Risale-i Nur Külliyatı, bir Kur'an tefsiri olması itibariyle, aklın yanısıra, kalp, ruh ve diğer bütün duygulara da hitap ediyor. Ahlakın bütün boyutlarına ışık tutarken birçok sosyal probleme de çözümler sunuyor.
Bediüzzaman Said Nursi'nin kaleme aldığı Risale-i Nur Külliyatı 6.000 sayfalık bir Kur'anı Kerim tefsiri. Bu tefsir 14 temel eserden oluşuyor: Sözler, Lem'alar, Mektubat, Şualar, Tarihçe-i Hayat, Emirdağ Lahikası I, Emirdağ Lahikası II, Kastamonu Lahikası, Sikke-i Tasdiki Gaybi, Asayı Musa, Mesnevi-i Nuriye, İşaret'ül İcaz, Barla Lahikası ve Muhakemat.
Risale-i Nur, Kur'an ayetlerini mana yönünden açıkladığı için “tefsir” ilmi içinde değerlendirilirken, inanç ve ahlak gibi kavramları derinliğine ele alması açısından da “kelam” ilmi çerçevesinde değerlendiriliyor.
Risale-i Nur'un, özellikle konuları örnekleyerek ele alış tarzı, muhtevasındaki derinliği ve kapsamlılığı birçok kesimin yoğun ilgisini çekti. Yurt içinde ve dışında halkın farklı kesimleri tarafından okundu.
Bu eserler incelendiğinde her konunun birçok ayet ve birçok hadisin açıklaması olduğu görülebiliyor. Bu çerçevede Külliyat'ı okuyanlar da “Kur'an ve hadisler günümüz meseleleri hakkında hangi yorumları getiriyor, ne gibi farklı açılımlar ortaya koyuyor” mülahazasıyla okumaya devam ediyor.
Külliyat okunduğunda ortaya çıkan manzaraya yüzeysel bakanlar bu eserlerin Kur'an-ı Kerim'i ve Hadis-i Şerifleri ikinci plana düşürdüğü yanılgısına kapılabiliyor. Oysa Risale-i Nur Külliyatı; Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerin birincil ve vazgeçilmez temel kaynak olduğunu her satırıyla vurguluyor.
Risale-i Nur, Kur'an'ı bir perde gibi kapatmıyor. Bilakis, şeffaf bir cam gibi onu açığa çıkarıp, parlaklığını gösterirken, en sarih biçimde onu yansıtıyor. İmani meseleleri Kur'an ve kainattan deliller getirerek derinliğine ispat ediyor. Yine İslam prensiplerinin gerekliliğine okuyucularını ikna ederken akli ve mantiki delilleri ustalıkla kullanıyor. 21. yüzyıl insanının en temel problemi olan materyalist bakış açısı Risalelerde en önemli manevi hastalık olarak görülüp tedavisine çalışılıyor.
Çağdaş düşünürlerden Faslı bilim adamı Prof. Dr. Taha Abdurrahman ise Risale-i Nur'un diğer yönleri yanında bir başka kayda değer özelliğine, düşünce dünyasında yaptığı büyük devrime dikkat çekiyor:
“Bazı Batılı filozoflar, her şeyin merkezine aklı aldılar ve sadece aklın ürünü olan hususlara itibar ettiler. Hatta bu hususta öyle ileri gittiler ki, Kur'an ve İncil gibi semavi kitapları ve temsil ettikleri dinleri de aklın etrafında dönen diğer eşya arasına katarak akli sistem içinde onlara bir tanım getirdiler. Yani, tıpkı eski insanların dünyayı sabit sanıp güneşin de onun etrafında döndüğünü düşündükleri gibi, aklı sabit kabul ederek semavi kitap ve dinleri onun etrafında gezdirdiler.
İşte Bediüzzaman, Risale-i Nur düşünce dünyasındaki bu gidişatı olması gereken mecraya çevirdi. Tıpkı Kopernik'in 'Dünyanın sabit olduğu, güneşin dünya etrafında döndüğü' şeklindeki eski görüşü ortadan kaldırıp; onun ye-rine, dünyanın hem kendi etrafında, hem güneşin etrafında döndüğünü' ispat etmesi gibi, Bediüzzaman da Risale-i Nur ile düşünce dünyasında benzer bir inkılâp yaptı. 'İnsanın düşünce dünyası sabit olamaz. Düşünce dünyası hem kendi ekseni etrafında döner, hem de vahiy güneşinin etrafında döner' diyerek insan düşüncesinin olması gereken asıl yerini tespit etmiş, aklı yalnızlık ve karanlıktan kurtararak aydınlatmış ve rahatlatmıştır.”
Diğer yandan Risale-i Nur, bir Kur'an tefsiri olması itibariyle, aklın yanısıra, kalp, ruh ve diğer bütün duygulara da hitap ediyor. Ahlakın bütün boyutlarına ışık tutarken birçok sosyal probleme de çözümler sunuyor. Prof. Dr. Yusuf Kaplan'ın “Kur'an sohbetini canlı tutmaktadır' dediği Risale-i Nur Külliyatı'nın asıl önemi Allah-ü Teala'yı (CC) Kur'an'ı, Efendimiz'i (SAV) günümüz insanının idrak seviyesine uygun halde ortaya koyması; bunlarla dost, sevgili, ahbap olması, insan hayatının her safhasına İslam'ı yerleştirmesi olarak da özetlenebilir.