Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını belirsizlikleri artırırken, küresel iktisadi faaliyetin de dünya genelinde önemli ölçüde daralmasına yol açtı.
Merkez bankaları genişleyici para politikaları, hükümetler de genişleyici maliye politikaları ve destek paketleri ile salgının sosyal ve ekonomik alanındaki olumsuz etkilerini en aza indirdi. Yılın ikinci yarısında kısıtlamaların kaldırılması ve normalleşme adımlarıyla ekonomik aktivitede toparlanma gözlendi.
Salgın döneminde küresel daralma, petrol fiyatlarındaki sert düşüş ve risk iştahının azalmasıyla birlikte gelişmekte olan ülke tahvil ve hisse senedi piyasalarından yüksek miktarda portföy çıkışı gerçekleşti. Bu süreçte küresel belirsizliklerin yanı sıra jeopolitik gelişmeler ve yurt içinde enflasyon beklentilerinin bozulması dolarizasyon eğiliminin güç kazanmasına yol açtı.
Geçen yılı 5,95 seviyesine tamamlayan dolar/TL, 2020 yılında yurt içi ve yurt dışı gelişmelerle dalgalı bir seyir izledi ve 6 Kasım'da 8,5832 ile tüm zamanların zirvesini gördü.
TCMB Başkanı Ağbal'ın ardından yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın da göreve başlaması ve piyasa dostu güçlü mesajlar vermesiyle Türk lirası varlıklara talebin arttığı görüldü.
Ekonomide yeni döneme ilişkin piyasa dostu açıklamaların etkisiyle dolar/TL'de sert düşüş devam etti. 19 Kasım'daki TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizinin yüzde 10,25'ten yüzde 15'e yükseltilmesi ve tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar verilmesiyle dolar/TL, 7,5160'a kadar geriledi.
Son iki aylık süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele konusundaki kararlı ve güçlü duruşları, Merkez Bankası'nın 24 Aralık'taki PPK toplantısında politika faizini yüzde 15'ten yüzde 17'ye yükseltmesi ve 2021 Yılı Para ve Kur Politikası toplantısında verilen şahin mesajlar Türk lirasını emsallerinden pozitif ayrıştırdı.
Türk lirası yaklaşık yüzde 15 değer kazandı
Türk lirası, 6 Kasım'dan bu yana gelişmekte olan ülke para birimleri arasında dolar karşısında en çok değer kazanan para birimi oldu. Türk lirası, bu süreçte dolar karşısında yaklaşık yüzde 15 değer kazandı. Söz konusu dönemde Güney Afrika randı yüzde 7,1 artışla en iyi ikinci para birimi olarak kayıtlara geçti.
Yaklaşık 2 aylık dönemde dolara karşı Rus rublesi yüzde 5, Çek korunası yüzde 4,1, Brezilya reali yüzde 4, Meksika pesosu yüzde 3,5, Polonya zlotysi yüzde 3 ve Güney Kore wonu yüzde 2,2 değer kazandı.
Dolar/TL, dün yaklaşık yüzde 2 değer kaybıyla 7,4075 ile 10 Eylül'den bu yana en düşük seviyesini gördü.
Analistler, son aylarda yapılan enflasyonla mücadele ve finansal istikrar vurgusunun Türk lirası varlıklara ilgiyi artırdığını belirtti.
Teknik açıdan dolar/TL'de 7,50'nin altında kalıcılık sağlanması durumunda 200 günlük hareketli ortalama olan 7,30'un ve 7,16'daki düşüş trendi desteğinin hedef olarak takip edileceğini söyleyen analistler, olası yukarı yönlü hareketlerde 7,75'in direnç konumuna bulunduğunu kaydetti.
Avro/TL de 6 Kasım'da 10,2026 ile tarihi zirvesini görmesinin ardından 19 Kasım'da 8,8896'ya kadar geriledi ve şu dakikalarda 9,09 seviyelerinden alıcı buluyor.
Dolar/TL'de düşüş devam edebilir
AA Finans Analisti ve stratejist Cüneyt Paksoy, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, dolar/TL'nin 8,50'leri test etmesinin ardından TCMB'nin kararlı sıkılaştırma ve sadeleşme adımları, BDDK'nın normalleşme adımları ile yaşanan geri çekilmenin, gelişen ülkelere para girişine paralel devam eden yabancı yatırımcı girişleri ile momentum kazanarak mevcut durumda 7,40'lara kadar gerilediğini söyledi.
Özellikle TCMB'nin ardışık adımlarla politika faizini yüzde 17'lere taşıdığını belirten Paksoy, bu süreçte ülke risk priminin (CDS) 550-600'lerden 300-350 bandına geri çekildiğine dikkati çekti.
Paksoy, Merkez Bankası sunumunda ve PPK sonrası yapılan açıklamalarda fiyat istikrarı ve finansal istikrar vurgusu adına uzun dönemli sıkılaştırma tarafında kalınması ve proaktif bir şekilde sürecin yönetilmesinin, kur tarafında hem dengelenmenin devamını hem de yeni alt seviyelere doğru geri çekilmeleri muhtemel kıldığını dile getirdi.
Merkez Bankası'nın rezerv amaçlı döviz alımlarının ise aşağı yönlü hareketlerin marjını sınırlandırıcı olabileceğini belirten Paksoy, şunları kaydetti:
"Kur tarafında haber akışına ve arz-talep gelişimine bağlı olarak ara ara yukarı yönlü tepkiler oluşsa da jeopolitik risk başlığı içinde majör kriter olarak görülen ABD-Türkiye ilişkilerinde sert yaptırımlar realize olmadıkça, dolar endeksinin yükselişine bağlı global bir dolarizasyon baskısı oluşmadıkça ve yabancı girişi devam ettikçe, içeride de yerli talebinde hızlı bir ters dolarizasyon süreci gelmese de sert marjinal yeni yükselişler beklenmeyecektir.
Bu süreç yukarıda test edilen 8,00-8,60 bandının uzun bir süre tepe olarak kalmasını da sağlayabilir. Teknik olarak baktığımızda dolar/TL'de kısa ve orta vadede yukarda 21/50 günlük ortalamaların bulunduğu 7,70-7,85 bandı geçilip 8,00 üzerinde kalıcı hareketler oluşmadıkça ve 7,50 altında kalmaya devam edildikçe 200 günlük ortalama olan 7,30 ve altında 6,85-7,20 aralığına doğru hareketler potansiyel olacaktır."