Ergenekon'da suikast diyalogları

Aa
00:0026/12/2008, Cuma
G: 26/12/2008, Cuma
Yeni Şafak
Ergenekon'da suikast diyalogları
Ergenekon'da suikast diyalogları

“Ergenekon” davasının tutuklu sanıklarından Vatan Bölükbaşıoğlu, hakkındaki suçlamaları reddederek, “Başbakan'a, Ramazan Akyürek'e suikast düzenleyecek kabiliyette bir insan değilim” dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunma yapan Bölükbaşıoğlu, 24 yaşında olduğunu, Ankara'da inşaat işinde çalıştığını, çoğu zaman şantiyelerde kaldığını ve bazen de ev tuttuğunu anlattı. Ankara'da bir pastanede yakalandığını ve gözaltı işlemleri sırasında sakin davranarak polisin talimatlarına uyduğunu belirten Bölükbaşı, “Pasta yiyordum, elimde çatal vardı. Polis bana 'çatalı yavaşça yere bırak' dedi. Ben bir sürü film izledim. Böyle şey görmedim” diye konuştu.

Bölükbaşıoğlu, gözaltında iken uzun zaman neyle suçlandığını öğrenemediğini savunarak, “Önce benim sözde suikast yapacağım Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in odasına girdik. Akyürek bana 'Ne diyorsun Vatan Bölükbaşıoğlu?' dedi. Ben de 'Ne diyeyim sözün bittiği yerdeyiz. Neden buradayım bilmiyorum?' diye cevap verdim” dedi.

Daha sonra İstanbul'a getirildiğini belirten Bölükbaşıoğlu, kendisine Veli Küçük'ün kim olduğunu ve onunla irtibatının bulunup bulunmadığının sorulduğunu kaydetti.

Bölükbaşıoğlu, polise Küçük'ü tanımadığını, hatta bu konuda yalan makinesine bağlanabileceğini ifade ettiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz 5 kişi gözaltına alındık. İnternette 'laga luga' olsun diye yaptığımız konuşmalardan dolayı... Ramazan Akyürek'in, Başbakan'ın çevresinde binlerce koruma var. Ben onlara nasıl yaklaşacağım? Bir de bunu 7.65 milimetre çapında bir silahla yapacağım söyleniyor. Daha Ankara'ya girişimde alır polis beni. Başbakan'a, Ramazan Akyürek'e suikast düzenleyecek kabiliyette bir insan değilim.”

Sedat Peker'i Türkiye'de duymayan kalmadığını, kendisinin de duyduğunu ancak tanışmadığını öne süren Bölükbaşıoğlu, emniyette ifade verirken kendisine “Ergenekon soyadını taşıyan bir komutanın var mı?” sorusunun yöneltildiğini kaydederek, sözlerine şöyle devam etti:

“Böyle bir komutanım vardı. Yalan söyleyemezdim. Adı Ömer Ergenekon'du.

Özel Kuvvetler'den olup olmadığı soruldu. Özel Kuvvetler'den geldiğini söylerdi. Bunu da anlattım. Ancak Üsteğmen Ömer Ergenekon, bana Ergenekon örgütünü filan anlatmadı. Ergenekon adını bir de efsaneden dolayı bilirim. 'tcergenekon' diye mail adresim vardı. Tüm bu konuşulanlar msn muhabbetleri. Vurun bize birer tokat gönderin. Hepsi hayal dünyasında. Hayal dünyasında ona da atarım, buna da atarım. Sayemde Başbakan bir ton daha koruma edindi.”

İNTERNET ÜZERİNDEN YAPTIĞI KONUŞMALAR

Vatan Bölükbaşıoğlu, iddianamede delil olarak gösterilen internetteki konuşmalarını okuyarak, “Suikast filan yok. Gırgır şamatadan dolayı 10 aydır yatıyoruz” dedi.

Cezaevinde iken bir gazetede kendisine ait bilgisayarda çocuk pornosu bulunduğuna dair haberler çıktığını dile getiren Bölükbaşıoğlu, Çanakkaleli olduğunu, böyle şeyleri kaldıramayacağını, hakkındaki “gerçek dışı” diye nitelediği iddialar yüzünden intiharı düşündüğünü anlattı.

Bölükbaşığlu, “Benim mail adresim 'tcergenekon'dur. Hangi salak terörist bu mail adresini alır da koskoca örgütü deşifre eder. Bu adamların beni öldürmesi lazım” dedi.

İnternet üzerinden yaptığı konuşmaları okumaya devam eden Bölükbaşıoğlu, zaman zaman okuduklarına gülerek, “Boş boş konuşmuşlar. Denizi, manitayı, işi gücü bırakmışız devlet kurtarıyoruz” diye konuştu.

Tutuklu sanık Bölükbaşıoğlu, bazı kişilerin kendisine “abi” şeklinde hitap etmesinin yanlış anlaşılmaması gerektiğini, Ogün Samast ve Erhan Tuncel gibi bir durumunun söz konusu olmadığını, yazıştığı kişilerin kendisinden küçük olduğunu kaydetti. Bölükbaşıoğlu, “Eğer hüküm alırsam Çanakkale'den çıkan ilk terörist ben olacağım. Çanakkale'de böyle konuşuluyormuş” dedi.

Bölükbaşıoğlu, internet sitesi kurma konusunda çok iyi olduğunu, bu nedenle sitelerin açıklarını da iyi bildiğini anlatarak, Türkiye'deki milliyetçi gençlerin hacklediği bazı yabancı siteleri, kendisinin de hacklediğini, bu sitelere Türk İntikam Tugayı'na ait bazı fotoğraflar ile Mehter Marşı veya İstiklal Marşı'nı koyduğunu anlattı.

Ancak Türk İntikam Tugayı ile herhangi bir ilgisi bulunmadığını sadece fotoğrafları kullandığını iddia eden Bölükbaşıoğlu, sanıklardan kimseyi tanımadığını öne sürerek, savunmasında şunları kaydetti:

“Savcı Zekeriya Öz'e ikinci defa ifade vermeye gitmiştim. 5 aydır tutukluyum beni bırakın' diyecektim. Ben filmlerdeki gibi babacan bir savcı bekliyordum. Bize bir iki kızacak azarlayacak, salıp gönderecek. Odasına girdim. Elinde tespih, bağdaş kurmuş bana dedi ki 'Veli'ler ne yapıyor?', ben de 'Hiç. Ne yapsınlar görmedim ki?' diye cevap verdim. Bunun üzerine 'Sohbet filan etmiyor musunuz?' diye sorunca, ben de internetteki gibi anlatmaya başladım. 'Ediyoruz' dedim. 'Ne söylüyorlar?' diye sordu. Ben de kendisine 'Bilmem, nasıl dinleyeyim? dedim. Savcı da bana, 'Havalandırmada filan konuş” dedi. 'İyi dinlerim, ama Ergenekon filan tehlikeli olmasın?' diye cevap verdim. O da bana 'Devletin ajanı ol oğlum' dedi. Sonra çıktık geldik. Bu ifademle ilgili de bir sürü şey yazıldı. Zaten Zekeriya Öz de filmlerdeki gibi babacan bir savcı değilmiş. Geldiğimde arkadaşlara da konuşmalarımızı anlattım zaten.”

Emniyetteki ifadesi sırasında AK Parti üyesi olduğunu belirttiğini, polislerin de kendisine “İyi espri” dediklerini ileri süren Bölükbaşıoğlu, “Zaten AK Parti'den de çıkacağım” dedi.

Savunmasının ardından, Bölükbaşıoğlu'nun daha önce verdiği ifadelerin yüzüne karşı okunmasıyla duruşmaya devam ediliyor.