Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Antalya Limanı'na demirlemesinin ardından Yunanistan ile Türkiye arasındaki askeri gerilim yatıştı.
NATO öncülüğünde Atina ile Ankara arasında devam eden teknik toplantılar yerini yakında istikşafi görüşmelere bırakacak.
Doğu Akdeniz ve Ege'deki anlaşmazlık konularının ele alınacağı 61'inci toplantı, İstanbul'da gerçekleştirilecek.
GÖZLER ASKERİ GÜÇ DENGESİNDE
Türkiye ile Yunanistan arasında 2000'li yılların başından bu yana yapılan 60 toplantıdan netice elde edilemediği biliniyor. Yeni müzakere süreci devam ederken, gözler bir aynı zamanda Doğu Akdeniz'deki güç dengesinde olacak.
"HAVA GÜCÜ ÜSTÜNLÜĞÜ BİR İKİ GÜNDE DEĞİŞMEZ"
Yeni Şafak'a değerlendirmelerde bulunan Genelkurmay İstihbarat Daire Eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Türkiye ile Yunanistan arasındaki hava gücü dengesinin bir iki günde değişemeyeceğini vurguluyor.
Yunanistan'ın söz konusu savaş uçaklarını yıllara yayılarak elde edeceğine dikkat çeken Pekin, "Denge ancak şöyle değişir: Fransa gibi bir ülke 30-40 savaş uçağını alır, olduğu gibi Yunanistan'a götürürse o zaman dengeler değişir ancak satın alacağı bu savaş uçaklarını yıllara yayılarak elde edilecektir. Bugünden yarına denge değişmez" ifadelerini kullandı.
PEKİN: MÜZAKERELERDEN SONUÇ ÇIKMAZ
Türkiye ile Yunanistan arasında uzun yıllar süren müzakere sürecinden hiçbir sonuç elde edilemediğini ifade eden Pekin, şöyle konuştu:
"Yunanistan ile istikşafi görüşmeler sonuçlanmadan devam eder. Yunanistan, aldığı desteklerle birlikte maksimalist taleplerini ortaya koyuyor. Bunların yerine getirilmesi demek, Türkiye'nin hak ve menfaatlerinin sınırlandırılması demektir. Keşke iyi komşuluk ilişkilerimiz olsa da ve hakkaniyetli paylaşım yapılsa. Ancak bu söz konusu değil çünkü Yunanistan'ın 'her şey benim olsun, her şeyi ben kontrol edeyim' politikası var.
"TÜRKİYE ZORLAYICI DİPLOMASİYİ DEVAM ETTİRMELİYDİ"
Türkiye bu işe zorlayıcı diplomasiyi ortaya koydu. Karşı tarafı savaşa olan kararlığımız konusunda pek fazla ikna edemedik. Bu konuda savaşırız diye ikna etseydik, bu durum farklı olabilirdi. Eğer bunu yapsaydık, Fransa o gemiyi göndermezdi. Türkiye, bir takım sinyallerle 'savaş istemediğini' savaşın arkasında durmak istemediğini belli etti. Sonuçta, olay yumuşamak durumunda kaldı."