Her geçen gün turizm potansiyelini artıran Afyonkarahisar, tarihi ve kültürel eserleriyle de dikkat çekiyor. Üstelik birbirinden lezzetli yemekleriyle gastronomi şehri haline gelen Afyonkarahisar’da birçok coğrafi işaret almış yemek de bulunuyor. Seyahatlerine kültür ve sanatı ekleyenler için ise oldukça fazla alternatif var. Bunlardan biri tam da şehirler arası yolun üzerinde bulunan Afyonkarahisar Müzesi. Geçtiğimiz yıl açılan müze, şehrin 8 bin 500 yıllık geçmişine ışık tutuyor. Şanlıurfa’dan sonra Türkiye’nin en büyük ve geniş ikinci müzesi olan Afyonkarahisar Müzesi, aynı zamanda en fazla tarihi eser barındıran ilk 5 müzeden biri. Anıtsal bir mimariye sahip yapı, Mevlevilerin semah törenlerinde giydiği tennure şeklinin üzerine oturtulmuş, Afyonkarahisar kalesini anımsatan girinti ve çıkıntılardan oluşuyor.
Mevlevilik dünyaya Afyon’dan yayıldı
Gezide bize rehberlik eden müzenin kurucu müdürü ve aynı zamanda Afyonkarahisar İl Kültür Turizm Şube Müdürü Mevlüt Üyümez, Mevleviliğin Afyonkarahisar’da çok yaygın olduğunu söyledi. Konya’da yaşayan Mevlana Celaleddin Rumi’nin Afyon’la ne ilişkisi olduğunu sorduğumuzdaysa, “Mevleviliğin Konya’dan sonra ikinci merkezi Afyon.
Mevlana’nın torunu, Germiyanoğulları’ndan biriyle evleniyor. Ondan doğan çocuklar da dolayısıyla Afyon’da yaşıyor. Bunlardan biri olan Sultan Divani, ilk kez Şebi Aruz törenini Afyon’da gerçekleştiren kişi. Mevlevilik dünyaya Afyon’dan yayılıyor” diye cevap verdi.
Ahşap mezar odası nadir örneklerden
Müze, bütün ihtişamıyla ziyaretçilerini içine çekerken, M.Ö 6500’lü yıllardan günümüze kadar yöre insanın günlük yaşamını ortaya koyan eserleri barındırıyor. Dünyanın en büyük ikinci Herkül Heykeli’nden tutun da, 1700 yıllık Kybele Heykeli’ne kadar çok az müzede rastlanan devasa heykeller ziyaretçileri şaşırtmaya yetiyor. Dinar’da yapılan kaçak kazılarda bulunan ve bir kısım parçaları Almanya’ya kaçırıldıktan Türkiye’ye getirilen Tatarlı Tümülüsü’nün hikayesi ise oldukça dikkat çekici. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleriyle 38 küçük ahşap parça ve 4 kalas olarak Türkiye’ye getirilip tamamlanarak sergilenen ahşap mezar odası, antik çağ ahşap resim sanatının nadir örneklerinden. Renkli resimlerle bezeli firizler, döneminin günlük hayatını anlatıyor.
Hem vadi hem göl manzaralı uçuş
Eşsiz ılıcaları ve kaplıcalarıyla bugüne kadar kış turizminin en önemli merkezlerinden olan Afyon, belli ki artık yaz tatillerinin de gözdesi olacak. Peribacası oluşumlarıyla ikinci Kapadokya olarak anılan Frig Vadisi, zengin tarihi ile zaten muhteşemdi, sıcak hava balonlarıyla vadiyi kuşbakışı izleyebilmek daha da muhteşem oldu. Emre Gölü yakınlarından kalkan sıcak hava balonlarıyla, bir açıkhava müzesi niteliği taşıyan Frigya Vadisi’nin gizemli tarihini keşfederken, Emre Gölü’nün eşsiz manzarası da size eşlik ediyor. 2021 yılından beri yapılan, ancak yoğunluğunun artırılması planlanan balon turları, şimdiden Afyonkarahisar gezilerinin rotasına eklenmiş durumda.
Karahisar Kalesi yıkılır gelir
Afyonkarahisar’ın Ulu Camii de Selçuklu döneminden kalmış en eski eserler arasında. Ahşap direkli anıtsal bir eser olan cami, Geçen yıl UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kaydedildi. Caminin bulunduğu mahalle de restore edilerek turizme kazandırılmış. Geleneksel Türk mimarisinin izlerini taşıyan rengarenk evlerin yanından geçip giderken, birçok Anadolu şehrinde bulunan kadim bir mimarinin izlerini sürmenin keyfini yaşıyorsunuz. Ve işte her sokak arasında karşınıza çıkan Karahisar Kalesi, özellikle irili ufaklı camilerin arkasında görkemli bir dekor gibi duruyor. Öncelikle Hititler döneminde bir yanardağ ağzından oluşan bölgeye yapılan sur, daha sonra İstanbul’u fethetmeye gelen Abbasi ve Emevi akınlarını durdurmak için üçlü sur sistemiyle sağlamlaştırılıyor. Selçuklular döneminde ise devletin hazinesi bu kalede saklanıyor.