Yerleşim alanı, mülteci kampı, kamu binası, hastane, okul ve ibadethane ayrımı gözetmeksizin genç, yaşlı, kadın, çocuk masum sivil halk ı öldüren İsrail ordusunu uluslararası bazı firmalar desteklerken, bazı vatandaşlar da bu vahşete sessiz kalmadığını, İsrail ordusuna direkt destek veren, ürün gönderen markaları boykot ederek tepkisini ortaya koyuyor. “Parola Boykot” sloganıyla hayata geçirilen “Bu Benim Meselem Değil” oyunu da boykot kavramını ele alıyor. Oyun, marka zincirleri tarafından esaret altına alınan insanların tedavi gördüğü hayali hastanede, Filistinli eski gazeteci Yasin’in hikâyesini anlatıyor. Burak Kılıç’ın yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı oyunun genel sanat yönetmenliğini sanatçı Osman Doğan üstleniyor. Komedi-dram türündeki tek perdelik oyunun kadrosunda Bekir Kalaycı, Burak Kılıç, Emre Berber, Furkan Selamoğlu ve Yunus Can yer alıyor. 30 Aralık saat 20.00’de Vodvil Sahne’de seyirciyle buluşacak olan oyunu yönetmen ve senarist Burak Kılıç ile Yasin karakterini canlandıran Seyfullah Şenel, Selçuk karakterini canlandıran Yunus Can ve doktor rolünü canlandıran Emre Berber’den dinledik.
Boykot ve Filistin davasını sulandırmaya çalışıyorlar
Yönetmen ve senarist Burak Kılıç, boykot meselesine kara-mizah yönünden bakmak istediklerini belirterek, özellikle gençlere hitap etmeye çalıştıklarını dile getiriyor. Kılıç, “Seyirciye ‘Herkes İsrail ürünlerini boykot ederken siz neden bu ürünlerden vazgeçemiyorsunuz?’ sorusunu sordurtmaya çalışıyoruz” diyor. Kılıç, oyunun hikâyesini ise şu sözlerle paylaşıyor: “Hikâyemiz 2025 yılında geçiyor. Aslında iki yıl sonrasını anlatıyor. Oyunumuzun ana karakteri Yasin, Filistin’de gazetecilik yapmış biri. Şahit olduğu, gördüğü olaylar yüzünden psikolojik problemler yaşıyor. Türkiye’ye geldiğinde ise bu problem iki katına çıkıyor. Çünkü Türkiye’de Filistin davasının bir karşılığının olmadığını görüyor. Bundan dolayı da psikolojik sorunlar yaşıyor ve kendi isteğiyle hastaneye yatıyor. Yasin, 2025 yılında hastanede boykot edilen markaların bağımlısı olan arkadaşların konuşmalarına maruz kalıyor. Finalde de Yasin’in bu duruma karşı bir tepkisi oluyor. Aslında Filistin’de gazetecilik yapmış olan Yasin üzerinden boykot kavramını ve Filistin davasını anlatmaya çalışıyoruz.”
Cebimizden para çıkmadan Gazze’yi kurtarabiliriz
“Ne yazık ki bazı kesim bizim için değerli olan şeyleri sulandırıyor” diyen Kılıç “Örneğin 28 Şubat bizim için çok değerli, çok kıymetli. O dönemde acı çeken bir sürü insan oldu ama o kesim mevzuyu sulandırdı hep. Boykot ve Filistin davasını da buna dönüştürmeye çalıştılar. Kahve içmemekle alakalı tartışıyoruz mesela. ‘Siz kahve markasını boykot ediyorsanız biz de onu destekliyoruz’ meselesine dönüştü. ‘Bu Benim Meselem Değil’ diyorlar. Bu inatlaşmalar büyük ihtimalle bir yerden sonra yayılacak. Biz de oyunumuzda bir hayal dünyası yaratmaya çalıştık ve 2025 yılında bunun bu hale getirilmesini istemedik” diyor. Oyunu izleyen kişilere boykot etmenin nasıl kolay olduğunu anlatmaya çalıştıklarını söyleyen Kılıç, “Filistin’e destek olmak için yapmamız gereken çok basit. İsrail’e destek veren markaları kullanmayacağız. Boykot bizim meselemiz. Birlik olup boykot meselesini hayata geçirirsek o zaman Gazze’deki çocuklara yardım etmiş oluruz. Bizim bir şey almamız Gazze halkına yemek göndermekten daha değerli. Aslında boykot çok basit. Masrafı da yok. Almayacağız. Almadığımız zaman Gazze halkının yanında olacağız. Cebimizden para çıkmadan Gazze’yi kurtarabiliriz” şeklinde anlatıyor.
Hepimiz birer “Yasin”iz
Filistinli eski gazeteci Yasin’i canlandıran oyuncu Seyfullah Şenel, “Yasin karakterini bir oyuncu olarak görmemek bence bu oyunu çok daha iyi anlamamıza ve anlamlandırmamıza yardımcı olacaktır” diyor. Şenel, “Çünkü Yasin ‘Biziz.’ Yasin Gazze’de gördüğümüz, yüreğimizi sızlatan, gözlerimizi dolduran, uykularımızı kaçıran ne varsa hepsini temsil ediyor. Bizim bağırarak insanlığa haykırmak istediğimiz her ne varsa Yasin bütün bunların ete kemiğe bürünmüş hali aslında” ifadelerini kullanıyor ve ekliyor: “Hamburger yemediğimde, kahve içmediğimde mi kurtulacak Gazze? diyen ve boykotu küçümseyen her kim varsa Yasin onların karşına dikilip ‘Evet’ diye bağıran ve birlikte olursak güçlü oluruzu vurgulan ve bizlere bir ‘şahşiyet’i hatırlatan biri.” Şenel, en çok etkilendiği sahneyi de şu sözlerle paylaşıyor: “Hâlâ provalarda bile gözlerimin dolmasını sağlayan yer oyunun sonunda ki Yasin’in Esma’yı anlattığı bölüm. Esma, Şifa hastahanesinde şehit olan ve babasının minik cesedini poşetlere koyduğu yavrumuz. Yasin ise bir gazeteci olarak bu olayı çektiğini ve o anını anlatıyor bizlere. Ardından Esma’ların yaşaması için boykotun önemini ve devamlılığını vurguluyor. Her oynadığımda zorlandığım bir sahne.”
Gazzeli Yasin oyunun kırılma noktası
Bağımlılık kliniğinde doktor rolünü canlandıran oyuncu Emre Berber ise, “Canlandırdığım doktor rolü diğer karakterlere göre net bir duruşu olan karakter. Yıllardır bu işi yapmış, birçok kişiyi bağımlılıktan kurtarmış ve onlara hizmet etmiş birisi. Bağımlı olan yeni gelen hastaları da tedavi ediyor. Oyunun kırılma noktası ise Gazze’de çalışmış olan eski gazeteci Yasin’in kliniğe gelmesiyle başlıyor. Tabii ki Yasin’in gelmesiyle doktor da başka şeylerle yüzleşmeye başlıyor” şeklinde canlandırdığı karakteri anlatıyor.
Selçuk kamu spotu gibi bir karakter
Kola bağımlılığından kurtulan Selçuk karakterini canlandıran oyuncu Yunus Can, “Selçuk, kola bağımlılığından kurtulup gazoz içmeye karar veren, kamu spotu gibi bir karakter” diyor ve şu sözlerle anlatıyor: “Marka zincirleri tarafından esaret altına alınan insanların tedavi gördüğü kliniğe gelen Selçuk, diğer arkadaşlara ön ayak oluyor. Bu klinikte kahve, kola, hamburger bağımlısı kişiler tedavi görüyor. Selçuk onlar için kitap yazıyor, filmler yapıp bu klinikte bağımlılara izlettiriyor. Selçuk da aslında bu klinikte tedavi görmüş ve bağımlılıktan kurtulmuş bir karakter. Selçuk bu klinikte kendini kurtardığı gibi, marka bağımlısı klinikte yatan kişileri de bu esaretten kurtarıyor.”