Başbakan Erdoğan, "Şu anda petrol fiyatlarının düşmesi Mart'ta doğalgazda kendini gösterecektir. Terörle mücadele konusunda vatandaşlarıma sabır tavsiye ediyorum' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, doğalgaza yapılan zammın, daha önce petrol fiyatlarındaki artışın yansıması olduğunu belirterek, şu andaki petrol fiyatlarındaki düşüşün ise doğalgazda gelecek yıl Mart ayında kendisini göstereceğini söyledi.
Terörle mücadele konusunda vatandaşlara sabır tavsiye eden Başbakan Erdoğan, "Fakat tabii bu sabır nereye kadar olacak. Bunun da endişesi içerisindeyim. Eğer siz vatandaşın mağazasının camlarını indirirseniz, vatandaşın hayatına kast ederseniz, hayatına kast ettiğiniz vatandaş kalkıpta eğer elinde böyle bir tedbiri böyle bir imkanı varsa, o da kendini savunma yoluna gidecektir" dedi.
Başbakan Erdoğan ve Lübnan Başkanı Sinyora, başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler ve gazetecilerin sorularını yanıtladılar.
"Doğalgaza yapılan son zam" konusundaki bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşin aslı şu; evet bizler bizden önceki yönetimlerin düştüğü duruma düşmek istiyorsak tamam, 'Seçim sathı mahalline girdik, devletin kasasından biz ödemeleri yapalım' dersek aynı faturaları bu defa halkımıza farklı noktadan ödetme durumuna düşeriz. 5 yıl elektriğe hiçbir zam olmamıştır. Niye? Belli bir istikrar vardı. Ve bizim fazla olan kullanılamayan doğalgazı o dönemlerde kullanılması icabı vardı. Böyle bir zamma gidilmesi gereği olmadı. Bizim doğalgaz çevrim santralları yüzde 52 enerjimizi sağlıyor. Tabi bu bizim elektrik fiyatlarımızı artırıyor. Ama o dönemde henüz illerimizde doğalgaz ihtiyacımız bu denli değildi. 9 ilde kullanılıyordu şimdi 60 ili yakaladık. Dolayısıyla bir taraftan elektrik santrali olarak doğalgaz çevrim santrallerini kullanıyoruz, elektrik elde ediyoruz, bir taraftan şehirlerin doğalgaz ihtiyacını karşılamaya gayret ediyoruz. Tabi yeni yeni doğalgaz tedarik merkezleri araştırdık. Ve dünyada artan petrol fiyatları sebebiyle de Rusya ve İran'la bizden önceki dönemde yapılmış anlaşma gereğince, Rusya'da doğalgaz fiyatlarına bu artan fiyatlar 6 ay sonra intikal ediyor. İran'da ise 9 ay sonra... Böyle bir durum söz konusu ve bunlar şu anda aslında petrol fiyatlarının yüksek olduğu dönemin şu anda doğalgaz fiyatlarına yansımasıdır. Ama bu Mart gibi o dönemlerde tekrar şimdiki düşüş sebebiyle fiyatların düşeceğini gösteriyor."
Bunları ilgili arkadaşlarıyla görüştüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan, bu artışların petrol fiyatlarındaki önceki artışların yansıması olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Yoksa petrol fiyatlarındaki döviz, kur meselesi değildir" diye konuştu.
Zammın, petrol fiyatlarındaki artışın 9 ya da 6 ay sonra doğalgaz fiyatlarına yansımasından kaynaklandığını yineleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunu lütfen doğru anlayalım. Mesela yine bir TV kanalında, 'Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin borcu sebebiyle Botaş bu zammı yaptı' deniliyor. Hiç yakından uzaktan alakası yok. Tam tersi Büyükşehir Belediyesi'nin bu borcu Hazineyedir. Tam tersi Büyükşehir Belediyesi bu borcu ödemiyorsa bunu hazine ödüyordur ama hazinede bunu Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin hak edişlerinden ya da tahakkuk ettiği paradan tahsil edecektir. Bu hazinenin ayrı bir sorunudur, Botaş'la alakalı bir konu değildir. Bunu da özellikle halkıma duyurmak istiyorum. Ama bu zammı yapamayacak olsaydık bunun faturası diğer alanlarda çıkacaktı. Biz böyle bir faturayı da hele hele böyle bir finansal krizin yaşandığı dönemde ne ülkemize ne de halkımıza yaşatma hakkını kendimizde bulamıyoruz. Burada hep beraber samimi olarak tavrımızı koyacağız ve bu dönemi de bu şekilde atlatacağız. Şu anda petrol fiyatlarının düşmesi Mart'ta doğalgazda kendini gösterecektir.
Bunu da özel olarak söylüyorum."
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, "Geçmişte ülkede çeşitli çatışma ortamları yaşandı. Dünde İstanbul'da bir vatandaş PKK sempatizanı gruba pompalı tüfekle kendince müdahale etti. Bu konuda vatandaşlara ne tavsiye ediyorsunuz?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"Vatandaşlarıma özellikle sabır tavsiye ediyorum. Fakat tabi bu sabır nereye kadar olacak. Bunun da endişesi içerisindeyim. Eğer siz vatandaşın mağazasının camlarını indirirseniz, vatandaşın hayatına kast ederseniz hayatına kast ettiğiniz vatandaş kalkıpda eğer elinde böyle bir tedbiri böyle bir imkanı varsa, o da kendini savunma yoluna gidecektir. Yani bu tür yollara bu bir sevktir. Düşünün şimdi size diyorlar ki 'Şu meydanı ben sana vermem' izin istiyorsun. Miting mi yapacaksın kardeşim. Miting yapılacak meydanlar belli. Gidersin bu meydanda demokratik hakkını kullanırsın, mitingini yaparsın. Ama 'Hayır ben istediğim meydanda yaparım' dersen kusura bakmayın istediğin yerde yapamazsın. Şimdi düşünün çocukları kullanıyorlar. 6-7 yaşında, 10-11 yaşında çocuklar, 15 yaşında gençler. Ve bu gençler geliyorlar düşünün benim semtim Beyoğlu, orada Dolapdere'den Taksim'e çıkan o dar yollarda lastikler yakıldı. Orada bu halkın yaşadıklarını düşünün. Evlerinden kaçışanları gördüm ben, bu olacak iş mi Allah aşkına. Bunun insanlıkla ne alakası var? Bunun demokrasi mücadelesiyle ne alakası var? Bunun özgürlük mücadelesiyle ne alakası var? Bu terörün tam manasıyla mahalle aralarına girmek suretiyle, halkı tahrik, halkı bu noktada ne yazık ki böyle bir çalışmanın içerisine sokmaktan başka bir yol değil, iyi bir yol değildir."
Gençlere seslenmek istediğini ifade eden Erdoğan, "Bu oyuna gelmeyin. Bakın 10 yıl, 15-20 yıl sonra 'Biz nasıl aldatıldık" diye dert yanarsınız. Ama iş işten geçmiş olur. Geçmişte aynı şeyleri bu ülke yaşadı. 60'lı yıllarda birçoğu bunu yaşadı" dedi.
O dönemin insanlarının, karşılıklı mücadele ettikleri insanlarla kol kola olduklarını anlatan Başbakan Erdoğan şöyle devam etti:
"Ortaklıklar kurmuşlar, 'Biz nasıl bu oyuna geldik, nasıl bu tezgaha geldik' diye şimdi bunu konuşuyorlar. Şimdi dikkat ediyorum, çıkarıyorum arşivleri bakıyorum ki aynı oyun bu gün yine tezgahlanıyor. Bu oyuna gelmeyelim. Gençlerimizi bu işe kurban etmeyelim. Onun için de yazılı ve görsel medyaya bu noktada çok büyük iş düşüyor. Bunun için de özellikle terör örgütünün propagandasını yapacak yollardan kaçınmaları lazım. Bunun özellikle hatırlatmak istiyorum."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hakkari'de basın mensuplarına saldıran terör örgütü yandaşlarının "insan düşmanı" olduklarını belirterek, "Bunların insan onuruna, insan hayatına bir defa saygıları yok. Buradan oy devşirmeye çalışıyorlar. Atılan adımlar hep buna yönelik" dedi.
Erdoğan, Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora ile görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Sinyora'yı Türkiye'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, verimli görüşmeler yaptıklarını söyledi. İki ülke ilişkilerinde ciddi gelişmeler kaydedildiğini ve bunun her alanda sürdüğünü belirten Erdoğan, karşılıklı ziyaretlerle bu ilişkilerin ivme kazandığını vurguladı.
Erdoğan, ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve uluslararası konularda işbirliğinin sürdüğünü kaydetti.
2007 yılı sonu itibariyle 500 milyon dolar olan iki ülke arasındaki ticaret hacminin, bu yılın 7 aylık döneminde yüzde 80 civarında artış kaydettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu, halen gerçek potansiyelin altındadır. Bu bakımdan başta müzakereleri devam etmekte olan serbest ticaret anlaşmasının imzalanması olmak üzere ekonomik ve ticari ilişkiler de gelişmektedir.
Görüşmelerde kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve sağlık alanındaki işbirliğinin artırılması da ele alındı. Terörle mücadele alanındaki işbirliğinin geliştirilmesi konusunda mutabık kaldık.
Bu anlaşmayı, terörle mücadelenin bölgesel boyutunun güçlendirilmesi çabalarımız bağlamında özellikle önemli görüyorum.
Lübnan Kalkınma ve Yeniden İmar Konseyi ve TİKA arasında fiziki engelliler travma ve rehabilitasyon merkezinin kurulması anlaşması da imzalanmıştır. "
Lübnan'da istikrarın devamının sağlanmasının, bölgenin barış ve istikrarı bakımından da çok büyük önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Doha mutabakatının tam olarak uygulanmasını temenni ediyoruz. Bu süreçte ülkemiz tüm taraflarla görüşmüş ve ortak zemin bulunmasına çaba sarf etmiştir. İkinci tur görüşmelerin hemen öncesinde Sinyora'nın ülkemizi ziyaret etmesi görüş alışverişinde bulunulması bakımından yararlı olmuştur. Başbakan Sinyora'yı aktif ve yapıcı tutumundan ötürü tebrik ediyorum. Ülkemizin yardım elini uzatmaya devam edeceğini ve insani yardımlarımızın süreciğini tekrarlamak istiyorum Suriye Lübnan ilişkilerinde atılan ve atılacak adımlar da önem taşımaktadır. İki ülke arasında diplomatik ilişki kurulması kararını olumlu karşılıyoruz. Bu ziyaretin ülkelerimiz arasındaki yakın ilişkileri daha da güçlendirdiğine inanıyorum."
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, Lübnan'lı bir gazetecinin, Türkiye'nin bölgede arabuluculuk görevinin ne gibi sonuçlar yaratacağı sorusu üzerine şunları söyledi:
"Bölgede şu ana kadar sıkıntıların olduğu ülkeler arasında bizler tarafların talebi çerçevesinde görev alıp barışı sağlamaya katkıda bulunmaya gayret ediyoruz.
Aynı şekilde Lübnan'daki sıkıntılarda da yine böyle bir çalışmayı yaptık. Değerli kardeşimle sürekli bir telefon diplomasisi içinde, özel temsilcimi göndermek suretiyle çalışmalar yaptık. Aynı şekilde şu anda biliyorsunuz İsrail ile Suriye arasında bir arabulucluk çalışmalarımız var. Bunun dört raundu bitti. İsrail'deki malum gelişmeler sebebiyle ara verilmiş durumda fakat yine de İsrail tarafı bu süreçte de bunu devam ettirecek.
Aynı şekilde Suriye ile Lübnan arasında yine bizler kardeşlerimize aradaki bağları kuvvetlendirmek suretiyle bu gidiş gelişlerin olmasını hep telkin ediyoruz.
Tabii bundan sonraki süreçte de gerek bakanların gitmesi ve değerli kardeşim, meslektaşımdan da bunu özellikle rica ettim. Kendilerinin Suriye ziyareti, olayı çok daha güzel bir noktaya taşıyabilir. Aynı karşılığı Suriye'nin de vermesi lazım, onun da aynı şekilde Lübnan'a gelip gitmesi lazım. Önyargılardan tamamiyle kurtulacağız. Diplomatik ilişkiler ciddi manada gelişti. Büyükelçiliklerin açılıyor olması güzel gelişmeler. Aynı şekilde Irak'la, İran'la ilgili bölgede üzerimize düşen görevleri elimizden geldiğince yerine getirmeye çalışıyoruz. Çünkü Orta Doğu'ya huzur ve barış gelmelidir diyoruz."
Türkiye'nin Lübnan'a hangi alanlarda destek verebileceği sorusunu yanıtlarken de Erdoğan, gerek eğitim gerekse savunma alanında müşterek çalışmalar yapılabileceğini ifade etti.
İki ülkenin dayanışma içerisinde ortak projeler üretmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, terörle mücadele konusunda Lübnan'da terör örgütünü destekleyen bazı oluşumlar bulunduğunu ve bunun takip edildiğini belirtti. Türkiye'de de Lübnan'a yönelik terörist uzantılar varsa onların da takip edilerek üzerine gidileceğini belirten Erdoğan, "Burada ciddi istihbarat paylaşımlarımız olsun ki başarılı olalım" dedi.
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, "Hafta sonu Van ve Hakkari'deydiniz. Bir çok gerilim yaşandı. Özellikle bazı kesimlerin, bir siyasi partinin siyasi demeçleri ile oradaki tansiyonu yükseltmesini neye bağlıyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bizim değerlendirmelerimiz şunu gösteriyor; bölgede özellikle yaklaşan yerel seçimler sebebiyle, alternatif bir siyasi gücün olmaması ve bu tür tehditlerle orada yalnız kalma gayretine yönelik bir adım olarak görüyorum. Tabii bu süreci ne yazık ki provoke eden bir adımdır. Gerek Van'da yapılmak istenen, ama istediklerine ulaşamama, bunları iyice sertleştiriyor. Tabii Van, doğuda büyük illerimizden bir tanesi. Geçen dönemde seçim kaybettiler ve bu seçimi kaybedip bu dönemde durum ne olacak? Bunun endişesi içindeler. Tabii dükkanların kepenklerini indirtmek istediler, ama Vanlı vatandaşlarım buna asla ilgi duymadı ve kepenkleri indirmedi. İndirmeyince, bu defa oradaki vatandaşların araçlarını yakma yoluna gittiler. Üç, dört vatandaşımızın araçlarını yaktılar, lastikler yaktılar, söndürmeye gelen itfaiye aracını yakma yoluna gittiler.
Bazı vatandaşlarımızın alışveriş mağazalarının camlarını kırma yoluna gittiler. Bunlar da yine o belirli partinin mensupları olup, hemen o olaydan sonra o partiye kaçtılar. Sığındıkları yere gidip girdiler." Bunun bir gerçeği gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Bunun adı demokrasi değil, farklı yöntemlerle oy devşirebilmek. Bunun adı insan hakları değil, farklı yöntemlerle güya insan hakkı talebinde bulunuyormuş gibi bir yola girmek. Bunun adı özgürlük mücadelesi de değil, çünkü özgür olmayan kimse yok ortada" dedi.
Şu anda Van'da "malum partinin 2 tane milletvekilinin bulunduğunu" söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu iki milletvekilinin, bir tanesi tehditle kapı kapı dolaşıp esnafların dükkanlarını kapatması yolunda çalışmalar yapmak istiyor, ama kamera takibini görünce işi bırakıyor. Ve polisimize ağza gelmeyecek hakaretlerle saldıran, yönelen tipler bunlar.
Bunlar, düşünün bu ülkede şu anda milletvekili olmuş durumda, böyle kişiler. Ama polisimiz bunlara karşı yine de sabırla tahammül ediyor, sabırla bunların karşında görevini yapmanın gayreti içinde devam ediyor. Çünkü onun tavrına karşı kalkıp da aynı mukabelede bulunsa, onlar bunu da farklı yerlere taşıyabilirler. Ama burada polisimiz aklı selimle hareket ederek, buna yine sabırla tahammül gösteriyor.
Hakkari'de iki tane hastane ve bunun yanında birçok okulun açılışını yaptık. 24 trilyon sadece eğitimde Hakkari'ye yaptığımız yatırım. Bu hastanenin biri Yüksekova'da. Biz orada açılış törenlerini yaparken, Yüksekova ilçesinin içinde de ne yazık ki bölücü terör örgütü, malum partinin elemanlarıyla orada bazı gösterilere girdiler.
Biz oradan Hakkari Merkez'e girdiğimizde, arkadan gelen konvoyda basın mensupları vardı, araçlarını çevirerek taşladılar. Bu taşlar camı çerçeveyi indirip bir basın mensubu arkadaşımızın başına gelebilirdi, ağır yaralanmasına ve ölümüne neden olabilirdi.
Daha sonra özel timlere haber vererek özel timler arkadaşlarımızın oradan güvenlik altına alınıp kurtulmasına vesile oldu."
"Çünkü bunlar insan düşmanı. Bunların insan onuruna, insan hayatına bir defa saygıları yok buradan oy devşirmeye çalışıyorlar. Atılan adımlar hep buna yönelik" diyen Erdoğan, aynı şeyleri şehir merkezinde de yaşadıklarını söyledi.
Kontak kapatmadan, "sokağa çıkılmamasına" kadar halka tehditler yapıldığını ifade eden Erdoğan, buna rağmen sokağa çıkanların olduğunu söyledi. Erdoğan, "Düşünün genç çocuklar, yavrular, Türk bayraklarıyla sokağa çıkanlar oldu. Biz de sokağa çıkanlarla hemhal olduk" dedi.
Hakkari Belediyesinin çalışmalarını da eleştiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Üzülerek dikkat ettiğim bir şey var. Hakkari'nin belediyesi malum partinin belediyesidir. Ben partimin kuruluşunda da oraya gittiğimde de sonraki gidişlerimde de hangi Hakkari varsa bugün de aynısı var, yerel yönetimler açısından söylüyorum.
Sadece merkezi yönetim olarak yaptıklarımızın dışında bir gelişim, bir değişim söz konusu değil. Bunu da halkımın özellikle dikkatlerine sunmak istiyorum.
Bu kadar olaylar oluyor, ama hala yazılı görsel medya bu olayları sürekli göstermek suretiyle terör örgütünün reklamını yapıyor. Bunların istediği zaten propagandasını yaptırmak.
Bu propagandayı yaptıracağına, Van Meydanı'nda 20-30 bin insan var, ellerinde Türk bayraklarıyla... Gel onları göster, onları niye göstermiyorsun? Yani biz bütün bunlara rağmen bunları yapmışız. Bunu göstereceksin ki moral depolayalım, motivasyon olsun, ama siz sürekli olarak bombalamaları, orada bir tane lastiğin yakılmasını, üç tane aracın yakılmasını göstermek suretiyle menfiden, olumsuzluktan yaklaşırsanız, onların propagandasını yaparsınız. Bunlar da doğrusu bizlerde soru işareti uyandırmaktadır. Bunu da vurgulamak durumundayım."