Türkiye genelindeki 402 sivil toplum kuruluşundan oluşan Sivil Dayanışma Platformu, Anayasa değişikliğine ilişkin davaya müdahil olma talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne dilekçe verdi. Platform adına konuşan Ayhan Ogan, Mahkeme üyesi Fulya Kantarcıoğlu'nun davadan çekilmesini istedi CHP'li milletvekillerinin imzasını taşıyan iptal istemi başvurusunun reddedilmesi istenen dilekçede, "Yüce Mahkeme'nin henüz ortada kabul edilmiş bir norm, kanun olmadığından, bu meselenin halk tarafından çözülmesi için sandığa gitmesine müsaade etmesini bekliyoruz" denildi
402 sivil toplum örgütünden oluşan Sivil Dayanışma Platformu Anayasa Mahkemesi'nde görüşülecek olan anayasa değişikliği iptal istemiyle açılan davaya müdahil olmak için "Katılım" dilekçesi vererek, Mahkeme üyesi Fulya Kantarcıoğlu'nu istifaya çağırdı.
Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan, anayasa değişikliğini demokratikleşmenin önemli bir parçası olarak gördüğünü belirterek, "Biz bu anayasa değişikliği çalışmalarını demokratikleşme adına atılmış önemli bir adım olarak görüyoruz. Yine vesayet rejiminden kurtulmanın en önemli adımıdır. Yine bu anayasa değişiklği Kürt sorunu ve diğer demokratik sorunların çözümünün vazgeçilmez bir parçasıdır" dedi.
Ogan, toplumun gerçek temsilcileri olan sivil toplum kuruluşları olarak, Yüksek Mahkeme'den taleplerini dikkate almasını istediklerini belirterek, "Demokrasiyi, hukuku ve toplumun genelini ilgilendiren bu davaya katılımımızı, tarafsızlığını kaybettiğine inandığımız Yüksek Mahkeme üyesi Fulya Kantarcıoğlu'nun davadan çekilmesi ve istifa etmesini, henüz kanunlaşmamış bir metnin ön inceleme yapmadan reddetmesini istiyoruz" dedi. Anayasa Mahkemesi'ne başvurmak isteyen vatandaşlar için platformun internet adresinde dilekçe örneklerinin yer aldığını dile getiren Ogan, şunları kaydetti:
"Bu dilekçeleri doldurarak valilikler ve kaymakamlıklar aracılığıyla Anayasa Mahkemesi'ne taleplerini iletebilirler."
Sivil Dayanışma Platformu'nun yürütme kurulu üyesi emekli Cumhuriyet Başsavcısı Avukat Reşat Petek de Anayasa Mahkemesi'nin, Anayasa'ya ve hukuka en çok dikkat etmesi gereken kurum olduğunu dile getirerek, "Yasama, yürütme ve yargı üç ayrı erktir. Anayasaya ve hukuka en fazla dikkat etmesi gereken kurum olan Anayasa Mahkemesi, anayasal yetki sınırını aşıp yetki gaspında bulunduğu kararlar vermiştir. 367 kararı ve 411 kararı bunlardandır. Mahkeme bu kararlarda Anayasa'nın izin verdiği şekil denetimini aşarak esas denetimine de girmiş ve yasamanın yetkisine müdahale etmiştir. Yine Anayasa'nın hükmü çok açık hükmü olan, 'Gerekçeyi açıklamadan karar açıklanamaz' hükmünü ihlal ederek, önce kararalarını açıklamış ardından da gerekçesini yazmıştır" dedi.
Anayasa değişikliği paketinin iptali ile ilgili olarak Adalet eski Bakanı Mehmet Seyfi Oktay ile yaptığı görüşmeler teknik takibe takılan Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu'nun tarafsızlığının şüpheye düştüğünü belirten Petek, "Avrupa Yargıçlar Konseyi'ne göre yargıçların tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir durumda bile o davadan çekilmesi gerekir. Biz de tarafsızlığı konusunda şüpheye düştüğümüz üye Fulya Kantarcıoğlu'nun davadan çekilmesini ve istifa etmesini istiyoruz" şeklinde konuştu.
Sivil Dayanışma Platformu ile birlikte Mazlum-Der de Anayasa Mahkemesi önünde, "Vesayete hayır, evrensel hukuka evet" içerikli bir açıklamada bulundu. Mazlum-Der adına açıklamayı Genel Başkan Yardımcısı Avukat Emrullah Beytar yaptı. Sivil siyaset üzerindeki en büyük vesayetin yargı vesayeti olduğunu söyleyen Beytar açıklamasında, şunları dile getirdi: "Yasama çalışmalarını siyasi, ideolojik gerçeklerle geçersiz kılma alışkanlığına sahip olan mahkemenin varlığı, yurtaş ve yurttaşların temsilcisi olan parlamentoyu tehtit etmektedir. Siyasal yaşamı düzenleyen kuralları halkın temsilcileri yerine yargıçların belirlediği yerde demokrasinin varlığından söz etmek mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan Anayasa değişikliğine ilişkin davaya katılma zarureti hasıl olmuştur."
Sivil Dayanışma Platformu'nun yürütme kurulu üyesi emekli Cumhuriyet Başsavcısı Avukat Reşat Petek Anayasa Mahkemesi'nin tüm kararlarının ön koşulsuz kabul edilemeyeceğini belirterek, hukukun ve Anayasa'nın çizdiği çerçeveler olduğunu söyledi.
Petek, "Yüksek Mahkeme bir boşanma davasını baksa ve bu davayı sonuçlandırsa bu kararın geçerliliği var mıdır? Veya bugün Anayasa Mahkemesi biz TBMM'nin kapatılmasına karar verdik derse ne yapacaksınız. Bunu da mı kabul edeceksiniz. Anayasa'ya ve hukuka uygun olmayan kararları kabul edemeyiz. Hukuken oluşmamış bir metnin ön incelemesinin yapılmasını anayasaya aykırıdır. 12 Eylül'de yapılacak halk oylaması beklenmelidir" ifadelerini kullandı.
Petek, Anayasa Mahkemesi'nin davaya müdahillik talebinin kabul etmemesi durumunda nasıl bir yol izleyecekleri sorusuna ise şu cevabı verdi: "Hukukun evrensel normaları çerçevesinde biz bu davaya müdahil olma talebinde bulunduk. Eğer Anayasa Mahkemesi bu talebimizi uygun görmezse hukukta çareler tükenmez. Biz hukukun üstünlüğünün tecelli etmesini istiyoruz. Kimse amacına ulaşmak için hukuku araç olarak kullanmasın."