Artık kararı değil diyaloğu konuşalım

Behçet Güngör
00:0015/12/2009, Salı
G: 15/12/2009, Salı
Yeni Şafak
Artık kararı değil  diyaloğu konuşalım
Artık kararı değil diyaloğu konuşalım

Kapatılan DTP'nin lideri Ahmet Türk, Anayasa Mahkemesi'nin partisini kapatmasına tepkisini dile getirirken, sorunun çözümü için diyalog ortamının bir an önce oluşturulmasını önerdi. Türk, Türk ve Kürt halkının kardeşliğine dikkat çekerek, bu halklar arasındaki gerginliğin kendilerini rahatsız ettiğini söyledi.

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Anayasa Mahkemesi'nin partisini kapatmasına tepkisini dile getirirken, sorunun çözümü için diyalog ortamının biran önce oluşturulmasını önerdi. Türk, Türk ve Kürt halkının kardeşliğine dikkat çekerek, bu halklar arasındaki gerginliğin kendilerini rahatsız ettiğini söyledi.

Ahmet Türk, Ankara- Diyarbakır uçağında Yeni Şafak'ın sorularını cevaplandırdı. Üzgün olduğu gözlenen Türk her şeye rağmen sorunların demokrasiyle çözümüne yönelik mesajlar verdi.

DİYALOG GRUBU OLUŞTURALIM
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kapatma kararını savunan sözler kullandı. Siz bu sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz. Kırıldınız mı?

Biz tabiî ki siyasi mücadele veriyoruz. Çözüm önerilerimizi ortaya koyuyoruz. Türkiye demokrasinin barışın nasıl olacağı konusunda görüşlerimizi açıklıyoruz. Tabiî ki birileri bu düşüncelerden rahatsız olabilir. Biz statükocu mantığı aşan demokratik bir mantığı ortaya koyan düşünceyi savunuyoruz. Önemli olan bunların eleştirilmesi değil bunların özgürce yansıtılmasıdır. Elbette bizi de eleştirebilirler, eleştirilerimizi de görmelidirler. Demokrasi budur. Ben şu eleştirdi bu eleştirdi, niye eleştirdi gibi bir durum içinde değilim. Önemli olan demokratik çağdaş bir ülke nasıl olur. Biz bunun üzerinde yoğunlaşıyoruz. Kararlar üzerinde değil demokrasi üzerinde tartışmak lazım. Kürt sorunu nasıl çözülmeli bunun üzerinde tartışmak lazım. Nasıl bir demokrasi olmalı bunu tartışmalıyız.

Size siyasi yasak geldi. 5 yıl sonra tekrar siyasete girmeyi düşünüyor musunuz? 5 yıl sonra ile ilgili ne planınız var?

Tabiî ki önemli olan bir mücadeleyi halkın taleplerini esas alan bir anlayışın bir demokratik örgütlenmenin olmasıdır. Bence şahıslar çok önemli değil. Halkın talepleri bellidir. Bugün bunun mücadelesini veren çok arkadaşımız, dostumuz var, yoldaşımız var. Bu bir mücadeledir. Ben bunun şahıslara indirgemiyorum. Falan şahsın olup olmaması ha siyaset mi diyorsunuz. Şu andaki yaşım itibariyle bundan 5 yıl sonra böyle çok aktif siyasetin içinde olacağımı düşünmüyorum. Böyle bir talebim de yok. Ama halkın mücadelesinin yanındayım.

Değişik illerde son dönemlerde tedirgin edici olaylar gelişiyor. Çatışmalar var, şiddet olayları var bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi kelimeleri özenle seçmeye çalışıyorum. Elbette 1000 yıldır birlikte yaşayan hakların arasında gerginlik olması hepimizi rahatsız eder. Eğer bir sorunu çözümsüz bırakırsanız, bir sorunu tartışıp onun çözümünü ortak bir akıl ile ortaya koyamazsanız, toplumda bir gerginleşme olur. Bu istediğimiz bir şey değil. Dikkatinizi çekiyorum bu istediğimiz bir şey değil. Sonuç olarak çözümsüz bırakılan her sorun bir sorun olarak önümüzde kalır. Sorunun anlamı nedir sorunun çözülmesi ve ortak aklın oluşmamış olması. Oluşmaması ne zaman olur. Şöyle diyebilirim bir güvensizlik oluştu. Bu hassas süreci derinden irdelemek ve önlemlerini acilen almak gerekir. Bu konuda siyasetçiye, Türkiye demokratik güçlerine düşen görev budur. Acil bir diylog ortamının oluştuması lazım. Artık siyasi hesaplardan kişisel ve parti hesapları üzerinden, yarının Türkiye'si için olası gelişmelerin önünü, olası olumsuzlukların önünü tutmaya yönelik artık yeniden herkesin düşünmesi gerekir. Gerçekten kötüleşen bir süreç var bunun fark edilmesi lazım. Artık hamasi söylemlerle, siyasilerin birbirlerine gol attığı dönem değil.

SADECE MECLİS BAŞKANI ARADI

Karardan sonra sizi siyasilerden kim aradı?

Sadece Meclis Başkanı aradı başka arayan olmadı. Meclis Başkanı geçmiş olsun dedi.

İstifaları işleme koyacak mısınız?

Bu kararı ciddi ciddi tartışarak aldık. Şimdi bu kararımızı halkımızla, sivil toplum örgütleriyle ciddi tartışacağız. Sonucu orada vereceğiz. DİYARBAKIR


DTP'li milletvekillerinin Diyarbakır'da yaptığı toplantıdan istifa kararı çıktı. DTP lideri Ahmet Türk, istifa kararına ilişkin kısa bir açıklama yaptı. Türk'ün açıklamaları özetle şöyle: “Biz aldığımız kararı Diyarbakır'a gelerek açıklamayı esas aldık. En kısa süre içinde dilekçelerimizi Meclis Başkanlığı'na vereceğiz. Biz sorunların çözüm yerinin parlemento olduğunu söyledik. Bir gün parlamento sorunları gündeme alırsa ancak o çözebilir. Mevcut parlamento bizi hazmetme becerisini bile gösteremedi.

BDP İLE YOLA DEVAM

Demokratik siyasetin önünün açılması için çaba içinde oluruz. Biz bugün gerçekten bütün barış, demokrasi mücadelemizin anlaşılmadığı inancına vardık ve dilekçelerimizi sunacağız. Sorunları çözme ve o beceriyi gösterme siyasi partilerin işidir. Bin yıldır birlikte yaşayan iki halkın geleceğini önemsiyorsak hepimiz yeniden düşünmeliyiz.” DTP'li Milletvekili Hatip Dicle de açıklamasında “Meclis'ten çekilme demokratik siyaseti bırakma anlamına gelmez. Barış ve Demokrasi Partisi altında siyasete devam edeceğiz” dedi.


TBMM Genel Kurulunda, kapatılan DTP milletvekilleri için ayrılan bölümde partinin isminin yazıldığı levha kaldırıldı. DTP sıralarının boş olmasına karşın, Meclisin gündem kitapçığı bırakıldı. Ayrıca, partinin isminin yer aldığı levhanın da söküldüğü görüldü.


Ahmet Türk, Diyarbakır'da DTP il binasının önünde binlerce kişiye hitap ederken, Amerikalı siyahi lider Martin Luther King gibi konuştu. 'Bir rüyam var' diyen Türk, rüyalarının özgürlük rüyası olduğunu, halklarını özgürleştirme rüyası olduğunu söyledi. Amerika'daki siyahların özgürlüğü için çalışan siyahi lider Martin Luther King'in 1963'teki tarihi konuşmasını hatırlatan Türk, “Amerikalı siyahların veren Martin Luther King şunu söylüyordu; 'Benim de bir rüyam var' diyordu. Evet bizim rüyamız Martin Luther King'in rüyasından farklı değildir. Bizim de rüyamız özgürlük rüyasıdır. Kürt halkının özgürleşme rüyasıdır. Bunu gerçekleştireceğiz” dedi.


Barış söylemini asla bırakmayacaklarını ifade eden Türk, “Barış kutsaldır. Barış sözcüğü hiç bir zaman dilimizden düşmeyecek. Ama sadece bizim barışı istememizle de barış olmuyor. Türkiye'deki hükümete, siyasi partilere devletin bütününe sesleniyorum. Artık yeniden düşünmek zorundasınız. Bu ülkede barışı sağlamak zorundasınız. Bu ülkede dökülen her kan damlasından sizler sorumlusunuz. Bunları söylerken Kürtlere de çağrı yapıyorum: Kürdüyle, Türküyle, barış için yan yana ve birlikte barış irademizi, kararlılığımızı ortaya koymalıyız. Halkların kardeşliğini düşünüyorsak gelin yeniden düşünelim tartışalım. Bu ülkenin insanlarını birbirine kırdırmayalım. Yazıktır, günahtır diyoruz” dedi.


Anayasa Mahkemesi'nin DTP'yi kapatma kararının ardından, tabelalar da indirilmeye başlandı. Önceki akşam başlayan tabela indirme çalışmaları dün de devam etti. Ancak Şırnak'ın Silopi ilçesinde, kapatılan DTP'nin tabelası indirilirken, yerine Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) tabelası asıldı. Kurucu Genel Başkanlığı'nı Mustafa Ayzit'in üstlendiği Barış ve Demokrasi Partisi'nin kuruluş dilekçesi 3 Mayıs 2009 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na verilmişti.


DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk da sorularımıza şöyle cevap verdi:

Kararın ardından 'neden ben' dediniz mi?

Olaya o kadar kişisel bakmıyorum. Bu siyasi bir karar. Benim için bir meşrutiyeti yoktur. Haksız bir kararla karşı karşıya kaldık. Kürtlere yönelik bir karar.

Bir kırgınlık var mı?

Kırgınlığın ötesinde düşündürücü bir durum. Bu karar nereye götürmeye çalışılıyor diye düşündürücü bir karar. Kırılmaya hakkımız yok. Halkımızla birlikte güzel günleri yaratacağımız için böyle bir kırgınlık yaşamıyorum.

Mahkeme kararları var ifadeye gidecek misiniz?

Evet gideceğim. Dokunulmazlık açısındaki çifte standartlık için gitmeyecektim. Ancak şimdi sade vatandaş olduğuma göre her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi ben de gidip ifade vereceğim.