Türkçe’nin en büyük şairlerinden olan, ömrünü İslam’ın ‘diriliş’ fikrine adayan Sezai Karakoç’un vefatının ardından, gençlere miras bıraktığı kitapları gündem olmaya devam ediyor. Öyle bir külliyat ki, içinde şiir de var, fikir de hikaye de tiyatro da... bunca çeşitliliğe rağmen düz bir fon üzerine çerçeveye alınmış kapak tasarımının sadeliği hiç bozulmadı. Bu bir akım mıydı, yoksa tercih mi? Seksenli yıllarda kitaplarını yeniden tasarlayan Hasan Aycın, sade kitap fikrinin Üstad’a ait olduğunu söylüyor.
Zamanın modası renkli kitaplardı, ancak Seza Karakoç sadeliği tercih ediyordu. Hatta bu tercihini, ‘Bizim bir kapak medeniyetimiz var’ diyerek ifade etmiş Hasan Aycın’a. Büyük şairin bir gün kendisini çağırarak kitap kapaklarıyla ilgili konuşmak istediğini söylüyor Aycın. Rahmetli Hamid Can bir öğle vakti Cağaloğlu’ndaki bürosuna uğrayarak, Sezai Bey’in kendisini beklediğini, ısrarla ‘tut getir’ dediğini anlatıyor. “Öğle vaktiydi, büroda öğle namazının sünnetini kılmıştım, tam farzı kılacağım, seccadenin üzerinde Hamid ısrar etti, kolumu tuttu o şirin üslubuyla. ‘Müsaade et, namazı bitireyim’ dedim. Namazdan sonra Üstad’ın yanına gittik. Kapaklarla ilgili konuşmak için çağırmış beni.”
ÇERÇEVE ÖNEMLİ
Yanlarında başka arkadaşların da bulunduğunu söyleyen Aycın, diğerlerinin Diriliş’in kapaklarını renkli istediklerini, ancak bunu Sezai Bey’e kimsenin söyleyemediğini ifade etti. “Nasıl yapalım, ne dersin kapaklar konusunda’ diye sordu bana. Ben de ‘arkadaşlar da renkli olmasını istiyor, renkli moda bu aralar’ dedim. Hatta tam o sıralar, Rasim Özdenören’in Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler ve İlhan Kutluer’in Modern Bilimin Arka Planı, İnsan Yayınları’ndan aynı kalıpta basılarak çıkmıştı. Kapakları ben hazırlamıştım. Onları da emsal gösterdim. Sezai abi bir saat kadar dinledi, ardından uzunca bir süre sustu. O konuşmayınca ben de sustum tabii ki. Daha sonra konuşmaya başladı, ‘Bak Hasan’ dedi, ‘Bizim bir kapak medeniyetimiz var. Kendi medeniyetimizi bugüne taşıyabilmemiz lazım. En azından kapaklarımızda çerçeve olsun, çerçeve kapak medeniyetimizde önemlidir’ dedi.”
PARASIZ KABUL ETMEDİ
Sonuç olarak Hasan Aycın Karakoç’u renkli kapağa ikna edemediğini, ama şöyle bir formül bulduklarını anlattı: “Kapakların sade olmasını istiyordu. Beyaz zemine, siyah çerçeveyi tek baskı için kabul ettirdim. Eğer kabul ederse, ileride farklı zemin renkleri kullanabileceğimizi söyledim. Enteresandır, ona itiraz etmedi. Sonrasındaki kapaklarda yazılar ve çerçeve siyah renk baskı olmak üzere, kapakların her birine farklı renk zemin uygulaması yaptık. Ona da itiraz etmedi.”
Aycın, bir konuda daha anlaşamadıklarını belirterek, kapak tasarımıyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Israrla kaç paraya yapacağımı soruyordu kapakları. Ücretsiz yapacağımı söylediğim halde kabul etmedi. Bunun üzerine başka bir yol bulduk. O bize her baskıda kapak ücreti karşılığında kitap gönderiyordu, biz de öğrenci arkadaşlara bu kitapları veriyorduk.” Sezai Karakoç’un kitapları, aradan onca yıl geçmesine rağmen, hiçbir akımın etkisinde kalmadı. Hala renkli zemin üzerine siyah çerçeveyle çıkmaya ve okuyanlara ilham vermeye devam ediyor.