Küresel ekonomilerin salgınla imtihanı 2022’de sona erecek. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından yayımlanan “Ekonominin Koronavirüsle Mücadelesi” raporuna göre gelecek yıl salgının büyük ölçüde ortadan kalkması şartıyla 2022 yılı, ekonomide toparlanma ve telafi yılı olacak. Küresel ölçekte açıklanan ekonomik paketlerin toplam değerinin 8 trilyon dolara yaklaştığına dikkat çekilen raporda, “Hastalık düşük bir yayılma hızıyla 1-2 yıllık süreçte muhtemelen nüfusun ciddi bir kısmına bulaşmış olacaktır ki bu da ciddi düzeyde bir ‘kitlesel bağışıklık’ anlamına gelir. En iyimser senaryoda bile küresel ekonominin 2021’in ilk yarısına kadar ‘V’ şeklinde bir toparlanma yaşaması çok mümkün gözükmemektedir. Küresel ekonominin kendine gelmesi için en az 1,5-2 yıl gerekebilir. 2. yıl için de salgının büyük ölçüde ortadan kalkması şartıyla 3. yıl çok büyük oranda bir toparlanma ve telafi yılı olacaktır” denildi.
HER ÜLKEDE ETKİ FARKLI
Yeni normalde tüketici davranışları belirleyici olacak. Raporda, krizin ülkeler üzerindeki etkisinin farklı derecelerde hissedileceği belirtilirken, devlet kapasitesi ve sosyal sermayesi yüksek olan ülkelerin krizi atlatma konusunda daha başarılı olacağı kaydedildi. Devletlerin kısa ve orta vadeye yönelik en önemli amaçlarının sağlık sistemini direncini korumak, şirketleri ayakta tutmak ve işsizliği önlemek olacağı aktarılan raporda, “Uzun vadede ise bu yaşananların küresel sistemdeki olası etkilerini iyi analiz edip akıllı ve kapsamlı politikaları hayata geçirmek, ülkelerin politika ajandasının bir numaralı gündem maddesi olacaktır. Bunları başarabilen ülkelerin ilerleyen yıllarda küresel ekonomideki ağırlıklarını kayda değer oranlarda artırmaları beklenebilir” ifadelerine yer verildi. Türkiye özelinde ise yarı karantina uygulamalarının iç talep üzerindeki olumsuz etkileri ve küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlamadan dolayı koronavirüs salgınının ekonomik büyümeyi aşağıya çekmesinin ve işsizliği artırmasının kaçınılmaz olduğu vurgulandı.
TÜRKİYE OLUMLU AYRIŞABİLİR
Türkiye’nin gelecek yıllarda oluşacak yeni düzende olumlu ayrışabileceğinin vurgulandığı raporda, şu ifadelere yer verildi: “Çok uluslu şirketler, üretime dair riskleri farklılaştırmak ve dağıtmak için üretim tesislerinin bir kısmını Çin’den başka coğrafyalara taşımayı tercih edebilirler. Burada gerek imalat sanayiindeki ürün çeşitliliği ve yetişmiş insan gücü gerekse lojistik avantajlarından dolayı Türkiye önümüzdeki yıllarda daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekerek üretim ağını güçlendirme fırsatı yakalayabilir. Öte yandan, petrol fiyatlarındaki sert gerileme ise yılda ortalama 37,5 milyar dolar ‘enerji açığı’ olan Türkiye açısından cari işlemler hesabını dengeleyici bir unsurudur. Azalan ekonomik aktiviteyle birlikte şirketlerin ve bireylerin ithalat eğilimde ciddi bir gerileme yaşanması da kuvvetle muhtemeldir.”
BU SEKTÖRLER ÖNE ÇIKACAK