Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin farklı farklı tezahür eden sorunlarının demokratik standartların yükseltilmesiyle hallolacağını belirterek, 'Bu problemleri ideolojik, etnik yapılar, mezhep yapıları üzerinden ve siyasetle çözmeye kalkarsak, şiddet girerse, terör girerse, silah girerse, kan girerse, biz o zaman kendi bünyemizi zayıflatmaya ve kendi halkımıza zarar vermeye başlarız' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Diyarbakır ziyareti kapsamında Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) incelemelerde bulundu. Di-Mer mermer fabrikasını gezen Gül, yetkililerden bilgi aldı. Gül, daha sonra Organize Sanayi Bölgesinde iş adamlarına hitap etti. OSB'de ildeki yatırımlara ilişkin olarak iş adamlarını dinlemekten memnuniyet duyacağını anlatan Gül, ziyaretini de bu amaçla gerçekleştirdiğini ifade etti.
Milletin zenginliklerini içeren unsurlarla övündüklerini belirten Gül, 'Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit vatandaşlarıyız, hepimiz bu büyük milletin mensuplarıyız. Babalarınıza, dedelerinize sorarsanız, bu milletin ne olduğunu en iyi onlar bilirler' dedi.
Büyük millet olunca farklılıklar olacağına dikkati çeken Gül, bu farklılıkların daima zenginlik olarak görüldüğünü ve bundan sonra da öyle görüleceğini ifade etti. Bazı yörelerde farklı dillerin konuşulduğunu, sosyolojik gerçekler olduğunu, bazı yörelerde dini anlayışlarda farklılıklar olduğunu anlatan Gül, 'Ama hepsi Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıdır ve hepimiz biriz. İstediğimiz yere gideriz, istediğimiz yerde iş yapabiliriz, istediğimiz yerde iş kurabiliriz. Bursalı, İzmirli, Kayserili, Sivaslı Diyarbakır'a gelir, Batman'a gelir, buraya yerleşir, burayı sever, burada evlenir, burada iş güç sahibi olur. Aynı şekilde Diyarbakırlı, Batmanlı, Siirtli de Türkiye'nin dört bir yanına, nereyi severse oraya gider, orada iş kurar, orada oturur, orada evlenir ve oralıdır. İşte hepimiz biriz derken bunu söylüyorum. Önce bu anlayışın esas olması lazım' diye konuştu.
'Muhakkak ki bu ülkenin sorunları var' diyen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu sorunları aşmak, problemleri halletmek hepimizin görevi. Sıkıntılar farklı farklı tezahür edebilir. Bunların çözümü, Türkiye'nin topyekun demokratik standartlarının yükseltilmesi ve Türkiye'nin en gelişmiş ülkelerdeki hukuk ve demokratik standartlara kavuşmasıyla hallolacaktır. Bu Kürt meselesi olabilir, başka din-devlet ilişkisiyle ilgili meseleler olabilir; bu meseleler farklı farklı ortaya çıkabilir. Bunlar bizim meselelerimizdir. Bunları biz, demokratik standartlarımızı yükselterek çözeceğiz. Bu problemleri ideolojik, etnik yapılar, mezhep yapıları üzerinden ve siyasetle çözmeye kalkarsak, şiddet girerse, terör girerse, silah girerse, kan girerse biz o zaman kendi bünyemizi zayıflatmaya ve kendi halkımıza zarar vermeye başlarız. Kesinlikle silah, şiddet, terör gündemimizin dışında olacak.
Vicdani ve insani olarak yanlışları düzeltmek de hepimizin işi olacak. Vicdani ve insani olarak 'bu yanlış, düzeltmek gerekir, bu yakışmıyor' dediğimiz birçok meselelere, Kürt meselesi de içindedir, bu açıdan bakmamız, bunlarla ilgili yapacaklarımızı el birliğiyle yapmamız gerekir. Nitekim bu konularda, bundan birkaç sene önce ağza bile alınmayan konular bugün gündemin bir parçası haline geliyor, yayınlar yapılıyor. Bütün bunlar kendimizin dayanışma içerisinde, standartlarımızı yükselterek çözeceğimiz konulardır ama biz bunları eğer, ideolojik, etnik veya mezhep veya farklı, yanlış siyasi terminolojilerle yapmaya kalkarsak o zaman bütün milletin içinde şüpheler uyanır ve hepimiz birbirimize zarar vermeye çalışırız.
Ben 'iyi şeyler olacak dedim' ve iyi şeyler de oluyor. İyi şeylerin daha çok olması için asla şiddet, terör, kan, kavganın olmaması gerekir çünkü bu vatan hepimizindir. Senin de benim de onun da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesindir. Hepimiz birinci sınıf vatandaş olarak devam edeceğiz.'
Cumhurbaşkanı Gül, havaalanından şehir merkezine gelirken neredeyse her yerde durduğunu, yaşlı ya da genç insanların kendisine not ve kağıt verdiğini anlatarak, 'Bunların yüzde 99'u 'iş, aş' diyor. Yaşlı teyze 'şu kadar oğlum var ikisine iş bulun' diyor, genç kız, delikanlı 'bana iş bulun' diyor. Bunların hiç konuşulmaması ve burada sadece siyasetin konuşulması doğrusu Diyarbakır'a haksızlık. Gerçekleri görmeyelim demiyorum ama burada bu nüfus var. Bu insanlara iş bulmayı, aş bulmayı konuşmadan sadece siyaset olmaz açık söyleyeyim' dedi.
Yatırım olmayan, fabrikalar, iş yerleri açılmayan yerde istihdam oluşmayacağını, insanlara iş bulunmayacağını belirten Gül, bir yerde yatırım yapılması için de o yerin imajının iyi olması gerektiğinin altını çizdi.
Dışarıdan bakınca Diyarbakır'da kavga, dövüş var gibi gözükmesinin, sadece kepenkler kapatılıyor, sokaklarda yürüyüş yapılıyor gibi gözükmesinin kentin gerçeği olmadığının altını çizen Gül, yatırım yapılması için Diyarbakır'ın en iyi şekilde gösterilmesi gerektiğini, bunun için başta Diyarbakırlılar ve medya olmak üzere herkese görev düştüğünü kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, Diyarbakır'ın tarih boyunca büyük potansiyele sahip olduğunu ve çok yatırım yapılması gerektiğini vurgulayarak, kentin Ortadoğu'nun en büyük merkezlerinden biri olduğunu söyledi.
Diyarbakır'ın farklı bir dinamiğe, kültüre ve cazibeye sahip olduğuna işaret eden Gül, 'Türkiye'nin komşularıyla izlediği dostane politikaları dikkate aldığımızda yerli, yabancı herkesin buraya gelip yatırım yapması lazım ama yatırıma gelen insanı şehrin davet etmesi lazım. Davet etmesi için davetiye göndermesi değil, bu şehrin imajının bozulmaması lazım' diye konuştu.
Gezdiği fabrikalardan birinin 70 bin metrekare kapalı alanı bulunduğunu dile getiren Gül, gazetecilerden sadece siyasi fotoğrafları değil, bu yerlerdeki fotoğrafları ve görüntüleri de yayınlamalarını istedi.
Diyarbakır'a teşvik verildiğine dikkati çeken Gül, 'Teşvik bile işe yaramıyorsa o zaman kendimize bir çekidüzen verip düşünmemiz lazım' dedi. Gül, bölgenin hinterlandı bütün Ortadoğu ve Mezopotamya olduğu için batıdan daha büyük potansiyele sahip olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Ortadoğu'da yıkılan yerlerin yeniden inşasının ve kalkınmasının Türkler tarafından yapılacağını kaydetti. Diyarbakır'ı hep beraber ve el birliği içinde eski şaşaalı dönemine getirmek gerektiğini vurgulayan Gül, bunun için özellikle ulaşım yatırımlarının devam etmesi gerektiğini söyledi.
Abdullah Gül, Dicle nehrinin bütün bereketiyle binlerce yıldır aktığını ancak toprakların sulanmasında gecikildiğini ifade ederek, 'GAP için milyarlarca dolar harcandı ama maalesef hatalarımız, ihmal ettiğimiz tarafları var. En önemli alanlarından birisi sulamaydı. Baraj bittikten sonra sulama kanalları yapılmaya kalkılıyor. Bunlar çok eskinin, Türkiye'nin yanlışları. Anadolu'nun ortasındaki barajlar da geçmişte böyle olmuş. Sanki iklimi değiştirmek, balık üretmek için baraj yapılmış gibi... Bunlar yanlış politikalardı, eş zamanlı yapılması gerekirdi' diye konuştu.
Gül, son yıllarda atılan adımlarla bereketli arazilerin sulanmasıyla bölge topraklarının bereketine bin kat daha bereket katılacağını belirtti.
Diyarbakırlı iş adamlarının çoğunun başka yerleri tercih ettiğini anlatan Gül, şöyle devam etti:
'Ben sizi suçlayamam açıkçası; fabrikanız yakılırsa fabrika açmazsınız, dozerinizin önüne taş konursa öbür dozerinizi getirmezsiniz. Diyarbakırlılar'ın bunu görmesi gerekir. Tekrar el birliği içinde bu şehri ve bu şehrin değerli insanlarını yüceltmemiz ve bu şehri tekrar diriltmemiz gerekir. Yanımızda Antep, Urfa almış başını gidiyor. Diyarbakır oralardan çok daha eski bir şehir. Onun için bölgeye çok yatırım getirmemiz, işsizliği gidermemiz, herkesin zengin olmasını, herkesin insan gibi yaşayacağı bir seviyeyi yakalamamız gerekir. Bu, hepimizin görevidir. Şunu da unutmayın, devletin herkese para dağıtmasıyla insanlar ne zengin olur ne de mutlu olur ancak asgari ihtiyacını giderir. O zaman ne olacak? Müteşebbisler, sanayiciler, iş adamları, tüccarlar harekete geçecekler, herkes koşarak buraya gelecek, yatırım yapacak ve burası en şaşaalı dönemlerindeki gibi olacak.
Tabi şunu da gördüm; Vali Bey ve Belediye Başkanı'ndan aldığım brifinglerde Diyarbakır'ın birçok temel sorununun çözülmüş olduğunu gördüm. İnsanlar inanın ki böyle düşünmüyorlar. Onun için bütün vatandaşlarım gelsinler Diyarbakır'ı gezsinler, görsünler. İş adamları heyetleri gelsin, buranın potansiyelini görsün. sizler toplantılar yapın, herkesi çağırın buraya.
Basın mensuplarına da ricam var. Sizler Diyarbakır'ı sadece siyasetle gündeme getirmeyin. Diyarbakır'ın bu büyük potansiyelini de gündeme getirin. İnsanlar çekinmesin, giderken anasının, babasının gözü arkada kalmasın. Nasıl buraya gelen insan gidince 'bir daha geleceğim' diyorsa, bu gerçeği hepiniz yansıtın. Bazen bilerek ya da bilmeyerek hepimiz zarar veriyoruz. Bundan hepimizin kurtulması lazım.'
Cumhurbaşkanı Gül, Diyarbakır'da bugün ve yarın da programlarına devam edeceğini, 'açık müze' olarak nitelediği kenti gezeceğini belirterek, 'Diyarbakırlı kardeşlerimle, vatandaşlarımla kucaklaşmaktan mutluluk duyacağım' dedi.
Diyarbakır'da istihdam yaratan, maaş ödeyen, vergi veren iş adamlarını tebrik eden Gül, devletin bu kişilere gerekli desteği vereceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, ziyaretinin sonunda OSB'de mermer işlenerek yapılmış bir tablo ile gümüş ibrik armağan edildi. Ziyarete Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de eşlik etti.