Gençler alt kültür tutsaklığında

Ülkemizde ortaya çıkan yeni jenarasyon sosyal değişimin alt kültür aşamasıdır. Bundan daha tehlikelisi bu alt kültür içinde yetişmiş ve kendi toplum kültüründen habersiz insanların yetiştirdiği jenerasyonda ortaya çıkar. Böylece İbn Haldun’un ifadesiyle imar ettiğimiz şehirler, kendi kültürümüze sahip olmayan ve düşünsel değişime uğramış yeni nesil tarafından ortadan kaldırılır. Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Osman Mutluel yazdı.

Zeynep Betül Erhun
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım

İnsan toplum halinde yaşayan sosyal bir varlıktır. Bu açıdan çevresi ile hem olumlu hem olumsuz anlamda etkileşim içinde olur. İnsanın bu özelliğini bildikleri için İbn Miskeveyh, Tusi gibi İslam ahlak filozofları yalnız yaşayan insanı, insani özelliklerini yitirmiş bir varlık olarak görürler. Hatta Farabi, İbn Sina gibi İslam filozofları insanın ahlaki olarak yetkinleşmesinin toplum içinde yaşamasının şart olduğunu vurgularlar. Çünkü onlara göre yalnız yaşayan insan tam insan değildir. Başka bir ifade ile insanı tamamlayan şey, diğer insanlardan gelen bela ve musibetleri katlanmak ve onlara her şeye rağmen iyi rol model olmaktır. İşte insan ancak bu şartlarda yetkinleşebilir.

TOPLUMSAL KÜLTÜR AİLEDE OLUŞUR

Diğer taraftan toplu yaşamanın, özellikle dünyanın tek bir toplum olduğu bir çağda, iyi yönleri olduğu gibi kötü yönlerinin de olduğu bir gerçektir. İşte insanların iyi ve kötü anlayışını şekillendiren bilgi birikimini her toplumun kendi din, ahlak, örf ve adetleri ortaya çıkarır. Bu özellikler aynı zamanda toplumsal kültürü oluşturur. İnsanlarda toplumsal kültürün oluştuğu kurum önce aile sonra eğitim sistemidir. Bu iki kurum toplumsal kültürü oluşturamazsa o zaman yetişen nesil internet kültürü ile yetişir. Bu durumda artık o nesil dünya vatandaşı gibi davranış geliştirir. Bu önce alt kültür dediğimiz yeni bir davranış türü ile ortaya çıkar. İkinci aşaması ise kendi toplumsal kültürünü reddeder. Son aşamada artık değer yargıları değişmiş yeni bir nesil ortaya çıkar ve böylece toplum değişimi sağlanmış olur. İşte ülkemizde ortaya çıkan yeni jenarasyon bu sosyal değişimin alt kültür aşamasıdır. Bundan daha tehlikelisi bu alt kültür içinde yetişmiş ve kendi toplum kültüründen habersiz insanların yetiştirdiği jenerasyonda ortaya çıkar. Böylece İbn Haldun’un ifadesiyle imar ettiğimiz şehirler, kendi kültürümüze sahip olmayan ve düşünsel değişime uğramış yeni nesil tarafından ortadan kaldırılır. Peki bu nasıl olur?

BİZE AİT OLMAYAN DÜŞÜNCELERLE BÜYÜR

Aile ve eğitim sistemi ile sahip çıkamadığımız kendi çocuklarımız, internet ve akran çevresi ile etkileşimi sonucunda bize ait olmayan ve kapitalist ve liberal bir düşünce yapısı ile yetişir. Bu ilk adımdır.

İkinci adım toplumun sahip olduğu dini ve ahlaki değerlerinden arındırılması ile ortaya çıkar. Artık çocuğun davranışları değişime uğramıştır. Kendini özgür bir birey olarak kabul eder ve anne-baba da dahil hiç kimseden öğüt, tavsiye alma ihtiyacı hissetmez. Çünkü o düşünsel bir evrim içine girmiştir. Diğer taraftan bu aşamada çocuğun kendi menfaati ön plandadır. Bu onun için çok iyi bir yaşam tarzıdır. Bu yaşam tarzının önünde engel gördüğü her şeyi kötü olarak kabul eder ve ortadan kaldırmaya çalışır. Bu davranış çeşidi, hedefe ulaşmak için her şey mübahtır materyalist anlayışın yaşama geçmiş şeklidir. Bu açıdan bu tür insanı, anne-babasına iftira atarak kendi amacına ulaşmak asla rahatsız etmez.

Üçüncü adımda global şirketler ülkenin her şehrine hâkim hale gelir. Televizyonlar, sinema, tiyatro, diğer sanatsal faaliyetler, spor faaliyetleri gibi pek çok mekân ve faaliyet bu amaç için kullanılır. Böylece insanların ne giyeceğine ne yiyeceğine ve ne içeceğine onlar karar verir. İnsanlar kendi kültürüne ait giyim, kendi inançları doğrultusunda yiyecek ve içecek hatta oturup sohbet edecek bir mekân bulmakta zorlanacak hale gelir. Bu açıdan toplum kültürüne uygun yerel mağazaların, yerel yiyecek ve içecek üreten kurumların yaşatılması gerekir.

HER AİLE KENDİ ÇOCUĞUNDAN BAŞLAMALI

Peki çözüm nedir?

Bugün ülkemizde üç aşamadan oluşan bu alt kültür içinde yaşayan nesli ile karşı karşıyayız. Önlem alınmazsa bir sonraki nesil bizim neslimiz olmayacaktır. Hem aileler hem devlet eğitim sistemi ile bunun önüne geçmelidir. Ancak burada elbette yasaklardan söz etmiyorum. Çocuklarımız dünyaya açık ancak kendi kültürel değerlerini unutmadan yetiştirilmelidir. Bunu herkes biliyor diyebilirsiniz. Ancak her aile kendi çocuğundan başlayarak bu önlemi almalı ikinci aşamada hangi öğretmen çocuğumu daha iyi sınava hazırlar arayışı yanında hangi öğretmen çocuğumu kendi kültürümü daha iyi verir arayışına da girmek gerekir. Çünkü özellikle ilk okul öğretmeni çocuğu yoğuran ve yeni bir bireye dönüştüren kişidir. Bu aşamada eğitim sistemimiz de öğretmeni bu amaçla yetiştirmesi gerektiğinin farkında olmalıdır.

İSLAM SANATLARI
Kişi dostunun dini üzeredir

İSLAM SANATLARI
İnsanlığın 'edep' sınavı: İblisin nesillerdir süren sinsi tuzağı