Irak, tarihin farklı dönemlerinde birçok kesimin protestosuna sahne oldu. Ancak son gösterilerin farkı, Şii hükümete karşı yine Şiilerin ayaklanması. Aynı mezhepten olması nedeniyle uzun zamandır ülkede derinleşen problemlere sessiz kalan Şiiler ilk defa meydanlara indi. Iraklı siyaset araştırmacısı ve Yazar Şaho El Karadaği, “Bağdat, Necef, Kerbela başta olmak üzere Irak’ta Şiilerin yoğun olduğu kentlerde gösteriler var. Sünniler veya IKBY tarafında yok. Geçmişte protesto yapan Sünnilere ağır bedeller ödetildi. Bu nedenle korkuyor ve şu anki gösterilere katılmıyorlar” dedi.
FARS YAYILMACILIĞI IRAK’I BÖLÜYOR
Onyıllardır mezhepsel farklılıklarıyla barış içinde yaşayan ülke, ABD işgali sonrası mezhepsel ayrışmaların pençesine düştü. Cami bombalamalarla körüklenen mezhepçiliğin ardından işgali fırsat gören İran’ın Fars yayılmacılığı politikası gütmesi, ülkedeki ayrılıkları daha da arttırdı. İran’ın Irak’ı tarih boyunca etki altına almak istediğini belirten Karadaği şunları söyledi: “Irak, İran’ın Ortadoğu’ya açılması için çok önemli. Jeopolitik olarak Irak, başta Suriye olmak üzere birçok ülkede etkisini arttırmak isteyen İran için vazgeçilmez. Güçsüz Irak, güçlü İran anlamına gelir.”
MEZHEPSEL DÖNÜŞÜM ÇOK HIZLI
İran, Irak’taki Şii eyaletleri olan Hanekin, Tuz-Sa’idiye ve Celula-Mandeli gibi vilayetler üzerinden sınırındaki Sünni Kürtlerin demografik yapısını değiştirmeye çabalıyor. Bu bölgelerde Şii nüfusu 2005’te yüzde 20’nin altındayken, Sünnilerin zorla tehcir edilmesi ve yerlerine Şiilerin yerleştirilmesi nedeniyle şu an yüzde 75’lere çıkmış durumda. Mezhepsel değişimlerin hızına dikkat çeken Karadaği, “Bundan 5-6 yıl öncesine kadar Musul’da neredeyse hiç Şii yoktu. Günümüzde 400-500 bin Şii var. Hatta Musul’un Şii şehri olduğunu söyleyerek hak iddia ediyorlar” diye konuştu.
DEMOKRASİYİ ABD BİTİRDİ
Ülkenin işgali sonrasında ABD, Irak’ta İran’ın güdümündeki birçok hükümeti iktidara getirdi. ABD’nin ülke siyasetindeki belirleyiciliği ve yapılan sözde seçimler ülkede demokrasiye olan inancı zayıflattı. Siyasal partilerin ülke ve millet yerine sadece ait oldukları grup, mezhep ve kesimin menfaatlerini gözetmesi, Iraklılar arasında mevcut siyasi yapıya güvensizliği en üst seviyeye çıkarttı. 2018 yılındaki genel seçimlerde seçime katılım oranının yüzde 44.5 olması bunun en büyük göstergesi kabul ediliyor.
YILLARDIR BİRİKEN ÖFKE PATLIYOR
Gösterilere yol açan en önemli etkenlerden biri de halkın devlet hizmetlerinden faydalanamaması. Altyapı, yol, köprü, baraj, sağlık, ulaşım gibi birçok kalem ilkel şartlarda. Yüksek nüfuslu şehirlerde dahi sık sık eletrik kesintileri yaşanıyor, bazı bölgelere tüm yaz boyu elektrik verilemiyor. Su dağıtımında da sorunlar olan ülkede temiz içme suyu sağlanamıyor. Başkent Bağdat’ta çöp dağları dikkat çekerken, altyapının çoğunun Saddam Hüseyin ya da Osmanlı döneminden kalmış olması, Irak politik sistemindeki yozlaşmanın boyutlarını gözler önüne seriyor.