Bakan eşine açık, başbakan eşine kapalı

Yeni Şafak
00:004/02/2010, Perşembe
G: 4/02/2010, Perşembe
Yeni Şafak
Bakan eşine açık, başbakan eşine kapalı
Bakan eşine açık, başbakan eşine kapalı

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Fehmi Koru bugünkü köşesinde "Yaman çelişki" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Koru yazısında birkaç yıl önce kulağındaki rahatsızlığı nedeniyle o dönem Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül'ün GATA'da tedavi gördüğünü ve eşi Hayrunnisa Gül'ün kendisini ziyarete gittiğini hatırlatıyor.

Koru, "Acaba Başbakanın eşine "Gelmeseniz iyi olur" mesajını yollayan GATA doktorları bir yetki aşımı suçu mu işlediler? Bir bakan eşine açılan kapılar aynı durumdaki Başbakanın eşine mi kapalı?" diye soruyor.


İŞTE O YAZI:

Yaman çelişki

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı veya Başbakanı hastalansa ve şifaya kavuşacağı tek yer orası olsa, ziyaretine gelecek bazı aile fertlerinin 'başörtüsü' yüzünden, Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) kapılarını onlara açmayacak mı?


Hangi yetkiyle?


GATA Genelkurmay Başkanlığına, Genelkurmay Başkanlığı da Başbakanlığa bağlı bir devlet kurumu; her iki kurum da bütçeden kendilerine ayrılan payla görevlerini yerine getiriyor. Bütçeyi kim hazırlıyor? TBMM'nin onayına sunan hükümet... Yani Başbakanın başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu...


Siz bu işte bir yanlışlık görmüyor musunuz?


Cumhurbaşkanı söz konusu olduğunda yanlışlık daha da büyüyor. Genelkurmay Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin (TSK) karargâhı; karargâhın başında Genelkurmay Başkanı bulunuyor olsa bile, TSK'nın başkomutanı Cumhurbaşkanı... Başkomutan sıfatını taşıyan Cumhurbaşkanı, TSK bünyesinde yer alan bir kuruma sokulmayacak mı yani?


GATA'da görev yapanlar, üniformalı olsalar bile, hiçbir ayırım gözetmeksizin önüne gelen her hastaya bakacağına dair yemin etmiş doktorlar; önlerine 'hasta' olarak gelen subay yakınlarını, başlarında örtü var diye, nasıl oluyor da GATA'nın kapısından sokmayabiliyor, hastanenin kapısını başörtülü ziyaretçilere kapatabiliyorlar?


Eğer belleğim beni yanıltmıyorsa, birkaç yıl önce kulağındaki bir rahatsızlıktan ötürü o sırada henüz Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül GATA'ya gitmişti, eşi de kendisini ziyaret etmişti.


Acaba Başbakanın eşine "Gelmeseniz iyi olur" mesajını yollayan GATA doktorları bir yetki aşımı suçu mu işlediler? Bir bakan eşine açılan kapılar aynı durumdaki Başbakanın eşine mi kapalı? Yoksa yeni bir uygulama mı söz konusu?


[Unutanlar için, o tedavi sırasında çıkan "Bakan Gül'ün eşi GATA'ya gizlice arka kapıdan alındı" haberleri üzerine, Dışişleri Bakanlığı resmi açıklamasının ilgili bölümünü aktarayım: "Sayın bakanımızın, GATA Hastanesi'ne yattıkları andan taburcu edilmelerine kadar geçen ve kendilerine gösterilen ihtimama şükran duydukları tedavi süresi boyunca eşleri sayın bakanımıza devamlı refakat etmiş ve hastaneye 'arka kapıdan' alınmaları hiçbir durumda söz konusu olmamıştır."]


Bir tuhaflık olduğu belli de, tuhaflık nereden kaynaklanıyor, o belli değil...


Nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, değil mi ki Başbakan Tayyip Erdoğan eşiyle ilgili olayı üzerinden üç yıl geçmesine rağmen ukte olarak içinde taşımış, bu durumda muhatap kurumun kamuoyuna bir açıklama yapma borcu yok mu?


Askeri tesislerde sıkı bir 'başörtüsü' yasağı uygulandığını biliyoruz. Muhafazakâr ailelerden subayların ordu evlerinde düğünleri bile sorun; ya anneler oğullarının mürüvvetini göremiyor, ya da düğünler askeri olmayan mekânlarda yapılıyor. Lojmanlara da giremiyor başları örtülü anneler, ablalar; oğullarının, ağabeylerinin mezuniyet veya terfi törenlerine de katılamıyor...


Öylelerinin katılabildikleri tek askeri tören, yakınlarının şehit düşmesi durumunda camide yapılan ve komutanların da hazır bulunduğu cenaze töreni...


Yazarken bile insanın gözünden yaş getiren bu yaman çelişki, nasıl oluyor da çok sıkı bir biçimde uygulanan yasağı koyanların dikkatini çekmiyor?


Hiç başka bir 'gerekçe' olmasa bile, başörtülü subay yakınlarının nicedir uygulanan bu yanlışlığa seslerini çıkarmamaları, yapılanı asilce sineye çekmeleri, yıllardır sürdürülen yanlış uygulamadan vazgeçilmesi için yeterli bir sebeptir. Vahim bir yanlışlığa baş kaldırmayan insanlar nasıl oluyor da ülke için 'tehdit' teşkil edebiliyorlar?


Kamuoyu yoklamalarını önemseyen bir kurumun, yoklanan kamuoyunu da önemsemesi gerekir. Artık farklı düşünmeye başlayan 'kamuoyu' içinde o insanlar da var...