Amerika’dan sonra dünyada en fazla dizi ihraç eden ülke Türkiye. Dizilerimizin tercih edilme sebebi olarak da güçlü aile bağları ve birlikte yaşama kültürü gösteriliyor. Türk sineması ise festival filmleri haricinde dünya izleyicisiyle buluşamıyor. Türk sineması bir dönemTürkiye’de bile izleyici bulmakta güçlük çekti. Yavuz Turgul’un Eşkıya filmi bu döngüyü kırarak her yıl yükselen bir ivmeyle seyircisini artırdı. 2022 Ağustos ayı itibariyle ise sadece yerli film izleyicisi on üç milyonu geçti. Türk filmlerinin hatırı sayılır bir niteliğe ve niceliğe eriştiği halde, dünyaya açılamamasının sebeplerini yapımcı ve yönetmenlere sorduk.
EKONOMİ YETERLİ DEĞİL
KENDİ DAĞITIM AĞIMIZI KURALIM
Hikayelerimiz evrensel ama dilimiz yerel olduğu için dünyaya açılan filmlerimizin sadece sanat filmleri olduğunu söyleyen yapımcı Ertuğrul Fındık, hikayelerimizi global dile uydurmamız gerek diyor: “Filmlerimizi tüm dünyada göstermek için filmin tasarım aşamasında tüm dünyanın ortalaması olan bir dili bulmamız gerekiyor. Örneğin Hollywood sineması filmin ilk tasarımını Çin regulasyonları ve seyirci reflekslerine göre dizayn ediyor. Fazlalıkları atıyor. Hikayeyi tartışmalı alanlardan çıkarıyor. Öte yandan ana akım filmlerle geniş kitlelere ulaşmanın yolu, uluslararası dağıtım kanallarına girmekten geçiyor. Eğer o dağıtım kanallarına giremiyorsak, kendi dağıtım ağımızı kurmayı düşünmeliyiz.”
YAPIMCILIK ANLAYIŞI DEĞİŞMELİ
Sinemada çok taklitçiyiz
Dizilerde kendini bulan, en azından yerli bir takım unsurları kullanan bir konu ve karakter arayışı olduğunu söyleyen Yönetmen Nazif Tunç ise şunları söyledi: “Sinemada ne yazık ki çok taklitçi ve öykünmeci bir dil var. Hiçbir filmde kendi coğrafyamıza ait bir karakter veya bir konu bulamaz olduk. Zaten bunun iyisini adam yapıyor. Biz kendi coğrafyamızın öykülerini, karakterlerini ve insani duygularını işleyen konularda filmler yapmak durumundayız. Bunları yapmazsak, bir sinema çıkartması yapamayız.”