Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, parlamentoda yapılan yasal düzenlemeyi Anayasaya aykırı bulmadığını belirterek, "Konuya sadece askerlerin sivil mahkemede yargılanması olarak bakılmamalı. Yasada "darbeciler" diye bir tanım yok. Bazı tereddütleri gidermek, sivil ve askeri yargının sınırlarını göstermek için böyle bir düzenleme yapılıştır" dedi. Arınç, gerek duyulursa Anayasa Mahkemesine müracaat edilip, Anayasaya uygunluk denetiminin yapılmasının da istenebileceğini ifade ederken, yasal düzenlemeyi şu veya bu davayla ilintili görmenin yanlış olacağının altını çizdi.
Türkiye'nin, Çin'in Sincan Uygur Özerk bölgesinde yaşanan vahşeti bütün dünyaya en geniş biçimde anlatacağını da belirten Bülent Arınç, "Çin, ekonomideki gücü, nüfusu ve dünya politikasındaki gücüyle olayların üzerini örtmeye çalışmaktadır" ifadelerini kullandı.
İstanbul'da katıldığı bir toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, dün akşam saatlerinde parlamentoda yapılan yasal düzenlemeyi onayladığını hatırlatarak, "Sayın cumhurbaşkanı yapılan düzenlemeyi anayasaya aykırı bulmadı. Başka bir deyişle, anayasaya uygun buldu" dedi. Arınç, Cumhurbaşkanı Gül'ün yapılan bu düzenlemenin bir hukuk devleti olarak Türkiye'de hukukun üstünlüğüne, uluslararası sözleşmelere ve AB standartlarına uygun olduğunu ifade ettiğini belirterek, "Eğer bu konuda bazı tereddütler oluşacak olursa silahlı kuvvetlerin disiplin anlayışı ve buna bağlı sebeplerle bu konuda da ek düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade etti. Ben de bu anlayışa katılıyorum. Parlamentonun yaptığı yasama çalışmasının onaylanacağını tahmin ediyorum. Ek düzenlemelere ihtiyaç varsa hükümet olarak biz bunu yasama dönemi başladıktan itibaren gündemimize alır, parlamentoya sevk ederiz" dedi. Tatile giren parlamentonun, 4 Ağustos'ta parlamento meclis başkanı ve başkanlık divanını seçmek üzere toplanacağını ifade eden Bülent Arınç, "Yani 1 Ekim'de yeni yasama dönemi başlayacak" diye konuştu.
Arınç, konuya, 'askerlerin sivil mahkemede yargılanması' diye başlamamak gerektiğini belirterek, şunları söyledi.
"Bu, konuyu tam olarak anlatmıyor doğrusu. 3-4 maddelik bir düzenleme yapıldı. Askeri yargı olarak anayasada yer alan genel bir düzenleme var. Bir paralel yapılanma söz konusu. Askerde ve sivilde Yargıtaylar, Danıştaylar var. Ancak askeri mahkemelerin hangi suçlara bakabileceği çok açık bir şekilde gösterilmiş. Asker bir kişinin askeri mahalde suç işlemesi, askeri mahkemede yargılanması için yeterli değil. Buna ilişkin uyuşmazlık mahkemesinin pek çok kararı var. İsnat edilen suçun da askeri nitelikte bir suç olması lazım. Yeni yapılan düzenlemeyle sivil mahkemelerde bakılması kabul edildi. Konuya sadece askerlerin sivil mahkemede yargılanması olarak bakılmamalı."
Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bülent Arınç, yasada "darbeciler" diye bir tanım olmadığını söyledi. Arınç, "Anayasal nizama karşı, seçilmiş hükümetlere karşı, eğer hukuk dışı müdahaleler yapmayı düşünenler varsa, bunlar ceza kanunlarında suç sayılıyorsa, yargı nerede yapılacaktır bunu bir kez daha göstermiş oldu. Geçmişten bu yana da uygulama böyledir, bazı tereddütleri gidermek, sivil ve askeri yargının sınırlarını göstermek için böyle bir düzenleme yapılıştır. İtirazı olanlar konuşacak, tartışılacak. Düzenleme sivil ve askeri yargının sınırlarını düzenlemek için yapılmıştır."
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gerek duyulursa Anayasa Mahkemesine müracaat edilip, Anayasaya uygunluk denetiminin yapılmasının da istenebileceğini belirtti. Ek düzenlemelerin içeriği konusunda da açıklama yapan Arınç,, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın imzalarken söylediği sözleri değerlendirmemiz lazım. Milletvekilleri de böyle bir ihtiyaç duyuyorsa, kanun teklifi verebilirler. Benim düşünebildiğim birkaç konu var ama kişisel olarak ifade etmemin bir manası yok. Belki yasama dönemi başladıktan sonra gerçekleşecek bir girişim olabilir ama ondan önce bir açık bırakmayacak nasıl bir ek düzenleme yapılmalıdır, bunu kendi içimizde de, hukukçularla da görüşeceğiz. Amacımız; Türkiye bir hukuk devleti olduğuna göre, bu düzenlemenin en iyi şekilde yapılması ve uygulanmasıdır" açıklamasında bulundu.
Arınç, yasal düzenlemenin herhangi bir davayla ilişkilendirilmemesi gerektiğini söyledi. "Yasal düzenlemeyi şu veya bu davayla ilintili görmek yanlış olur" diyen Arınç, böyle bir düzenleme yapılmasının, işi netleştirmek bakımından faydalı olduğunu belirtti.
Bülent Arınç, Deniz Baykal'ın MGK toplantısı öncesinde yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
"Sayın Baykal'ın çıkışları hepimizi şüphesiz ilgilendiriyor. MGK toplantısından önce çok tuhaf, çok tutarsız, çok yakışsyışa katılıyorum. Parlamentonun yaptığı yasamıksız bir benzTfdğı yasama çalışmaetme yapmıştı. Sayın Cumhurbaşkanı da bir şekilde bunu açıkladı. Bunu teessüf edilecek bir söz olarak gördü. MGK toplantısından sonra Sayın Cumhurbaşkanı 'göreceksiniz fikir değiştirecek' demişti. Bu, yılların siyasetçisi bir adama yakışmayan bir davranıştır. Onun veya bunun tehdidiyle, şantajıyla fikir değiştirecek, bu düşünceye sahip insanları memnun edecek bir durumda değil. Şaşkınlıkla karşıladım. Sayın Baykal, bu sözlerini boşuna sarf etmiş."
Sözlerinin sonunda Çin'de yaşanan olaylara da değinen Bülent Arınç, Türkiye'nin bu olayları takip ettiğini ama seyirci olmadığını söyledi. Arınç, "Bu olaylar bizi fevkalade üzüyor. Uygur bölgesindeki yurttaşlarımızla, kardeşlerimizle tarihten bu yana çok derin bağlar içindeyiz. Türkiye'de 300 binden fazla Uygur türkü yaşamaktadır. Çinl'le ilgili ilişkilerimizin de hükümetler arası çok iyi olduğunu da söyleyebilirim. Orada yaşayan soydaşlarımızın aynı zamanda Türkiye ve Çin arasında bir dostluk köprüsü olduğunu biliyoruz. Maalesef bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden, hepimizin tüylerin diken diken eden vahşet boyutuna ulaşmış olaylarla karşı karşıyayız. Çin ordusu sokakları istila etmiş durumda, Uygur avına çıkılmış durumdadır. Evler basılıyor. Büyük ölçüde maalesef ölümlerin olduğunu duyuyoruz. Bütün bunlara karşı Türkiye mesajlarıyla, çalışmalarıyla büyük bir gayret göstermektedir. Biz konuyu Birleşmiş Milletler, AB bakanları ve dünyada sözü geçen ülkelerin gündemine de taşımak istiyoruz. Çin, ekonomideki gücü, nüfusu ve dünya politikasındaki gücüyle olayların üzerini örtmeye çalışmaktadır. Dün de Çinli görevlilerin binlerce insanın idamından bahsettiğini ürpererek duydum. Biz Çin'le olan ilişkilerimize önem veriyoruz ama mesele sadece bir insan hakları meselesi olarak ortada duruyor. Sokaklarda cesetler var. Direnmeye çalışan kadınlar var" dedi.
Bölgede yaşanan olayların gerçek faillerinin bulunması gerektiğini belirten Arınç, olayların Türkiye ve Çin'in arasını bozmayacak şekilde çözülmesi temennisinde bulundu. Arınç, gözü kararmış insanların, ölçüsüz güç kullanarak masum insanlara yönelmiş tehditlerini üzüntüyle izlediklerini ifade ederek, Rabia Kadir'in Türkiye'den vize alması talepleriyle ilgili olarak, "Türkiye hükümetine ve Sayın Cumhurbaşkanınıza teşekkür ediyor. Bu konuda her türlü desteği Türkiye'den aldığını ifade ediyor. Olayları takip ediyoruz ama seyirci değiliz. Türkiye bu vahşeti bütün dünyaya en geniş biçimde anlatacak" açıklanmasında bulundu.