AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Gedikli, uygulamaların yabancı yatırımcılar tarafından çok iyi algılandığını belirterek, 'Yabancılar, Türkiye'nin artık bir üst ligde oynayan küresel bir oyuncu olduğunu anladılar. İçerideki ekonomi aktörlerimiz ekonomik atılımları eski kodlarla okudular' diye konuştu
Ekonomi İşleri Başkanı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dr. Bülent Gedikli, küresel krizin etkilerini azaltmak için Türkiye'nin ekonomideki uygulamalarının yabancı yatırımcılar tarafından çok iyi algılandığını söyledi. Gelişmiş ülke yatırımcılarının Türkiye'nin artık bir üst ligde oynayan küresel bir oyuncu olduğunu anladıkları için Türkiye'yi güvenilir bir liman gördüklerini kaydeden Gedikli, “Acı bir gerçek ki; başta finans kesimimiz olmak üzere içerideki ekonomi aktörleri, Türkiye'nin atılımlarını eski kodlarla okudu” dedi.
Bülent Gedikli, Yeni Şafak'a küresel krizin etkilerinin azalmaya başladığı yeni süreçte ekonominin çizmesi gereken rotayı anlattı. Bülent Gedikli, yeni dönemde başta reel sektör olmak üzere ekonomi aktörlerinin yeniden yapılandırılmasının önemli olduğunu kaydetti. Küresel krizin reel sektöre önemli bir ders verdiğini kaydeden Gedikli, bankaların krizde kara gün dostu olmadıklarını, krizde sadece bankalara güvenilmeyeceğini gösterdiklerini söyledi.
Gedikli, “Neden? Çünkü bankacılık kesimi Türkiye'nin lig atladığını anlamadı. Eski Türkiye olduğu düşüncesiyle hareket ettiler. Halbuki, son 7 yıldır Türkiye bir üst lige çıktı. Bugün borsada yüzde 70 yabancı var. Yabancı sermaye yatırımları var. Geçen yıl krize rağmen yabancı sermaye girişi 10 milyar doları buldu. Yabancının Türkiye'de gördüğü konsepti bizim kendi ekonomi aktörlerimiz de görseydi, reel sektöre destek verilseydi, küçülme yüzde 5,5 küçülme değil, daha az olurdu” değerlendirmesi yaptı.
2002'den sonraki dönemde reel sektöre ilişkin önemli çalışmalar başlatıldığını ifade eden Gedikli, “KOBİ'lerin küçük orta ölçekli işletmelerin mali bünyelerine belli standartlar getiriliyor.Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de şirket hisselerine tahvil uygulaması gibi finansman rahatlatıcı enstrümanlar uygulamaya konulmalı. Şirket tahvili ve KOBİ Borsası oluşturulmalı. Reel sektörün ölçeğini de büyütmek gerekiyor. Taka ile okyanus geçilmez. Okyanus ötesine çalışmak istiyorsak, transatlantik lazım” tespitlerini yaptı.
Türkiye'nin finansman konusunda uzun sancılı bir süreç yaşadığını belirten Gedikli, “1980'ler bankerler dönemiydi. 'Banker Kastelli'ler vardı ve o dönem büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı. 1990'larda holding furyası oldu. Yurtdışındaki bazı holdingler vatandaşın parasını topladı, (bazı dürüst holdingleri tenzih ediyorum) daha sonra bu paralar uçtu. 2000'li yıllarda bankalar üzerinden vatandaşın parası hortumlandı. Mevduat olarak toplanan paralar başka yerlere taşındı. 1980-2002 arası yaşandı bunlar. Düzenleme yapılmadı. Bunlar yaşandıktan sonra BDDK oluştu ve düzenleme adına bir şeyler yapılabildi” dedi.
Ekonomideki yeni dönemi, beş milletvekilinden oluşturdukları izleme ve değerlendirme birimiyle mercek altına aldıklarını söyleyen Gedikli, bu kapsamda teşkilattan Hasan Fehmi Kınay, kamu sektöründen Ruhi Açıkgöz, reel sektörden Sedat Kızılcıklı, finans sektöründen Alaattin Büyükkaya ile iç ve dış ekonomik gelişmelerden Burhan Kayatürk'ün sorumlu olduğunu kaydetti. Gedikli ayrıca bir Ekonomik İstişare Kurulu (EİK) oluşturduklarını da belirterek, kurula her ay ekonominin ilgili bakanlarının 15 gün arayla brifing verdiğini söyledi. Bakanların verdiği brifingde o alanda ilgili 12-13 milletvekilinin hazır bulunduğunu belirten Gedikli, bugüne kadar DPT'den sorumlu Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz'dan, Sanayi Bakanı Nihat Ergün'den ve geçen hafta da DTM'den sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'dan brifing aldıklarını söyledi.
Yaşanılan krizden çıkan çok önemli bir sonucun, IMF parasına ihtiyaç duymadan Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durabilmesi olduğunu söyleyen Gedikli, “1998 yılında Güneydoğu Asya krizi Rusya'yı etkiledi ve Rusya'da patlak veren ekonomik kriz, dünya finans çevrelerinde büyük panik yarattı. Rusya, 90 günlük moratoryum ilan etti. Krizin etkisi ülkemize doğru yöneldiği sırada IMF ise o dönem 'mali milat' istedi. Krizin başında 'mali milat' ya da 'nereden buldun' uygulamaları getirilince, ülkeden para çıkışı oldu. Bugün yaşanılan küresel krizde ise AK Parti olarak biz Varlık Barışı'nı gündeme getirdik. Varlık Barışı ile tam tersi bir şey yaptık. 18 milyar dolarlık nakit döviz girişi sağladık” diye konuştu. Bülent Gedikli, “IMF bizim yaptıklarımızı görünce, daha esnek yaklaşımlar sergilemeye başladı. IMF ile bir çatışmamız yok” değerlendirmesini yaptı.
ABD ekonomisinin de reel sektörün güçlendirilmesi ile sıkıntılarını atabileceğini anladığını, ABD Başkanı Barak Obama'nın da bankacılık kesimine “Küçük firmalara kredi verin, 2 milyon kişiye iş için 5 yıl içinde ihracatı iki katına çıkarmalıyız” dediğini hatırlatan Gedikli, “Biz kredi açın dediğimiz zaman eleştirildik. Obama, cari açığı kapatmak için bunu ortaya koyuyor. Başbakan Erdoğan'ın krizin ilk aylarında ortaya koyduğu bu kararlılık, Obama'ya şimdi fikir babalığı oldu” dedi. Avrupa Birliği'nin krizde yaşadığı sürecin Türkiye'nin önüne önemli fırsatlar getirdiğini belirten Gedikli, Fransız Clio 4 örneğinde olduğu gibi birçok Avrupa ülkesinin önemli endüstri kalemlerini Türkiye'ye getirebileceğini söyledi. Avrupa'da yaşanılanların avronun değerlenmesi ve doların da değer kaybetmesi nedeniyle olduğunu hatırlatan Gedikli, Avro'nun değerli kalmasının Türkiye'nin önüne fırsatlar çıkardığını söyledi. Gedikli, “Bizim avro sisteminde olmamamız büyük bir fırsat doğuruyor. Bizde maliyetlerin ucuz oluşu, küresel oyuncu olmamızda avantajdır. Ülker'in Godiva'yı alması gibi, şirket alımları olmalı” tespitleri yaptı.
Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya'nın büyük sıkıntı yaşadıklarını vurgulayan Gedikli, “Avronun değerlenmesi ve doların da değer kaybetmesi bunları yaşatıyor. Bu sürecin sonunda ya avro çökecek, ya da avro ülkelerinden bazıları ekonomik olarak çökecek. Şu anda Yunanistan'da olduğu gibi. İspanya da, Latin Amerika ülkelerinde kendi hinterlandını yaratmak için borç verdi. Bu borçlar büyük sorun oldu. Bütün dünya İtalya'dan makine ithalatı yaparken, Çin daha kalitelisini yaptı, İtalya şimdi sıkıntıya girdi” dedi.
Türkiye'nin son 7 yılda attığı adımlar sonucu küresel krizin etkilerini diğer ülkelere göre daha az hasarla atlattığını kaydeden Bülent Gedikli, “Halbuki tek başına bir iktidarın olmasının şansı var. Son olarak TBMM'de yaşanlanlar sonucunda Allah göstermesin milletvekili arkadaşlarımızdan birine bir şey olsaydı, Meclis'in işlerliği kalır mıydı? Başta MHP olmak üzere, muhalefet ülkede sadece kaos çıkarmak istiyor. AK Parti'nin derdi ise güçlü bir Türkiye oluşturmak. Ama Türkiye büyüdükçe, muhalefetin temsil ettiği siyaset küçülecek” diye konuştu.