Ahsen İlhan - Sanat Tarihçisi - Yazar
Zalimler, kendilerini akçalayan ve destekleyen, zulümden abad olma gailesiyle kan içen şakşakçılar tarafından, teatral kurgularda tazim edilir. Bu ululama seanslarının en pespaye vaziyetine, geçtiğimiz günlerde ABD kongresinde denk gelmenin zihnî travmalarını yaşıyoruz. Aslında bütün bu algı montajları, bir bebek katilinin beynelmilel nefretin tam odağında bulunması irtibatına dayanıyor. Filistin’de binlerce cana kıyan, binlercesini enkaz altında bırakan, çocukları, bebekleri paramparça eden Netanyahu figüranı, kıyamet tasarımcısı eylemleri nedeniyle, dünya insanının gözünde zelil bir mertebeye terfi etmiş bulunuyor. Hem bu liyakat, şaşaalı salonların karelerine itinayla yerleştirilen piyonların dalkavukluğu ile de kazanılmış değil. Zalimlerin bütün zelil rütbeleri, bizatihi halklar tarafından ve en geniş oy oranıyla takdim edilmektedir. Hâl böyleyken; Netanyahu, Biden ve türevlerinin, beden duvarları ve taşıyıcı sütunlarla çevrelenmiş orta çağdan devşirme, alengirli balolarda boy göstermeye tasarlanmış salamanjelerden bozma bir mekân dâhilinde methiyeye, takdire, tasdike ya da izzetüikbale layık bulunması, hakikatte ne zelil ve müptezel bir kimliğe sahip olduğunu gizleyemez.
BİR REZALETİN TESPİTİ
Bu histeri dolu katliamların failleri, hakikatte ve insanın ayak bastığı zemin seviyesinde var edemedikleri her mânânın illüstrasyonunu yapmak sûretiyle, mütemadiyen algı inşa ederler. En belirleyici kimlik açılımları; soykırımcı, bebek katili ve işgalci olan İsrail ve ABD azaları ile onları destekleyen tüm ırk ve inançtan yamama unsurlar, cana kıymaktan duydukları şeytanî hazza iptilalarını örseleyemezler; fakat üzerlerine bir zift gibi yapışan ve hiçbir ileri teknoloji materyali ile rafine edilemeyen bu insanlık dışı sıfatlardan da sıyrılmak isterler. Daha âvâm bir kıyasa gidecek olursak; katiller kendilerine katil denilmesini istemezler. Soykırımcıların en irrite olduğu ıstılah “genosit”tir. İşte bu içtepiyle ABD kongresinde hem terör finansörü ABD’nin hem de ABD’nin Orta Doğu’daki terörist kolu İsrail’in, ayan beyan ortada duran “terör, soykırım ve işgal” ana başlıklarıyla okuyabileceğimiz etiketleri balçıkla sıvama operasyonuna şahit olduk. İşte bu debdebeli mekânların asıl hüviyeti budur ki; bizi hayrete düşüren “Gazze Kasabının alkışlanması” ahvali olsa da; bütün o halılar, koltuklar ve kürsüler tam da dünya insanının gözünde deliller ve inkar edilemez verilerle ayaklar altına alınanın, alkışa liyakatli algısını zihinlere nakşetme amacıyla dizayn edilmektedir. Zihin odalarımıza infiale neden olan bu kurgusal sahneler, aslında hayrete ya da beklenmedik bir duygu transferine değil, tam da beklenen rezaletin var edildiği tespitine götürmeliydi.
KATİLLERİN KATİLLERİ ALKIŞLADIĞI TİYATRO
Katillerin katillerce alkışlanması, soykırımcıların soykırımcılar tarafından ululanması, işgalcilerin sair işgalciler tarafından takdire şâyân addedilmesi vaziyetine bir hissediş geliştireceksek bu “hayret” ya da “hayal kırıklığı” değil, beklenen ve bilinen değersiz bir projenin hayata geçirildiği kanaati olabilir. Uluslar siyonizme ve siyonizmin ele geçirdiği ülke yönetimlerine karşı asırlık uykulardan uyanmış ve belki de ilk defa gayrimüslim toplumlar tarafından bir Orta Doğu ülkesindeki kıyıma karşı milyonlarca insan kıyama geçmiş, bir zamanlar sessizde ve ıssızda gerçekleştirilebilen katliamlar en çok da zalimlerin kendi elleriyle taş üstüne taş koyarak meydana getirdikleri teknoloji ve iletişim edinimleri sayesinde bir bu raddede âyân olmuş; en baştan beri var etmek istedikleri “savunma” algısı ile Hamas’ın terörist (!) olduğu iftirası yerle bir olmuş, bütün bu hezimet karşısında kendi halkına karşı dahi anlatacak haklı bir öyküsü olmayan Netanyahu ve destekçilerinin bu tiyatro sahnesini canlandırmaları hiç de beklentiler kategorisi dışında değil.
GAZZE KASABININ ZAVALLI ÇIRPINIŞLARI
Sadece tespit edilebildiği kadarıyla en az 40 bin masum insanı katleden bir kavmin bugün çıkıp da sivil öldürmemek için elimizden geleni yaptık demesi de; zalimlerin zalimleri alkışladığı kurgusal bir tiyatro sahnesi kadar tanıdık ve beklenen bir algı montajı. Hamas üzerinden inşa ettiği algı yıkılınca kendini İran ile savaşta göstermeye çalışarak en çok da ABD halkına göz kırpan Gazze Kasabının bu zavallı çırpınışları, kendi zalim varlığı adına pek de fayda verici olmayacaktır.
Hülasa; soykırım devam etmekte, vahşet Orta Doğu’ya her geçen gün yayılmakta. Zalimler zalimlerle ittifak etmekte ve soykırımın bütün şeffaflığına ve dahi katliamın bilançosunun herkesçe biliniyor oluşuna rağmen, algı montajları ve anlam tasarımları ilk günkü hırs ve histeriyle projelendirilmekte. Şayet düşmanın başardığı en mühim vakıa birlik olabilmekse; mazlumun safında, Allah’a iman edenler ve dahi insanlığını kaybetmeyen tüm dünya insanları olarak bir olmayı ve zulme topyekun dur demeyi başaramazsak; zihnimize yamadıkları sahte gündemlerde boğulup üzeri balçıkla sıvanmaya çalışılan hakikatlere karşı gözlerimizi açmazsak; daha çok alkış tiyatrosu izleriz…