HDP'li Paylan'dan Ayasofya teklifi: Çan çalsın pazar günleri ayin yapılsın
10 Temmuz'da Danıştay'ın verdiği karar ile müze statüsünden çıkan Ayasofya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzaladığı kararname ile Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilerek 86 yıl sonra yeniden cami statüsüne kavuştu. Ayasofya'nın ibadete açılması konusunda bir takım çevrelerden gelen tepkiler içinde yer alan HDP'den de ilginç bir çıkış geldi. Bir programda canlı yayına katılan HDP'li Garo Paylan, "Ayasofya tabii ki ibadete açılsın, benim hiçbir itirazım yok. Şöyle bir formül olabilir belki, illa isteniyorsa, Ayasofya çok büyük bir yer, biliyorsunuz belli bir yerinde namaz kılınıyor, zaten ibadete açık. Belli bir yerinde de kilise olarak biz ibadet edebilelim, biz Hıristiyanlar olarak gidelim orada duamızı edebilelim, Ayasofya’nın belli bölümleri var, orada bir de çan olsun. Düşünün bir yanda ezan okunsun, diğer yanda çan çalsın, orta alan da müze olarak herkesin buluşabileceği, Hıristiyanların buluşabileceği bir barış kilisesine, barış camisine ve barış müzesine dönüşsün" ifadelerini kullandı.
HDP Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, T24'te Şirin Payzın’ın sunduğu programda HDP’nin ’nın ibadete açılması konusundaki sorulara verdiği cevaplar ile dikkat çekti.
HEM EZAN OKUSUN HEM DE ÇAN ÇALSIN BİZ HRİSTİYANLAR DA ORADA DUAMIZI YAPALIM
Programda Şirin Payzın'ın Ayasofya'nın ibadete açılması konusundaki sorularına HDP'li Paylan şöyle cevap verdi:
Bakınız Ayasofya ile Sultan Ahmet Camiyle 200 metre uzaklıktadır, Sultan Ahmet camiine ben çok sık giderim, inanın çok da huzur bulurum orada. Oradaki vakit namazlarında 100 kişi 150 kişi namaz kılar binlerce kişinin namaz kılabileceği bir camide… Cumhurbaşkanı Erdoğan şunu söylemişti “önce Sultanahmet dolsun da sonra Ayasofya’yı açarız böyle polemiklere gerek yok” demişti, demek ki şimdi polemiğe ihtiyaç var.
Kuzguncuk’ta saldırıya uğrayan kilise var ya Şirin hanım, orada çan çalıyor, hemen yanında kilisenin bağışladığı arazide bir cami yapılmış, hemen yanında ezan okunuyor. Yani cami ve kilise yan yana, bizim bu deneyimimiz var. Bu deneyimimizi kaybettirmememiz gerekiyor, yani çanın karşısına ezanı koymamalıyız, ezanın karşısına canı koymamalıyız. Bunların bir arada yaşayabildiğini Ayasofya’da gösterebilmeliyiz.