Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, 'Efendi babanız Çin'i bilir miydi?' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Ülker, yazısında şu ifadeleri kullandı;
ÇİN’İ GÖRMEYEN EŞEK!
Eski zamanda Jön Türklerden biri Paris’e gider, dönünce ballandırarak anlatır; velhasıl “Paris’i görmeyen eşektir deyince, etraftan sorarlar; Efendi babanız Paris’e gitmiş miydi?” Hayır, cevabını verince de” eşşoğleşşek” cevabını hak eder. Şimdi bu latifeyi Çin’e uyarlayabiliriz.
Ben ilk 80lerin başında gitmiştim Uzakdoğu’ya, o zamandan beri de giderim. Şükür, işlerim var oralarda. İlk zamanlar feciydi. Yemek için yola çıksanız, iştahınız kaçardı. Şimdi ise eskinin Paris’inden, bugünün Batı ülkelerinden fersah fersah ilerde …
GOYA; Gez Oturma Yerinde Artık dedikçe farklı kültürlere gezilerim ve keşiflerim devam ediyor. Bugün de size son dönemde yaptığım Çin goyasından bahsetmek istedim. Çin deyince aklımıza artık kalabalıklığı ve Çin Malı lafı gelmemeli! Gelin neler gördüm, neler aklımda kaldı onları anlatayım. Bu arada da okuduğum birkaç kitaptan Çin toplumu ile ilgili bazı bilgiler vereyim. Malum #mutluetmutluol düsturumuz.
Çin, birçok şeyi ithal ediyor ama bildiğiniz üzere birçok şeyi de kendileri üretiyorlar. Mesela tüm adını ezbere bildiğimiz Batılı araba markalarının üretimleri orada, hepsinin fabrikaları var. Artık Çin’in büyük şehirlerinde trafik yoğunluğundan plaka sayısı kısıtlaması var. Plakalar açık artırma ile neredeyse ellibin Amerikan dolarına eşdeğer satılıyor. Ama elektrikli araçlar istisna, çünkü onlarda plaka kısıtlaması yok.
Görseldeki yerli elektrikli otomobilleri. BYD Build Your Dreams markalı arabanın fiyatı bir milyon TL civarında.
Aynı zamanda Çin’de motosiklet kullanımı da oldukça yaygın, düz bir ülke Çin, kullanımı kolay. Motosikletler için de yine elektrikliler hariç plaka kısıtlaması mevcut, o nedenle her yerde elektrikli motosikletler kullanılıyor.
Çinliler modern hayata oldukça kolaylıkla adapte olmalarına rağmen aynı zamanda eskiyi yaşatmayı seviyorlar. Eski tarz mobilyaları da bu nedenle hala imal edip satıyorlar ve bu popüler.
Çin biraz da yeni imar edilmiş ABD gibi geliyor bana. Zaten çok büyük ve hızlı bir nüfus artışı söz konusu. Her sene neredeyse 10 tane 1,5 milyonluk şehir oluşturmak zorunda kalıyorlar.
Şanghay’da şehri bölen bir nehir var, nehrin bir tarafı tamamen yeni şehir, diğer tarafı ise eski şehir.
Büyük binaların ön yüzleri komple iletişim ekranı olarak kullanılıyor.
Yalnız bir şey var, bugün Çin’deki şehirleri birbirinden ayırmak epey güç. Yatırım yapmak, fabrika kurmak veya herhangi bir yerdeki uzun vadeli projelere para bağlamak isteyenler için bilhassa önemli bir mesele bu. Pek çok şehir, gökdelenlerle kaplı onlarca benzeri arasından sıyrılıp öne çıkabilmek için markalaşma çalışmaları yürüttü, fakat yine birbirinin aynı markalar üretmekten öteye gidemediler. Nitekim Çin’de kendini Doğu’nun Cenevre’si olarak lanse eden en az yedi şehir var (1).
Pekin: Pekin ruhu şunlardan müteşekkil: Vatanseverlik, Yenilikçilik, Kapsayıcılık ve Erdem. Bu kelimeler şehir çapında yapılan bir oylamayla belirlendi, seçime birkaç milyon Pekinli katıldı.
Chengdu: Başarının Başkenti, Renklerin Başkenti, Damak Tadının Başkenti
Chongqing: Chongqing’e gitmediyseniz Çin’i görmemişsiniz demektir.
Hangzhou: Seçkin ve Ahenkli, Cömert ve Açık Fikirli.
Hong Kong: Asya’nın Dünya Kenti.
Kunming: Burada Her Gün Bahar.
Ningbo: Dürüst, Pratik, Açık Fikirli, Yenilikçi.
Rizhao: Mavi Gök, Turkuaz Deniz, Altın Kum
Sanghay: Her Günü Muhteşem
Eski Çin evlerini, bizdeki geniş bahçeli konaklar gibi, millet bahçesi şeklinde restore ediyorlar.
Büyük merkezlere yakın eski yerleşim yerlerini turist çekmek için kullanıyorlar. Bugün bu eski evlerde yaşayanlar yok, ancak içerisini gezebiliyorsunuz. Eşyalar da yine aynı şekilde muhafaza edilmiş. Hemen her yerde rastlayabileceğiniz bu evler içlerinde göller, çağlayanlar barındıran dev bahçeler aslında.
Şehirlerde ise modernleşme etkisi her yerde ancak tabiattan uzaklaşmama ve çevre odağını korumuşlar. Mesela yeni inşa edilmiş bin ağaçlı bir alışveriş merkezi ve rezidans kompleksi var.
Avm deyip geçmeyin, içinde Michelin yıldızlı restoran var. Bizim ekip de kalabalık, hiçbiri birbirine benzemez bir ekipti; birimiz yurtdışında et yemez, birimiz balık yemez, biri vejetaryen. Derken biz çözümü Thai restoranına gitmekte bulduk. Oldukça lezizdi yiyecekler.
Malum gittiğim her yerde elimden geldiğince sanat goyasına da vakit ayırmaya gayret ediyorum. Burada da önceden dersimi çalışmıştım, topladığım önerilerin bir kısmını ziyaret edebildim. Birkaç modern sanat galerisini gezdik, pop art işler çok yaygındı, birçoğu da interaktifti.
M50 Şangay’ın sanat ortamının kentsel gettosu olarak geçiyor, restore edilmiş eski fabrika binaları aslında. Modern ve çağdaş sanat galerileri sürekli yenilenen koleksiyonlarıyla, şehirdeki özgür sanatı görmek için en yenilikçi bir alan yaratmış M50’de.
Bir de dikkat ettim, müzelerinde kendi üretkenliklerinin yanı sıra dünyanın dört bir yanından eserler de ödünç getirmişler, Museum of Art Pudong (MAP) müzesinde Napoli’den getirdikleri arkeolojik eserlerden tutun da National Museum’dan gelen eserlere kadar geniş bir seçkiyle karşılaştım…
Tabii market goyası da yaptık. Costco, Walmart gibi dünyadaki en ünlü market zincirlerinin şubeleri orada mevcuttur.
Markette ilginç bir iletişim örneği gördüm, “neden bu ürünü almalısınız, neden bu ürünü bu marketten almalısınız” mesajı iletiyordu…
Çin komünist bir ülke hatta kızıl komünist. Komünizm derken evet tek parti, parti diktatörlüğü gibi hatta, ama Çin o kadar hızlı gelişiyor ve zenginliği aralarında paylaşıyorlar ki herkesin keyfi yerinde görünüyor.
Çin Komünist Partisi’nin Genel Sekreterliğini 2002-2012 yıllarında yapan Hu Jintao “ahenkli toplum” felsefesini yerleştirmiş ve hiç partiden söz etmeden davranışlarda esas alınması gereken 8 Fazilet ve Ayıbı ortaya koymuştur. Bu 8 madde hala yürürlüktedir (1):
1.Vatanını sev, vatanına zarar verme.
Halka hizmet et, asla ihanet etme.
Bilimden şaşma, cehaletten uzak dur.
Çalışkan ol, işten kaçma
Birlik ol, başkalarına yardım elini uzat, başkasının hilafına kazanç elde etme.
Dürüst ve güvenilir ol, kazanç için ahlakı feda etme
Disiplinli ve kanunlara saygılı ol, kaotik ve kanunsuz olma.
Gösterişsiz yaşa, sıkı çalış, lüks ve sefahate kapılma.
İlk Çin Komünist partinin kuruluşu Şangay’da olmuş. Bölgesel bir hareket olarak başlamış ve tüm ülkeye yayılmış. Bu süreçte ise nereden nereye gelmişler, şaşırtacak bir hız ve yükseliş yaşamışlar.
Bu politik geçmişlerinden ötürü ilham kaynakları olan Ruslara karşı sevgileri ise oldukça belirgin.
Aslına bakarsanız Çinliler için kritik olan, ülkelerinin tarihteki rolüne dair bir anlayıştır. Onların görüşüne göre Çin, her zaman bilim, teknoloji ve ekonomik kalkınmanın en ileri noktasında olmuştur. Kültürü de benzer şekilde başarı ve gelişmişlik açısından öncülük etmiştir. 1839’dan 1949’a kadar Çin’in yabancı güçlerin saldırısı altında sömürgeleştiği “Aşağılanma Yüzyılı” yaşamıştır. Ama artık Çinde Parti-Devlet liderliğinde bu durum toplumda artık giderilmiştir. Gurur, milliyetçilik ve değişim korkusu gibi duygular tüm toplumda ve her seviyede yaşanmaktadır. ÇKP (Çin Komünist Partisi), bu duyguların Çinlilerin hayatındaki rolünü çok iyi anlamaktadır (2).
Çin halkı; yolsuzluk, eşitsizlik ve etnik gerilim konularında kayıtsız değil, bunlar kadim bir medeniyet normu bağlamında hem pratik hem de felsefi olarak ele alınıyor. Önceki dönemlerde olduğu gibi, gıda güvenliği, kişisel borçlar ve iş güvencesi hala ülkedeki büyük çoğunluk için gündemdeki acil konular. Çinliler bu sorunları tarihte daha önce de yaşamışlar , ve artık tarih onlara günlük hayatı anlamak için ciddi bir kaynaktır.. Konfüçyüs’ün düşünceleri ve eski hanedanların başarıları Çinliler için başvurulacak bir kaynak olmaya devam ediyor. Batı Çin’in piyasa ekonomisi ile otokratik rejim arasındaki çelişkiler nedeniyle zayıflayacağını tahmin etse de Çin Komünist Partisi kamusal politikalarında çoğunluktan yana tavrıyla rejimi sağlamlaştırmaktadır (2).
Çin’de Budist tapınakları komünizmin ilk döneminde yıkılmış, sonra yeniden inşa edilmiş. Keza camiler ve kiliseler de günümüzde ihya ediliyor. Camilerde ise artık komünizm propagandası yapılmıyor. Budist tapınaklarını da ziyaret ettim, fotoğraftaki gibi bir nevi ayakta namaz kılıyorlar. Karşılarında ortada duran bir Buda heykeli var. Orada bulunanlardan birine “Siz buna mı tapıyorsunuz?” dedim. “Hayır, o sizdeki peygamber gibi bize bilgileri getiren kişi.” dedi.
Rivayete göre Siddharta Gautama bir incir ağacının altında uyanışını yaşar ve o ağacın altında Buda (uyanmış) olur. Bu nedenle de incir ağacı Budistler için önemli bir semboldür, tapınaklarında ve sanat eserlerinde sıkça rastlarsınız.
İncir bu arada Kuran-ı Kerimde de yer alıyor biliyorsunuz; Tin suresi. Tin Arapçada “incir” demektir, sure bu ismi incire ve zeytine yemin edilerek başladığı için almıştır. Yani “Andolsun o incire, o zeytine, Sina dağına, ve bu güvenli beldeye ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık.”(3)
Söz Kuran’dan açılmışken Çin’de 10.6 milyon Müslüman azınlık (Huiler) yaşadığını belirteyim. Tüm etnik azınlıklar ve nüfusa göre sıralamaları şöyledir (1):
Zhuanglar (Guangxi yerlileri): 16,9 milyon
Huiler (Çinli Etnik Müslümanlar): 10,6 milyon
Mançular: 10,4 milyon
Uygurlar (Sincan): 10,1Milyon dair değerli
Tibetliler: 6,3 milyon
Moğollar: 6 milyon 52. Koreliler: 1,8 milyon
Kazaklar: 1,5 milyon
Ruslar: 15 bin
Vatandaşlığa kabul edilmiş göçmenler: 1445
Bu arada tapınaklarında gözüme çarpan bir diğer detay da çok çeşitli Buda heykellerinin oluşuydu; kızgın, neşeli, zenci Buda bile vardı…
Tapınaklarda kırmızı büyük Çin balıkları ve kaplumbağalar var. Ziyaretçiler onları besliyor, bu hayır işlemek anlamına geliyor.
Başka değişik yerler de goyaladık, aşağıdaki vidyosu bulunan yer bana Kapalıçarşıyı anımsattı, burada bile Godiva Butik ve Kafemiz var, çok şükür.
Diğer Godiva şubelerinin de bir kısmını goyaladım. Çin’de Godiva popüler. Ezcümle, dünyanın her yerinde, tüm kültürlerinde #mutluetmutluol demeye devam ediyoruz 😊
Çin Komünist Partisi de Çin milletini mutlu etmeye devam ediyor. Çin’in siyasi sisteminin piyasaya dayalı liberal demokratik bir alternatife dönüşmesiyle ilgili çok az ipucu var. Rejim, müdahaleci olsa da, nüfusun çoğunluğunda yaygın bir desteğe sahip (3).
Müdahaleciliğe bir örnek vereyim. Çin’de çeşitli nedenlerle aşağıdaki 10 internet sitesine ziyaret etmek mümkün değil (1):
Google Docs
WordPress
YouTube
Internet Movie Database
Blogspot
WikiLeaks
Dropbox
Picasa
Dünyanın her yerinde olduğu gibi Çin’de de halkın yönetenlerden daha fazla beklentileri olabilir. Çevresel kaygılar, yolsuzluk ve milliyetçilik kamu gündeminde daha belirgin hale gelebilir. Ancak Çin Komunist Partisi’nin Partinin günlük kaygılara “ortak geçimişe göndermek yaparak” yanıt verme geçmişi , değişimden ziyade siyasi kalıcılığa işaret eder (3). Acaba halihazırdaki başarının nedeni de bu mudur.
Ben şimdi kendimize ister istemez şunu soruyorum: Biz bu ülkenin insanları olarak hangi ortak geçmişten besleniyoruz? Beslenemiyorsak geçmişimizi kim çaldı? Geçmişimizde anlaşamıyorsak nasıl bir ortak geleceğimiz olabilir?
Kaynakça
(1) Clements, J. (2021). Çin Nasıl Çin Oldu (çev.Cansen Mavituna), Metropolis Yayınları, ss140.
(2) Collins, N. ve O Brien, D.(2019). The Politics of Everyday China , Manchester University Press, ss.99.
(3) https://islamansiklopedisi.org.tr/tin-suresi
Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.