci sağlıklı olarak devam edebilecek.
Raporda ayrıca, terör örgütü PKK'nın silahlı eylemlerini resmen olmasa bile fiilen bitirdiğine vurgu yapılırken, şiddetin sona ermesinde rol oynayan etkenler sıralandı. Buna göre, bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının farklı bir ses olarak ortaya çıkması, bölge halkının yeniden şiddet ortamına dönmek istemiyor oluşu ile Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) içinde ortaya çıkan gelişmeler silahların yeniden susmasını sağlayan unsurlar arasında gösterildi.
Türkiye'de siyasi, bürokratik ve sivil aktörlerin yakın tarihte hiç olmadığı kadar Kürt meselesine ilişkin değerlendirmeler yaptığına dikkat çekilen raporda, sorunu tartışmada normalleşmenin bile demokratik açıdan değer taşıdığı belirtildi.
SETA raporunda, hükümetin başlattığı 'demokratik açılım' sürecinde çok önemli mesafeler alındığı, ancak bu süre zarfında PKK'nın eylemlerine devam ettiği hatırlatıldı. Medyada estirilen hava ve MHP'nin dillendirdiği atmosferin, toplumun bu tablo karşısında AK Parti'yi cezalandıracağı yönünde bir beklentiye neden olduğu belirtilen "2010'da Türkiye" analizinde, gerçekte ise tam aksinin cereyan ettiğine dikkat çekildi. Raporda şu ifadeye de yer verildi: "Toplum, yüzde 58 ile yeni Türkiye kızıl elmasını satın aldı." Raporda ayrıca, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumun anayasa değişiklikleri ve Ak Parti'nin güven oylaması anlamını çoktan aşarak toplumun 'yeni Türkiye'nin nasıl olacağı' sorusuna cevap aradığı bir oylamaya dönüşmüş olduğu vurgulandı.
Bireysel hak ve özgürlüklerin geliştiği, devletin kutsallığı yerine 'halka hizmet' anlayışının yerleştiği 'Yeni Türkiye'projesi, SETA raporuna göre, 12 Eylül 2010 referandumunda halkın yüzde 58'i tarafından benimsendi.