Herkesin sünnet olduğu bugünlerde biz de Ali'yi sünnet ettirmeye karar verdik. Henüz sünnet hakkında pek bir bilgisi olmayan kardeşimin ilk tepkisi üç kocaman hayırdı: ' Hayır, hayır, hayır… Ben sünnet olmak istemiyorum.'
Bunun üzerine büyüklerden gelen cümle ise hep aynı oldu:
-Aaa olur mu Ali, sen erkek adam olacaksın, sünnet olman gerek.
Hazır cevap kardeşim, 'Ben zaten doğduğumdan beri erkeğim, neden keseceklermiş, kestirmek istemiyorum ben.' diye sünnet üzerine tek bir söz ettirmeden konuyu kapattırıyordu. Aslında bu heyecan sadece Ali'de değil, hepimizde vardı. Ali'nin nasıl bir tepki vereceğini, sünnetin nasıl geçeceğini çok merak ediyorduk. Endişeli olduğu her halinden belli olan Ali'nin de eski neşesi yoktu. Zaten evde de pek zaman geçirmiyor, sürekli aşağıya iniyordu. Sonradan öğreniyoruz ki Ali, bu anlarda mahalledeki tüm esnafı tek tek dolaşıp sünnet olup olmadıklarını ve neden sünnet olmak gerektiğini soruyormuş. Ertesi günlerde sokakta karşılaştığımız her esnaf aynı şeyi söyledi: 'Ali sünnet mi oluyor yahu? Hayırlı olsun, dün hepimizi ziyaret etti, biraz korkuyor galiba.'
İtiraf etmeliyim ki esnaf amcalar kardeşimi bizden daha iyi bilgilendirmişler. Ali, artık neden sünnet olması gerektiğini biliyor; ama aklına takılan sorular yine de bitmiyordu. Bu anlarda sürekli tekrarladığı cümlesi ise hala aklımda: 'Biliyorum, sağlığım için sünnet olmam gerekiyor, sünnet olunca oramla ilgili hastalıklara yakalanmayacakmışım, kanser gibi kötü hastalıklar da olmayacakmış, sorduğum herkes bunu söylüyor, dinimiz de böyle istiyormuş… Bunların hepsine inanıyorum ama anlayamadığım şey, neden erkekler sünnet oluyor da kadınlar olmuyor?'
Soruların her birine sabırla cevap veren annem Ali'nin son sorusunda artık pes etmişti: 'Biz de çocuk dünyaya getiriyoruz işte, bütün erkekler sünnet olur, çok nazlandın be oğlum…' Bu ufak tefek tartışmalara katıla katıla gülmek istiyordum; ama kardeşimin ortalığı ayağa kaldıracağından emin olduğum için sesimi çıkartamıyordum. Durumu yavaş yavaş kabullenmeye çalışan Ali, alışverişe gittiğimiz gün daha rahattı. Çok yakışan sünnet kıyafeti içinde 'Ben kral oldum!' diye kahkahalarla gülüyordu. Etrafındakiler 'Maşallah maşallah!' dedikçe de Ali'deki korkunun yerini gurur ve cesaret aldı. Kardeşimin böyle rahatlaması hepimize iyi gelmişti. Ta ki sünnet günü gelip, hastane yollarına düşene kadar. O gün bizim için çok yorucu geçti, çünkü hastanede doktorun gelmesini beklerken Ali'yi tekrar korku sarmıştı. Kardeşim, heyecandan yerinde duramıyor, sürekli mızmızlanıyordu. Doktorun yaklaştığını görünce de Ali, 'Sünnet olmak istemiyorum ben!' diye kaçmaya başladı. Ben, annem, babam, teyzemler, hatta Pamuk bile Ali'nin peşine düştük. Girdiği her delikten kaçmayı başaran Ali'yi sonunda hastanenin güzel hemşiresi çok acımayacağını söyleyerek ikna etti. Dualarla içeri giren Ali, çok sürmeden çıktı. Yorgun sesiyle: 'Bitti abla bitti, korktuğum kadar değilmiş.' diyebildi. Şimdi Ali, hiç olmadığı kadar sakin odasında yatıyor ve ziyaretçi arkadaşlarını kabul ediyor.
Minik kardeşimin erkekliğe attığı ilk adımı zor da olsa atlattık ve Ali şimdi çok iyi. Haftaya da
güzel bir düğünle bunu kutlayacağız.
Kardeşim yine beni çağırıyor, davetiye listesine
birini daha ekletecek olmalı.
Kitabın yazarı: Martin Waddell
Yayınevi: Kır Çiçeği Yayınları
Hakkında:Küçük Ayı bir türlü uyuyamıyor. Karanlıktan korkuyor!
Büyük Ayı ona önce minnacık, sonra daha büyük ve en sonunda kocaman bir fener getiriyor ama dünyanın tüm fenerleri bile mağaranın dışındaki geceyi aydınlatmaya yetmez ki! Bunun üzerine Büyük Ayı, Küçük Ayı'yı patisinden tutup dışarıya çıkarıyor...
Küçük Ayı, Büyük Ayı dizisi, çağımızın en önemli çocuk yazarları arasında sayılan Andersen ödüllü Martin Waddell'in en sevilen yapıtı. Barbara Firth'ün sıcacık resimleriyle hayat bulan bu dizide Küçük Ayı, Büyük Ayı'nın sevgisinden ve ilgisinden aldığı güvenle, çocukluğun tadını çıkararak yavaş yavaş büyüyor.
Kitabın yazarı: Ö.Sait Gönüllü
Yayınevi: Altın Burç Yayınları
Hakkında: Dr. Ö. Sait Gönüllü'nün kaleme aldığı Ruhunu Arayan Bilim (İnsan), modern bilim ve modern uygarlığı anlamaya (ve anlatmaya) çalışıyor. Bunların eseri olarak insanın düşüncesinde ve günlük hayatında ortaya çıkan bazı problemleri ele alıyor. Kurşunlu benzinin hikayesine, modern bilime batırılan bir iğne olan akupunktura, örnekleriyle 'Nazi' bilimine ve ilk atom bombasının perde arkasına dair pek çok çarpıcı bilgiye bu kitapta ulaşabilirsiniz.
Kitabın yazarı: Mehmet Erdoğan
Yayınevi: Gonca Yayınları
Hakkında: Bir varmış bir yokmuş, dünyada masal pek çokmuş. Bu kitaplardan biri diğerlerinden epeyce kalın ve resimliymiş. Kitabın içinde de birbirinden güzel ve birbirinden heyecanlı onlarca masal varmış.
Meraklı hayvanlar, birbirinden ilginç hayatlar, okurken bir solukta bitireceğimiz maceralar, en güzel yardımlaşma ve dayanışma örnekleri ve daha neler neler...