Yargıtay, Diyarbakır'da sevdiği kızı, kendisini aldattığı gerekçesiyle yakarak öldüren sanığa verilen cezayı, “töre” kapsamına alarak onadı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Diyarbakır'da 2003 yılında, dayısının oğlu N.Ö. ile birlikte, sevgilisi N.Y'yi, başka erkeklerle ilişkisi olduğu gerekçesiyle yakarak öldüren Ş.D'ye, verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını, “töre” kapsamına aldı.
Kararda, incelenen dava dosyasına göre, verilen hükümde, düzeltme nedeni dışında bir eksikliğin görülmediği belirtildi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararında şu ifadeye yer verildi:
“Sanık Ş.D. ile maktule N.Y. arasında gönül ilişkisi olduğu, maktulenin başka erkeklerle ilişkisi olduğu gerekçesiyle sanık Ş.D'nin diğer sanık N.Ö. ile birlikte maktuleyi olay yerine götürdükten sonra etkisiz hale getirip çantasındaki eşyaları maktulenin üzerine dökmek suretiyle yakarak ölümüne neden oldukları anlaşılmaktadır.
Olayda, sanık Ş.D'nin maktulenin bu davranışını namus ve şerefini eksilten bir davranış olarak nitelendirerek diğer sanık N.Ö'nün de katılımıyla eylemlerini, töre/namus saikiyle gerçekleştirdikleri anlaşılmakla, TCK'nın 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek' suçunu kapsayan 82/1-b maddesi yanında 'töre saikiyle' hükmünü içeren 'k' bendi uyarınca da hüküm kurulması gerektiğinden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.”
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın gerekçeli kararında, sanıklar Ş.D. ve dayısının oğlu N.Ö'nün planlı bir şekilde maktul N.Y'yi öldürdükleri belirtildi.
Kararda, maktul N.Y'nin cinsel organına yanıcı madde dökülüp, yakılarak öldürüldüğünün tespit edildiği vurgulandı.
Sanıklar Ş.D. ve N.Ö, yapılan yargılamanın ardından TCK'nın 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek' suçunu kapsayan 82/1-b maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Ceza, sanıkların yargılama esnasındaki davranışları dikkate alınarak, müebbet hapis cezasına dönüştürülmüştü.
Diyarbakır Barosu avukatlarından Meral Danış Beştaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin verdiği kararı olumlu karşıladıklarını söyledi.
Beştaş, işlenen cinayetin “namus cinayeti” olarak değerlendirilmesinin doğru olduğunu belirterek, “Yargıtayın bu kararını çok olumlu buluyoruz. Bunun namus cinayeti olarak değerlendirilmesi doğrudur. Bu tip cinayetleri, namus saikiyle geniş yorumlamak lazım. Namus cinayetlerinin önlenmesi açısından son derece etkili bir karar. Biz kadın hakları savunucuları olarak da TCK'nın 82/1-k bendinde 'aile meclisi' kararının aranmasına gerek olmadığı görüşündeyiz” dedi.