Emekli Astsubay Mahmut Öztürk, "Bize üzerinde oda numarası bulunan notlar atılıyordu o notların üzerinde yer alan rakamlara göre bizde o iletiyi ilgili numaralı odaya doğru atıyorduk" dedi.
Ergenekon davasında dün tahliye edilen emekli Astsubay Mahmut Öztürk, cezaevinde yaşadıklarını anlattı.
Ergenekon davasında yaklaşık 18 ay tutuklu kalıp dün serbest bırakılan emekli Astsubay Mahmut Öztürk, cezaevindeki anılarını anlatarak gazetecilerin dava dosyası dışındaki sorularını yanıtladı. Cezaevinde kaldıkları süreçte sanıkların gazete okumadıklarına dikkat çeken Öztürk, gazeteleri okuduklarında morallerinin çok bozulduğunu ifade etti. Tekirdağ Cezaevi'nde emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile birlikte kaldıklarını ifade Öztürk, "Daha sonra Erol Övmez yanımıza verildi. Cezaevinde kaldığım sürede bende unutkanlık başladı. Biz sanıklar daha sonra Silivri Cezaevi'ne nakledildik. Çoğumuz koğuşlarımızdan duruşma salonuna giderken birbirimizi tanıma fırsatı bulduk. İçerideki sanıklarla arkadaş olduk" dedi.
"Doğu Perinçek çok görmüş bir insan. Ben ticaret ile uğraşıyorum. Ona ticaret konusunda danışabilirim" diyen Öztürk, şunları kaydetti: "Kemal Kerinçsiz hukuk alanında çok iyi. Hukuk ile ilgili bir şey sormak istediğim zaman bundan sonra Kerinçsiz'e sorarım. Gazeteci Adnan Akfırat bana gazetelerin 'a' olarak yazdığı haberin aslında 'b' olduğunu bize öğretti. Muzaffer Tekin ile zaman zaman konuşuyorduk. Tekin Danıştay saldırısı olmadan önce kiliseye gidiyor ama daha ortada bir şey yokken kilisede resimleri zoomlanarak çekiliyor. Gecikmiş adalet adalet değildir."
"BİZE KOMUTANIM DENİLMİYORDU. İSMİMİZ İLE HİTAP EDİLİYORDU"
"Ben askerdim ve devlet terbiyesi aldım. Terörist mi olacağım?" diyen Öztürk, "Cezaevine girdiğimizde bir gardiyan bağırarak 'çabuk şuraya geç' deyince ben, 'sakın bana bağırma' dedim. Çünkü cezaevi kurallarının olduğunu biliyordum. Ben o kuralları okuduktan sonra hiçbir uyarıya gerek kalmadan o kuralları yerine getirdim. F tipi cezaevindeyken DHKP/C'liler sabahları ve akşamları belli saatlerde slogan atıyorlardı. Aklımda kalan sloganlardan bir tanesi 'Kahrolsun Emperyalizm yaşasın Hakların Kardeşliği'" şeklinde konuştu.
Yağmur sularının geçtiği borulardan insanların birbirleriyle haberleştiğini söyleyen Öztürk, "Bir gün havalandırmadayken yağmur sularının gittiği borulardan sesler geldiğini işittim. Daha sonra oradan insanların birbirleriyle haberleştiklerini gördüm. Bende bir gün oradan seslenen kişilerle konuştum. Bana kim olduğumu sorduklarında TKP örgütünden olduğumu söyledim. Daha sonra başımın belaya gireceğini düşünerek o kişilerin seslenmelerine 'ben buraya yeni geldim. Benden önceki kişi buradan ayrılmış' dedim ve bir daha konuşmadım. Cezaevindeyken pusula yoluyla haberleşme oluyordu. Bize üzerinde oda numarası bulunan notlar atılıyordu. O notların üzerinde yer alan rakamlara göre bizde o iletiyi ilgili numaralı odaya doğru atıyorduk. Bunu cezaevindeki tüm tutuklu ve hükümlüler yapıyordu. Karşı fikirli insanlarda orada da birbirlerine saygılıydılar. Dışarıda birbirlerini kesenler bile içeride öyle değillerdi" diye konuştu.
Asker kökenli olduğu için bazen erlerin kelepçe takmaktan çekindiği ifade eden Öztürk, "O zaman ben ellerimi uzatarak kelepçeyi takın diyordum. Bize komutanım denilmiyordu. İsmimiz ile hitap ediliyordu. Veli Küçük'e bile komutanım denilmiyordu" şeklinde konuştu.
TSK'NIN PAŞALARI ZİYARET ETMESİ
Bir gazetecinin Şener Eruygur ile Hurşit Tolon'un cezaevinde Genelkurmay yetkilileri tarafından ziyaret edildiğini, Veli Küçük ile kendisinin neden ziyaret edilmediği yönündeki sorusuna Öztürk, "Belki Şener Eruygur ile Hurşit Tolon'u tanıyorlardı. Veli Küçük'ü tanımıyorlardı. Veli Küçük ziyaret edilseydi o zamanda ben neden ziyaret edilmedim diye sorardım" karşılığını verdi.
"Cezaevinde Kurtlar Vadisini izliyorduk. İzledikten sonra da bir hafta sonra neler olacağını tahmin ediyorduk" diyen Öztürk, diziyi izledikten sonra soruşturmayı mı yoksa dizi senaryosunu mu tahmin ediyordunuz? şeklindeki soruya, "O konuda yorumu size bırakıyorum" yanıtını verdi.
"Ben işlerimle anılabilirdim. Ticari yönümle anaokulumun oluşundan ötürü eğitmenlik yönümle anılabilirdim. Ama her ne hikmetse 14 yıl önce emekli olduğum askerliğimle anıldım" diyen Öztürk, cezaevindeki tutuklular için verdiği mesajında, "Sakın ümitlerini kaybetmesinler. Hukuka inanıyorlarsa hukuka karşı bu inanışlarını kaybetmesinler. Suçlular ise hukuktan korksunlar" dedi.