Galatasaray'da transfer bitmez ama para yok ki transfer yapılsın. Eldekilerle masaya oturulacak. Sözleşmeler uzayacak Servet Çetin, Ümit Karan ve diğer futbolculardan kim gitmek isterse hepsine “Florya'nın beş kapısı var” kuralı işleyecek.
Başkan Adnan Polat işini bilir. Hesapsız adım atmaz. Alp Yalman Başkan'ın yönetiminden iyi feyiz almış deneyimli bir yöneticidir o... Hatırlayın bir zamanlar döviz yükseldi diye Galatasaray'ın paralarını Kemal Onar'la repo bile yapmışlardı. Yine de taraftarın merak ettiklerini Polat'a sordum;
Cevabı kesindi;
-Kulüp personeline hiç borcumuz yok. Ödemeleri yaptık. Ancak futbolcularımız hala üç ay geriden geliyor. -Ekonomik kriz patlayalı beri adımlarımızı temkinli atıyoruz. Avrupa'da tanıdığım kulüp başkanlarıyla da konuştum onlar da bizim gibi birkaç ay geriden geliyorlar. Transfer, ancak oyuncu satarsak olur. Oradan gelen parayla da önce futbolcularımızın alacaklarını öderiz kalırsa ve de ihtiyaç duyulursa transfer de yaparız.
-Biz hepsinden memnunuz. Satılık oyuncumuz yok! Ancak gitmek isteyen de olursa 'Florya'nın beş kapısı var' dedim, kimseyi tutmayız. Bu karşılıklı anlaşmadır. Servet ve Ümit Karan için henüz resmi teklif yok, olursa oturur konuşuruz.
-Biz memnunuz ama gitmek isteyeni de tutmayız. Servet'le görüştüm. Giderse Ocak'tan faydalanırım. Ocak dediğim altyapı; Semih Kaya var. Kalli geçen sene onu direkt oynatacaktı, sakatlandı. Şimdi turp gibi. Benim prensibim şudur; herkesin yeri doldurulur.
Morgan'ın eski kulübü Udinese ile bizim kiraladığımız Sevilla arasında sorun var. İş FIFA'da çözümlenirse oturur konuşuruz. Sevilla'nın Udinese'ye bonservis bedeli ödemesi gerekiyor. Bu bizi bağlamaz ancak FIFA'nın kararı önemli, kesemize uyarsa alırız. De Sanctis iyi kaleci, o da bizden memnun. Onu herkes seviyor. Futbolu da çok iyi biliyor. Tapusu bizde kalırsa ileride hocamız da olabilir...
Herkes görevini yapıyor. Kimseyle sorunumuz yok. Adnan Sezgin gereken açıklamaları yapıyor.
-Olur tabii... Adnan'ı yirmi yıldır tanırım, işini çok iyi bilir. Ona güvenirim. Adnan eski bir futbolcu, aynı zamanda teknik direktör diploması var. Siyasal Bilgiler mezunu, Amerika'da uzun yıllar kaldı, masterını orada yaptı. Çok iyi İngilizcesi var. UEFA, FIFA ve TFF kurallarını çok iyi bilir. TFF'de genel sekreterlik yaptı. Böyle insan kıskanılır! Türkiye'de ikinci bir Adnan yok. Keşke her takımda bir Adnan olsa...
-Adnan'ı kıskananların çıkardığı dedikodudur bu. Hayatında mahkeme yüzü görmemiş Adnan'a kefilim asla illegal iş yapmaz. Bakın o hikayeyi anlatayım. İstanbulsporlu Petkov'un Fenerbahçe'ye satışından bir trilyonluk bir alacak var. Bunun 400 milyar lirası Petkov'un İstanbulspor kulübünden alacağı. Askıda kalan bu sorun sonunda çözülüyor ve Petkov alacağından vaz geçince Fenerbahçe geri kalan 600 milyar lirayı makbuz karşılığı İstanbulspor'a gönderiyor. Adnan Sezgin de bu parayı alıp futbolcuların birikmiş alacaklarını dağıtıyor. Kuş gözü kadar bir leke yok!... Şike denen olayla paranın ödenmesi arasında altı ay var. Ödeme eylülde şike diye adlandırılan maç martta... Hiç altı ay önceden şike yapılır mı?
Işın Çelebi ve Yiğit Şardan ilgileniyor. Seyrantepe'nin üç ayağı var; İnşaat, işletme ve satış-pazarlama... Yiğit'le toplantı üzerine toplantı yapıyoruz. İnşaat Eren Talu tarafından TOKİ'yle yapılıyor. İşletme ise kapıların kaç santim olacağından, koltukların nereye ve nasıl yerleştirileceğine kadar uzmanlık isteyen bir iş, 'stad' bilgisi isteyen bir başka uzmanlık dalı. Onlarla Yiğit iletişim kuruyor. Bir de satış-pazarlama bölümü var ki o da başka bir planlama... Hepsi tıkır tıkır yürüyor. Kısmetse 2009 sonuna olmazsa 2010 başına yetişecek. İşte o zaman Galatasaray bir kez daha markasını parlatacak.
-Evet. Bu zaman sürecinde Kalli Galatasaray'ın geleceğini planlayacak. Galatasaray Spor Akademisi açıyoruz. Orada bilimsel bir çalışma olacak. Galatasaray'ın A takımına hazır oyuncu yetiştiren bir spor akademisi olacak. Oradan gelen sporcu belli bir futbol mantığı alarak, fiziki gelişimini tamamlarken futbolun temel mantığını da öğrenerek gelecek. Galatasaray'ın artık bir futbol ekolü olacak. Kalli'ye güvendiğim için işin başına onu getirdim.
-Feldkamp benim danışmanım. Futbolla ilgili her şeyi ona sorarım. Galatasaray'a transfer edilecek oyuncular onun yüksek futbol bilgisinin kantarında tartıldıktan sonra kabul görecek. Skibbe'yle ilgisi yok. Tabii ki bir aile içinde fikir alış-verişi olacak. Skibbe'yle de istişare edilecek. Kalli bir nevi danışma kurulu başkanı. Bilgisinden istifade edeceğiz. Avrupa maçlarımızda rakiplerimizi de inceleyecek. Takımdan Skibbe sorumlu. Kimse kimsenin işine karışmaz. Amacımız dünya çapında bir kulüp yaratmak.
-Biz hocamızdan memnunuz. Hiçbir problemimiz yok. Çok centilmen bir hoca. Florya'da herkes onu seviyor.
Biz Kalli diyoruz o Feldkamp Ağabey diyor... Ağabey işin şakası. Skibbe'ye Kalli'yi sorduğumda gülerek; 'profesör' dedi... Malum lafı hiç uzatmam. Sana karışıyor mu dedim; 'keşke karışsa' dedi... O çok sert, siz daha yumuşaksınız aranızda görüş farkı yok mu? dedim; 'Yenilirsek görüş farkımız olabilir ama Galatasaray genelde yendiğine göre demek aynı şeyleri düşünüyoruz. Bir terslik olsa zaten o beni uyarır. Ben de ona danışırım. Galatasaray iyi gittiği sürece Kalli'ye saygım sonsuzdur.
Memnun olmasalardı beni de gönderirlerdi. UEFA Kupası kaldırmış bir kulüp hocasını bu şekilde yollamaz. Zaten başarısız olsam ben durmam. Medya bizi hep rahatsız etti, Kalli geldi yine devam etti. Futbolda böyledir. Başarı varsa kalırsın. Başarı yoksa nedenlerine bakarsın. Hocaya kadar daha nice yanlışlar olabilir. Ben takımımla beraber hatanın 'süreçte' olduğunu ispat ettik. Yeni bir takımdık, zamanla birbirimize alıştık. Sakatlar çok belimizi büktü.
Sakatlarım düzelsin, isteyene ben oyuncu veririm. Galatasaray'ın kadrosu geniş. Bu da başka bir zorluktur. Bu kadar klas adamı bir arada tutmak çok zor. Herkes Galatasaray gibi bir takımda oynamak ister. Oynamayan küser... Hoca adil olursa sorun aza iner. Transfer istemiyorum. Sağ bek sorununu beni boyutlu düşünceden ediyor. Sabri, Barış orta alanda daha başarılı oyuncular ama çaresizlikten onları geriye çekiyorum. Burak Hoca'yla çok düşünüyoruz. Linderoth iyileşsin sağ bek olayı kalmaz. Emre de var ama onun da yeri orta ikili... Hasan Şaş da sakat.. İkinci yarı coşarız.
Bütün takım Saracoğlu diyor... Çok mu önemli? UEFA'yı kazan da Nürnberg'de kazan! Düsseldorf'ta kazan...
Farklı şeyler... Galatasaray'da herkes santrfor, Baros en santrfor. Golcüler keşke defanstan da gelse... Galatasaray'ın oynadığı futbol 'sahaya iyi yayılan ve oyundan oyuna geçen sistem' belli bir şartımız yok. Futbol çabuk oyun. İdmanlarda çalışıyoruz ama oynayanın 'saha içi insiyatifi' çok önemli. Bazen hatta çoğu kez defansımızı üçlüyoruz. Barış ileri kaçıyor. Sabri şuta gidiyor. Servet kafaya gidiyor.
-Gitsin gitsin ama arkadaşları onun yokluğunu belli etmesin. Servet güçlü bir çocuk, her an oyunda olmak istiyor.
Söz! Bana git diyenler beni bir gün omuzlara almak isteyecekler... O zaman Ayhan'ı göstereceğim. Çünkü o kaptan.
Kalli'nin söylemleri her seferinde beni esir alıyor. Adam sanki 'futbolun Christoph Colomb'u... Bir dinle bin hak ver. Adnan Polat onu danışman almakta çok haklı. Bakın Kalli bana ne dedi; “Eğer yüreğin varsa en iyi takım sendedir. Rakipten korkmayacaksın. Elindeki gençlere güveneceksin. Onlar senin patlamak isteyen en büyük silahların. Görmezden gelirsen seni aynı silahla vururlar.”
Kalli'ye Skibbe'yi de sordum, onları çapraz ateşe aldım, 'Siz sanıyor musunuz ki Skibbe'yle konuşmuyorum... Futbola gönül vermiş iki Alman'ın Florya'da konuşmaması mümkün mü? Skibbe'yi bunca yıldır tanıyan kim? Medya mı ben mi? Herkes işini yapsın. Ben medyanın işine karışıyor muyum? Size şunu yaz desem yazar mısınız? Skibbe de yapacağı işi bilir. Ben onun babasıyım.
Adnan Sezgin de şöyle diyor; Bu şartlar altında kimse transfer yapamaz! Ekonomik kriz tavan yapmış ama hala bol sıfırlı transfer haberleri kol geziyor. Külliyen yalan! Bir kere; Ocak'ta transfer son derece zor; ya sorunlu adam alacaksın, ya kesenin ağzını iyice açacaksın. Parası olanın aklı da çoktur o zaman bu oyuna gelmez. Mehmet Yıldız bir takım için büyük silah ama Sivasspor şampiyonluğa gidiyor satar mı? Satarsa alanın ciğerini söker. Çok fiyat çeker. Milletin elini yakar.
Hamit Altıntop'u almak mümkün değil! Piyasası yüksek. Hamit Galatasaray-Beşiktaş maçına geldi rica etti ve bizim yanımızda oturdu... Hepsi bu. Keşke mümkün olsa da alsak ama im-kan-sız...
Galatasaray'ın kadrosu mükemmel. Futbolu zevk veriyor, neden daha fazla oyuncu alalım? Eldekiler oynasın UEFA'yı da alırız. Kimde var böyle kadro., diyorlar... Ama giden olursa ki Servet'i Fransa ve Almanya istiyormuş. Ciddi teklif gelirse Servet'i verir ocaktan Semih Kaya'yla yola devam ederler... Geçen yıl sakatlanmasaydı Kalli, Semih'i ilk 11'de oynatacaktı. Servet giderse gencecik Semih hiç çekinmeden çatır çatır kadroya konur. Semih'e geleceğin Milli Takım oyuncusu olarak bakıyorlar... Defansta; Meira, Emre Aşık, Emre Güngör var. Servet giderse Semih gelir yine orta ikiliye 4 aday olur, deniyor.
Tobias Linderoth'ta çok büyük talihsizlik yaşadık. Adamın şimdiye kadar başı ağrımamış, ilaç almamış! Bize geldi başı dertten kurtulmadı. Sakatlığı tam geçmişti İsveç Milli Takımında oynadı daha ilk dakikada sakatlanarak çıktı. Talih! Ama düzeldi ikinci yarıda takımdaki yerini alır. Onun için de sağ bek düşünmüyoruz. Elimizde çok eleman var. Linderoth sağ bek oynadı zaten...
Konya maçını unutmayacağız... Federasyonun yaptığını da... Filiz gibi, genç bir yıldır sakatlık çekiyor yazık değil mi? Batista'yı da affetmeyiz. Galatasaray'ın ekmeğini yemiş adam Galatasaray'a bu kadar ihanet etmez! Uğur ikinci ameliyatı da geçirdi süratle düzeliyor ama ondan verim almak için önce sahada topla çalışmasını görmek gerek. Şubat sonu, Martta takımda olacağını düşünüyoruz. Uğur'un önünde daha 'şeref kürsüleri' var. Avrupa Kupaları var..