Erivan’ın yanlış tercihi: Başkalarının oyununda piyon olmak

Arşiv.

Prof. Dr. Ainur Nogayeva / Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyesi

Son günlerde Güney Kafkasya’daki haberler baş sayfalarda. Azerbaycan’da seçimler ve zafer havası varken, Ermenistan ise Başbakan Paşinyan’ın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ndeki (KGAÖ) üyeliğini “dondurduğuna” dair açıklaması dünya medyasının gündeminde. Uluslararası güvenliği yeniden Soğuk Savaş dönemindeki kavramlarla ele aldığımız bu günlerde Paşinyan’ın bu çıkışı, komşusunun başarılarını kıskandığından gündemi değiştirme çabası mı, gerçekten örgütten çekilererek Batı güdümlü bir ülke olmak mı?

Aslında Ermenistan Başbakanının France 24’e verdiği röportajında mevzu, sadece KGAÖ üyeliğini “dondurmasıyla” sınırlı değildi. Örgütün ülkesine gerekli destek vermediğinden yakındı, hatta 2023 sonbaharında bazı üst düzey Rus yetkililerinin “Ermenistan halkını açıkça isyan etmeye ve hükümeti devirmeye çağırdığını” belirtti, ama tek bir isim vermedi.

Ülkesinde bulunan Rus askeri üssünün durumuna ilişkin ise konunun gündemde olmadığını söyledi. Ancak bu sözleri, medyada farklı yorumlanarak üssün ülkesinde konuşlandırılmasının sorgulanması olarak yorumlanınca Ermeni medyası liderinin sözlerine açıklama getirme gereği duymuştu.

NATO BENZERİ İTTİFAK

KGAÖ’nün temelleri, 15 Mayıs 1992’de Taşkent’te (Özbekistan) Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan liderleri tarafından imzalanan Kolektif Güvenlik Anlaşması’na (KGA) kadar uzanır. 1993’te Azerbaycan, Belarus ve Gürcistan da katılır; antlaşma, 20 Nisan 1994’te ülkelerin onay süreçlerinin tamamlanmasıyla yürürlüğe girer.

KGA, daha sonra uzatılma olasılığı da dahil olmak üzere beş yıllık bir süre için imzalanmıştı. 1999 yılında Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan, uzatmayı imzalarken, Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan KGA üyeliğini sonlandırmıştır. Bu üç ülkenin KGA’yı terk ettiği dönemde Ukrayna ve Moldova ile birlikte 1997’de kurulan ülkelerin başharflerin oluşturduğu GU(U)AM’da- Demokrasi ve Ekonomik Kalkınma Örgütü’nde aktiflerdi. Kimi uzmanlara göre, bu devletler, Rusya ile komşu “eski” Avrupa ve Asya devletlerini ayıran tampon ülkelerdir.

Sovyet sonrası alanda 2003 yılında kurulan KGAÖ’ye NATO benzeri ittifak denmesinin sebebi, ortak tehdit algısının (4. madde) varlığıdır. “Üye devletlerden herhangi biri herhangi bir devletin saldırısına maruz kalırsa, bu durum antlaşmanın tüm taraflarına karşı bir saldırı olarak değerlendirilecektir.” Günümüzde üyeler Rusya ve Ermenistan’ın yanı sıra Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dır.

“KGAÖ’YE KÜSMEYİN”

Paşinyan’ın zaman zaman vurguladığı bir örnek var. O da Kazakistan’daki 2022 “Kanlı Ocak” günlerinde KGAÖ güçlerinin ülkede istikrarı sağlamak adına ülkede bulunmasıdır. Askerlerinin tek kurşun atmadığı KGAÖ’nün bu operasyonu sırasında stratejik nesnelerinin güvenliğini sağlama görevi vardı.

Ancak Azerbaycan- Ermenistan çatışmasında ise durum, taraflar bakımından farklıydı. Bunu en son Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko açıkça dile getirdi.

Lukaşenko, Paşinyan’ın sitemini anladıklarını, ancak Güney Kafkasya’daki çatışmalara müdahale edemeyeceklerini de tekrar vurguladı. Nedeni ise hem Ermenistan’a hem de Azerbaycan’a yakın olduğundan aralarında bir seçim yapamayacağı şeklinde açıkladı. Ermenistan’ın haksız konumda olduğunu, yıllardır Azerbaycan topraklarını işgal ettiklerini ve bu durumun bir gün değişmesi gerektiğini, bunun da Paşinyan dönemine denk geldiğini söyledi. Lukaşenko, “Erivan duygusal davrandı” dedi.

YAKIN TARİHTEN DERSLER

Ermenistan yönetimi de olup bitenlerden ders çıkarmalı ve komşularıyla iyi geçinmeli, bir an önce barışı seçip bölgedeki ve dünyadaki izolasyondan kurtulmalıdır. Zengezur koridorunun açılması tamamen Ermenistan’ın lehine olacaktır. Paşinyan aslında bunu anlıyor, barış anlaşmasına doğru ilerliyordu ki, birileri yine engel oldu. Tıpkı Türkiye’nin arabulucuğuyla Ukrayna-Rusya arasında paraflanmış ve imzalanacak olan barış anlaşmasının son anda ABD’nin baskısıyla ve İngiliz başbakanı tarafından bozulması gibi.

Günümüzde Ukrayna’nın durumu ortada. Kısa vadede barış görünmüyor. Avrupa ülkeleri de bunu açıkça söylüyor, AB, NATO vaatleri ve destek ziyaretleriyle Ukrayna’yı cesaretlendiriyor, ama gerçekten Ukrayna’nın iyiliğini mi düşünüyorlar? 2008’de açılan pandora kutusu NATO zirvesindeki eski Sovyet ülkelerinden Gürcistan ve Ukrayna’ya NATO vaatleriydi.

2008’de Gürcistan’dan koparılan ve günümüzde Rusya’nın askeri üsleri haline gelen Güney Osetya ve Abhazya’nın durumu da ortadadır. “Renkli devrimler” adı altında sivil itaatsizlik hareketleriyle iktidarları devirerek kendilerine uygun Batı yanlısı yönetimler getirilen ülkelerin halkları tüm yapılanların, ülkelerinin çıkarlarına olmadığını anladılar. Şu an ne Yuşenko kaldı Ukrayna’da ne de Gürcistan’da Saakaşvili. Ukrayna savaşta; Gürcistan ise Rusya ile ilişkileri düzeltme peşindedir.

AKLINI BAŞINA TOPLAMALI

Günümüzde Ermenistan’ı silahlandıran, Rusya lehine Afrika’daki pozisyonları kaybeden Fransa Güney Kafkasya’da huzursuzluk isteyen ülkelerin başında geliyor. Paşinyan’ın Batıdan gelen silahlara güvenip barış anlaşmasını imzalamak istemediğini görüyoruz.

Halbuki barış anlaşmasının imzalanması, Ermenistan’ın lehine, zira Azerbaycan’ın şu ana kadar yaptığı kendisine ait olanı geri alması idi. Ama barış anlaşmasının imzalanmaması savaş durumunun devamı anlamına gelir. Son iki yılda Azerbaycan’ın gösterdiği perfomans ortadayken Ermenistan yönetimi iyi düşünmeli ve başkalarının oyunlarına alet olmamalıdır.

DÜŞÜNCE GÜNLÜĞÜ
Azerbaycan Türkiye ilişkilerinde yeni dönemin hedefleri

DÜŞÜNCE GÜNLÜĞÜ
Türkiye-Mısır ilişkileri Libya’da çözümü getirir mi?