SERVEN SENA SORKUN
Kâmil Eşfak Berki, “İnsan İnsanın Yurdudur” başlıklı toplu şiir kitabıyla yıllar sonra tekrar gündeme gelen, 1970’li yıllardan günümüze sesi ulaşmış bir şiir emekçisi. Ketebe Yayınları’ndan çıkan şiir kitabı “Ay Işığı ve Kervan”, “Çocuğun Miracı”, “Yol Neşesi”, “Adı Konmamışlar Defteri”, “Hatıralar Nezlesi” bölümlerinden oluşuyor.
Şiirini genel olarak mistik kaygılar üzerine inşa etse de modern insanın çıkmazı onun için oldukça önemli bir alan. Berki, ironiyi ve hicvi şiirlerinde farklı biçimlerde kullanmış. Fikrî alt yapılarından etkilendiği Necip Fazıl ve Sezai Karakoç isimleri onun aynı zamanda şiir dünyasını da etkileyen isimlerin başında geliyor. Düşünce dünyasının oluşmasını bu iki ismi derinlemesine okumaya borçlu olduğunu dile getiriyor.
DERDİ OLAN BİR ŞAİR
Bazı kesimler nezdinde o, diriliş şairlerinden birisi olarak da kabul ediliyor. Az yazan, az yayımlayan bir şair kendisi. Bunun yanında seçkin ve nitelikli eserler ortaya koymak gibi bir derdi var. Göz önünde olma çabası göstermeden, etrafına kimseleri toplamadan, sessiz sedasız yol alan güçlü sesler arasında. Bu duruş; sadece şiire odaklanan, sesini şiiri ile yüceltmek isteyen, derdi ve davası kendini aşan şairler arasında sıklıkla rastlanan anlayışın tezahürüdür. Varoluşu ve dünyayı hakikat ve metafizik temelleriyle okurken deneme, inceleme, gazete yazısı gibi birçok poetik metin ile de okuyucularıyla buluşmuştur.
İlk şiirleri Diriliş dergisinde yayımlanmamış olmasına rağmen Sezai Karakoç ile olan yakınlığı sebebiyle “diriliş” temasıyla anılır. Diriliş dergisi onun daha çok Çağdaş İslâm şairlerinden çeviriler yaptığı bir mecra olmuştur. Ayrıca Endonezya, Pakistan, İngiliz ve ABD menşeli şairlerin şiirlerini de çevirmiş, çağdaş edebiyatın akışının Diriliş dergisi merkezli takibine olanak sağlamıştır.
Üslûp ve biçim bakımından Karakoç’a benzemesinin yanı sıra Berki’nin şiirlerinde kendine özgü bir minimalist yaklaşım da göze çarpar. İkinci Yeni sonrası dönemde, realizmin parçalarını, yeni ve değişik eğilimleri şiirine konu edinmiş ve az sözle çok şey söylemeyi tercih etmiştir. İdeolojik olarak modernizme karşı olmasına rağmen, estetik anlamda modernist bir çizgiyi benimsemiştir. Alımlama estetiğinin sıklıkla kullanılmasını sağlar, okuyucularına güvenir ve imge/simgelerle ustalıkla oynar, çağrışımların şairi olarak bilinir.
İskelede bekleme salonunda
Her şey yepyeni, kusursuz
Çocuğun umudu balonunda
Sanırım acı çağında gülümsemeler de kusursuz
(Çocuğun Miracı)
Berki’nin şiiri, 2004 yılında yayımlanan kitabına ismini veren “Çocuğun Mirası” şiirinin ilk dizelerinde görüldüğü gibi genellikle somut bir yerden başlayarak soyut bir boyuta evrilir. Bu evrim, onu belirli bir akımın ya da kuşağın parçası yapmaz; aksine, onu zamanın ötesinde bir noktaya taşır. Mekân ve an arasındaki ilişkiyi derinlemesine işler ve bir ya da iki kelimeden oluşan şiirleriyle zihinlerde iz bırakır. Bu sayede hem sorgular hem de sorgulatır. Eleştirel üslubunu ilk dönem şiirlerinden son dönem şiirlerine kadar taşır. Felsefi veya ideolojik tek bir doğruda saplanıp kalmaz. Farklı düşüncelerden beslenir. Berki’nin şiiri, çağları aşacak nitelikte teşhisler sunar.
Berki’nin şiirinde Ahmet Haşim’in izlerini de görmek mümkündür. Mistisizm, özellikle ikinci dönem şiirlerinde çok yer kaplar. Bu bağlamda, Berki’nin şiirinin Karakoç şiirinin devamı olduğunu söylemek zordur. Diriliş teması, eserlerinde önemli bir arka plan oluştursa da Berki’nin şiirinden alınan estetik zevk ile Sezai Karakoç’un şiirinden alınan estetik fark, oldukça belirgindir.
Meraklısına tavsiyem Berki’nin şiirleri arasında zamansız bir yolculuğa çıkmasıdır.
Keyifli okumalar dilerim.