Dünya genelinde 1 milyardan fazla öğrencinin okulu kapandı. Bilim-kurgu eserlerinde bile görmediğimiz günlerden geçiyoruz. Kovid-19 salgını teknolojinin farklı kullanımlarını hayatımıza katarken alışkanlıklar, geleneksel yöntemler, kurallar değişiyor. Dijital dünyanın yerlisi olan yeni nesil bebeklikten itibaren teknolojinin nimetlerini tanıyarak büyüdü. Okul çağına gelenler video konferans yöntemiyle derslerini dinliyor. Eylül ayı itibariyle çalmaya başlayan yeni dönemin ders zili ise şimdilik uzaktan hoş geliyor. Uzaktan eğitimin olumlu ve olumsuz yönleri televizyonda, sosyal medyada, köşe yazılarında, kahvelerde, takside, aile içinde tartışılıyor. İlkokul ve liseler gibi uzaktan eğitime geçeceklerini açıklayan birçok da üniversite oldu. Harvard, Princeton gibi yurtdışı örneklerinin yanı sıra yurtiçinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp ile Konya Teknik, Osmaniye Korkut Ata, Bandırma Onyedi Eylül üniversiteleri gelecek sene derslerin uzaktan eğitimle verileceğini duyurdu.
YENİLİKÇİ EĞİTİMDE TEKNOLOJİ TAKİP EDİLİYOR
Yenilikçi ve dünyadaki dönüşüme ayak uyduran Milli Eğitim Bakanlığı, sadece bugünlerde kullanmak için değil; geleceğin eğitim sistemine uygun öğrenci yetiştirmek için de çalışmalarını sürdürüyor. Uzaktan eğitim sağlayıcısı Eğitim Bilişim Ağı (EBA)’nın teknolojik kapasitesi geliştirilirken 40 bin öğrencilik kapasite 1 milyona çıkartıldı. Hedef 5 milyon. Uzaktan eğitimin sadece öğrencilere yönelik olarak değil öğretmenlere yönelik katkıları da geliştirildi. Teknik altyapıyla birlikte içerik kapasitesi de arttıldı. Ders içerik videoları TRT EBA İlkokul TV, TRT EBA Ortaokul TV ve TRT EBA Lise TV kanallarında yayınlanıyor. EBA üzerinden sunulacak alt yapıyla, açık kaynaklı diğer platformlar ve özel okulların kendi oluşturdukları platformlar üzerinden tüm öğretmenler tarafından canlı ders uygulamaları gerçekleştirilebiliyor. Elektronik ortamda sunulan derslere bir saatten fazla çevrimiçi katılımın düşük olmasından dolayı bu oranı iyileştirme çalışmaları hız kazandı. Salgın döneminde eğitimin kalitesini artırmak ve erişimi hızlandırmak için yapılan çalışmaların yanı sıra salgın sonrası Türk eğitim sistemine nasıl bir yol haritası çizileceği de araştırılıyor. Öğrenme kayıplarını en aza indirmek için dijital önlemler alınırken ailelerin gelir düzeyi ne olursa olsun uzaktan eğitime eşit erişim imkanı sağlanıyor ve kapsayıcı öğrenim hedefleniyor.
UZAK EĞİTİM Mİ TUZAK EĞİTİM Mİ
Tablet, telefon, televizyon ya da bilgisayar üzerinden takip edilen eğitimlerin öğrenciler üzerindeki etkisi farklılık gösteriyor. Bire bir özel ders havasında, gürültüden arınmış bir eğitimden memnun kalan aileler ve öğrenciler uzaktan eğitimin devam edebileceğini düşünüyor. Okul yolunda geçen zamanı kayıp olarak gören bakış için de evden eğitim, vaktin kıymetini arttırıyor. Ödev ve sınav yükü azalırken öğrencilerin kişisel çalışma planlarını yaptıkları ve bu sayede daha programlı bir hayata alıştıkları gözlemleniyor. Ancak eğitimin verimli olup olmadığını görmek için yapılan deneme sınavlarının sonuçlarının kopyayla gölgelenebileceği ihtimali de düşünülüyor. Belirli rutinlere alışan öğrencilerin sürekli tatil havasında olmaları ise mesafeli eğitimi ciddiyetten uzak bulan ailelerin itirazına neden oluyor. 10. sınıfta olması gereken bir öğrenci, bu günlerde 9. sınıfın 2. dönemin telafi derslerini alıyor. Hızlandırılmış derslerin anlaşılma oranı ise merak konusu.
BİLGİ KİRLİLİĞİNE DİKKAT
İnternet üzerinde dolaşan ya da sosyal çevrede dile getirilen sahte bilgiler çocukların psikolojisini doğrudan etkileyebilmektedir. Sahte bilgilere karşı, yetkili mercilerin yaptığı açıklamalar dikkate alınarak çocuklar mutlaka aydınlatılmalı, akıllarına takılan ve merak ettikleri her konuyu danışmaları ve fikir almaları öğütlenmelidir. Her gün aynı velinin öğrenciyi alması ve bırakması sağlanabilir. Mümkünse büyükanne büyükbaba gibi 65 yaş üstü kişiler veya kronik hastalığı olan büyükler öğrencileri okula bırakıp almamalıdır. Öğretmenlerin tutumu da anne baba kadar önemlidir. Öğretmenle düzenli iletişim sağlayıp çocuğu takip etmek faydalı olabilir.
Anne baba yol gösterici
Günlük hayatı etkisi altına alan Kovid-19 salgını, eğitim sistemini de değiştirdi. Okula dönüş hazırlığındaki çocukların psikolojisini ve sağlığını düşünen anne babalara süreci kolaylaştıracak birkaç öneri sunuyoruz. Çocuk üzerindeki etkisini düşünürsek anne babaların tutumu belirleyici rolde. Okula maske ile gidecek çocukların sosyal mesafe kurallarına uymakta ve maske takmakta zorluk çekmeleri söz konusu. Çocuklar, anne babaların virüs sürecindeki tutumunu taklit ederek örnek almaktadır. Dolayısıyla anne babaların maske, hijyen, sosyal mesafe gibi konulardaki tutumlarının çocuklar için yol gösterici olduğu unutulmamalıdır. Her zamankinden daha önemli hâle gelen kişisel hijyen için eller sık sık yıkanmalı. Çantada sürekli ıslak mendil olmalı. Sosyal alanlarla temas sonrası yüze ve ağza dokunmadan suya sabuna koşmalı. Çocuklar, arkadaşlarıyla yiyecek veya içeceklerini paylaşmamaları konusunda uyarılmalı.
Çocukların dikkati dağılmamalı
Dışardan gelen inşaat ve trafik gürültüsü, kopan internet bağlantısı, yaramaz küçük kardeşin uslu durmaması, elektrik süpürgesiyle evi temizlemeye çalışan anne video konferans üzerinden evde eğitim alan öğrencilerin ortak şikayetleri arasında bulunuyor. Uzaktan eğitimde başarı yakalamak için Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Klinik Psikolog Cansu İvecen tarafından önerilen 8 püf noktayı paylaşıyoruz:
1- Uzaktan eğitimin faydalı olabilmesi için öğrencilerin cep telefonuyla olan bağını sınırlandırmak gerekiyor. Tatil döneminde artan telefon kullanımıyla bozulan rutinler bilişsel gelişimi olumlu etkileyen daha iyi alışkanlıklarla doldurulmalı.
2- Yüz yüze eğitim sürecinde çocukların okula devam ediyor olması, sosyal ve duygusal gelişimleri açısından önem taşımaktaydı. Bu süreç içerisinde akran grubundan uzak kalacak olması çeşitli duygusal problemlere yol açabilir. Bu noktada çocuğun duygusunu anlamanın ve bu duygusunu ona yansıtmanın faydası olacaktır.
3- Çocukların çevrimiçi eğitime adapte olabilmesi için gerekli açıklamalar aile tarafından yapılmalı, konuşmalar ve davranışlar güven vermeli.
4- Ders çalışma noktasında organize olamayan, zorlanan ve bu noktada desteğe ihtiyacı olan çocuklar için çalışma düzeni ve planı oluşturarak yardımcı olmak gerekmektedir. Hatta birlikte çalışma düzeni oluşturulmalıdır.
5- Derse olan dikkati ve devamlılığını sağlayabilmek adına çocuğun uykusunu yeterli alması, beslenme öğününün atlanmaması önem taşımaktadır.
6- Uzaktan eğitim sürecinde çocuğun dikkat dağınıklığı yaşamaması için tıpkı okul ortamında olduğu gibi çalışma yerinin belli olması, bir çalışma masasının bulunması, masa, duvar vb yerlerde dikkat dağıtıcı unsurların olmaması, çocuğun ders öncesinde ders ile ilgili kalem, defter, kitap gibi materyallerinin hazır bulunuyor olması gerekmektedir.
7- Derslerin takibi ve ödevlerin yapılması konusunda velilerin çocuklarına destekçi olması, anlamadığı noktalarda cesaretlendirmesi derse olan ilgisinin azalmaması noktasında önem taşımaktadır. Çocuğu anlamadığı ve yapamadığı noktalarda eleştirmek, kıyaslamak ya da ses yükseltmek gibi olumsuz tutumlar başarısızlık hissinin oluşmasına sebep olmakla beraber ders sürecinin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olacaktır.
8- Aile içi yapılabilecek etkinlikleri arttırmak ve programlamak bu dönem içerisinde akran grubundan ayrı kalan çocuklarımızın sosyal ve duygusal gelişimi açısından önem taşımaktadır.