Tarantino usûlü bol sulandırılmış İkinci Dünya Savaşı entrikası

Ali Murat Güven
00:0023/08/2009, Pazar
G: 23/08/2009, Pazar
Yeni Şafak
Tarantino usûlü bol sulandırılmış İkinci Dünya Sav
Tarantino usûlü bol sulandırılmış İkinci Dünya Sav

Şiddet sinemasının ikonik yönetmeni Quentin Tarantino'nun İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanmış gerçek olayları kurmaca öykülerle harmanladığı son çalışması “Soysuzlar Çetesi”, sanatçının diğer bütün yapıtlarında olduğu gibi, beyazperde tarihine ve özellikle de savaş filmi klişelerine yönelik pek çok zekice göndermeyle dolu...


SOYSUZLAR ÇETESİ / Inglourious Basterds

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2009, ABD-Almanya-Fransa ortak yapımı

Türü ve Süresi:
Savaş Serüveni / 153 dakika

Gösterim Dili:
Orijinal seslendirmesi İngilizce olan bu film, ülkemizde Türkçe altyazılı kopyalarla gösterime sunulmuştur.

Yönetmen:
Quentin Tarantino

Senarist:
Quentin Tarantino

Görüntü Yönetmeni:
Robert Richardson

Müzik Ekibi:
Mary Ramos (Müzik Süpervizörü), Jim Schultz (Müzik Editörü)

Kurgucu:
Sally Menke

Sanat Yönetimi Ekibi:
David Wasco (Yapım Tasarımcısı), Sebastian T. Krawinkel (Sanat Yönetmeni), Sandy Reynolds-Wasco (Set Dekoratörü), Anna B. Shephard (Kostüm Tasarımcısı), Heba Thorisdottir (Makyöz Ekibi Lideri), Emanuel Millar (Saç Tasarım Ekibi Lideri)

Oyuncular:
Brad Pitt (Teğmen Aldo Raine), Eli Roth (Çavuş Donny Donowitz), Diane Kuger (Aktrist Bridget von Hammersmark), Til Schweiger (Çavuş Hugo Stiglitz), Christoph Waltz (Albay Hans Landa), Mélanie Laurent (Shosanna Dreyfus), Michael Fassbender (Teğmen Archie Hicox), Daniel Brühl (Fredrick Zoller), Martin Wuttke (Adolf Hitler), Rod Taylor (Winston Churchill), Mike Myers (General Ed Fenech), Jacky Ido (Marcel)

İthalatçı Şirket:
UIP

Dağıtıcı Şirket:
UIP

İçerik Uyarıları:
Yoğun savaş şiddeti, argo diyaloglar ve kısa süreli cinsellik-çıplaklık içerdiğinden dolayı, 18 yaşından küçükler ve bu tür temalardan hoşlanmayanlar için uygun bir film değildir.

Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:

Yıldız Puanı:
* * *

Yahudi asıllı Fransız kızı Shosanna Dreyfus, Fransa'nın Alman orduları tarafından işgal edilişinin ilk yılında ailesinin bütün üyelerinin Nazi albayı Hans Landa tarafından katledilişine tanık olur. Katliamdan son anda kurtulmayı başaran Shosanna Paris'e yerleşir ve “sinema salonu işletmecisi” sıfatıyla yepyeni bir kimlik edinir.

Öte yandan, Avrupa'nın başka bir yerinde Teğmen Aldo Raine, Naziler'e yönelik intikam eylemlerini organize etmek için Yahudi kökenli bir grup Amerikalı askeri bir araya getirmektedir. Daha sonra düşman saflarında “soysuz piçler” olarak ünlenecek olan bu ekip, Üçüncü Reich'ın liderlerini devirme misyonunu üstlenmiştir. Bir süre sonra, Raine'in gözü kara grubuna (gerektiğinde gizli ajanlık da yapan) ünlü Alman aktrist Bridget von Hammersmark da katılır.

Ailesinin katlinden dolayı içi yanmış olan Shosanna'nın kendi intikam planını devreye sokmasıyla birlikte, Hitler rejimine karşı savaşan bütün bu çılgınların kaderleri ortak bir noktada kesişecektir.


TARANTINO “TARÎHİ FİLM” ÇEKERSE, BÖYLE ÇEKER!
1990'lardan itibaren çektiği sansasyonel filmlerle, başta kurgu dili ve müzik kullanımı olmak üzere, serüven sinemasının anlatım kalıplarını radikal bir biçimde yenileyen, buna karşılık sinematografik şiddetin genç kuşaklar nazarında giderek olağanlaşması sürecinde yadsınamayacak kadar derin bir rol üstlenen Amerikalı yönetmen Quentin Tarantino, senaryosunu da bizzat kaleme aldığı “azı gerçek-çoğu kurmaca” İkinci Dünya Savaşı entrikasıyla huzurlarınızda...

Tarantino'nun, gösterime ilk çıktığı zamanlarda eleştirmenler tarafından ciddiye alınmamış ve yıllar yılı yazlık sinemalarda “üçü birarada” gösterilmiş “B” sınıfı filmlere olan düşkünlüğü, onun sinemasını yakından takip eden bütün sinemaseverlerin mâlûmu... Nitekim, oldukça dar bir zamanda çektiği bu son öyküsünün kaynağında da düşük bütçeli serüven-gerilim filmlerinin vaktiyle değeri yeterince bilinmemiş büyük İtalyan ustalarından Enzo G. Castellari ve onun 1978 yılında yaptığı bir savaş filmi var. Tarantino, “gençlik yıllarımdaki en büyük idolüm” dediği Castellari'nin günümüzde çok az insan tarafından bilinen bu unutulmuş yapıtının adını bir vefâ gösterisi olarak kendi filmine taşırken, şu anda 71 yaşındaki emekli yönetmeni de ona öyküsünde küçük bir rol vererek onurlandırmış. Aynı şekilde, filmdeki diğer pek çok karakter ve sahne de “savaş sineması” tarihinin ünlü filmlerine yönelik irili ufaklı pek çok göndermeyle bezenmiş durumda...

“Soysuzlar Çetesi”nin, yönetmenin tarzına yabancı izleyiciye verdiği ilk izlenim İkinci Dünya Savaşı'nın gerçek tarihsel olaylarını anlatmak gibi görünse de, netice itibarıyla bu bir “Tarantino filmi”... Yani, “tarihe sadâkat” gibi özel bir kaygısı yok. Zamanla, mekânlarla ve karakterlerle dilediği gibi oynayıp onlardan kendisine özgü yeni bir gerçeklik boyutu oluşturan yönetmen, on yıl boyunca üzerinde çalıştığı bu öyküde de yakın tarihin gerçeklerinden ziyade kafasında kurduğu masalsı bir atmosferde ilerlemeyi tercih ediyor. Tasvir edilen savaşın adı, adresi ve tarihi doğru; ancak bundan sonrası ise Tarantino tarafından yaratılan alternatif bir İkinci Dünya Savaşı fonunda sürüp gitmekte... Nihayet, savaşın bitimi de yine yönetmenin gözlüğünden hayâlî bir sona bağlanıyor.
Her ne kadar, insan hayatı ve bedenine yönelik hoyrat bakışıyla kanımın öteden beri fazlaca kaynamadığı yönetmenlerden biri de olsa, Tarantino'nun çağdaş sinemaya yaptığı biçimsel katkıları gözardı etmek hiç dürüstçe bir tutum olmaz; ayrıca hakkaniyete de sığmaz. O yüzden, her Tarantino filminin izleyiciden alıp götürdükleri olduğu gibi, izleyiciye kattıkları da söz konusu…

Çağdaş sinemanın ikonik simâlarından birine dönüşen bu -şiddete fazlaca düşkün- adamın öykü anlatma tarzını seviyorsanız, farklı uluslardan kalabalık bir oyuncu kadrosu eşliğinde beyazperdeye aktardığı yeni şiddet gösterisi de fazlasıyla hoşunuza gidecek demektir.

Altını çizerek belirteyim ki cömertçe dağıttığım yıldızlar Tarantino sinemasının genç beyinlere nakşettiği vandal mesajlara değil, yalnızca filmlerindeki ince işçiliğe!