'Hariri suikastı' bütün kördüğümleri çözecek: Hizbullah İsrail eliyle 'Lübnan’ın tek patronu' mu ilan edildi?

Lübnan’ın başkenti Beyrut, 14 Şubat 2005 sabahı Ortadoğu yakın tarihinin en sarsıcı suikastlarından birine sahne oldu: Eski Başbakan Refîk Harîrî, Beyrut sahilindeki ünlü St. George Hotel yakınlarında konvoyuna düzenlenen bombalı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Hizbullah’ın İsrail eliyle “Lübnan’ın tek patronu” konumuna yükseltilmesi, elbette ki planlı bir durumdu. Ortadoğu gibi gündemin çok hızlı değiştiği bir coğrafyada, olayların mantıklı ve soğukkanlı biçimde takibini yapmak da zor. İsrail’in bugünlerde devam eden Lübnan saldırılarını takip ederken, arka planını iyi bilmek gerekiyor. Yaşanan bu olaylar neyin göstergesi? yenisafak.com akıllara gelen sorulara cevap aradı...

Zeynep Karçığa
Harîrî suikastı çoktan unutulmuş ve bütün Lübnan Hizbullah’ın arkasında birleşmişti.

İsrail ordusunun özellikle güney bölgelerine yoğun hava saldırılarını sürdürdüğü Lübnan, binlerce ailenin kuzeye veya ülke dışına ulaşmaya çalıştığı büyük bir göç hareketliliğine sahne oluyor.

Saldırılar, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere sivillerin hayatını tehlikeye atarken, Lübnanlılar daha güvenli olduğunu düşündükleri bölgelere ulaşmaya çalışıyor.

ndan bu yana gördüğü "en büyük göç hareketlerinden" birini yaşıyor.

Your browser doesn't support HTML5 video.

Fransa tarafından himaye edilen Lübnan Hristiyanlarıyla Hizbullah arasında sağlam bir ittifak kurulduğunu ifade eden yazar Taha Kılınç, Hizbullah'ın artık “Lübnan’ın hamisi” olduğunu belirtti.

Hizbullah 'Lübnan'ın hamisi'oldu

12 Temmuz-14 Ağustos tarihleri arasında yaşanan ve “Temmuz Savaşı” olarak kayıtlara geçen İsrail saldırıları, nihayet BM’nin arabuluculuğunda ateşkesle sonuçlandığında, Hizbullah artık “Lübnan’ın hamisi” idi. Harîrî suikastı çoktan unutulmuş ve bütün Lübnan Hizbullah’ın arkasında birleşmişti. Bütün şiirler, şarkılar ve marşlar, Hizbullah’ı övüyordu.

Temmuz Savaşı’ndan sonra, geleneksel olarak Fransa tarafından himaye edilen Lübnan Hristiyanlarıyla Hizbullah arasında sağlam bir ittifak kuruldu. Hatta İç Savaş sırasında Hizbullah’a karşı savaşan Hristiyan milis çevrelerden pek çok isim, Hizbullah’ın desteğiyle siyasette yükseldi, ganimet paylaşımına ortak edildi. Bunların en ünlüsü, İç Savaş boyunca Hizbullah-İran-Suriye troykasıyla mücadele eden Mişel Avn’dı. Tâif Anlaşması’nın ardından Fransa’ya iltica eden Avn, 2005’te Lübnan’a döndükten sonra, 2016’da Hizbullah’ın desteğiyle cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.

Büyük bir göç dalgası yaşanıyor

Dün sabah saatlerinden itibaren özellikle Lübnan'ın güneyinde yoğunlaşan İsrail bombardımanları, başta Sur ve Nabatiye kentleri olmak üzere birçok kasaba ve köyü hedef aldı. Bu saldırılar, güneyden kuzeye, Trablusşam'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada büyük bir göç dalgasını tetikledi.

Sahil yolunu takip eden binlerce Lübnanlı, İsrail bombalarına hedef olmamak için nispeten daha güvenli gördükleri Sayda'ya, ardından da başkent Beyrut'a ve kuzeydeki Trablusşam'a doğru zorlu bir göç yolculuğu yapıyor.

Güneyden kaçan Lübnanlılar genellikle okullara ve diğer acil durum merkezlerine yerleştiriliyor.

Benzeri görülmemiş trafik yoğunluğu ve temel ihtiyaç malzemelerinin eksikliği nedeniyle Lübnanlılar yollarda zor şartlarda ilerleyişini devam ettiriyor.

Bazı aileler ise Suriye'ye gitmeyi tercih etti

Neredeyse saatlerce araçlarında kalan, aralarında çok sayıda kadın ve çocuğun da bulunduğu Lübnanlılar, gittikleri yerlerde yiyecek ve su olmadan barınma merkezleri veya kiralık ev arayışına girdi.

Özellikle güneye yakın Sayda kentindeki okul ve sığınma merkezilerinde ciddi yoğunluk oluştuğu gözlemlenirken bazı aileler de kuzeydeki Trablusşam'a ulaştı.

İsrail'in hava saldırılarının hedefinde olan ve havadan attığı broşürlerle evlerini terk etmelerini istediği doğudaki Bekaa ve Baalbek kentlerinde de çok sayıda aile, kendi bölgelerinde daha güvenli olduğuna inandıkları yerlere veya kuzeye Akkar'a doğru gitmeye başladı.

Bazı aileler ise Suriye'ye gitmeyi tercih etti. Lübnan medyasına göre, Suriye ile kara sınır kapısında yoğun bir göç hareketliliği yaşanıyor.

"2006 Savaşı'nı hatırlatan, benzeri görülmemiş bir göç hareketi yaşıyoruz"

Sayda Belediye Meclisi Üyesi ve Acil Durumlar Başkanı Mustafa Hicazi, "Sayda'da onlarca barınma merkezi açıldı. 2006 Savaşı'nı hatırlatan, benzeri görülmemiş bir göç hareketi yaşıyoruz." dedi.

Hicazi, "Sayda'daki okullara yerleştirilenlerin sayısı yaklaşık 3 bin ve hala 5 binden fazla kişi barınma merkezi sağlanmasını bekliyor. Yerinden edilenler için temel gıda maddeleri sağlamaya çalışıyoruz, ihtiyaçlar büyük ama imkanlar sınırlı, yatak ve battaniye eksiğimiz var" diye konuştu.

"İlk kez evimden ayrıldım, çevremizdeki evler bombalandı, komşularımız öldü"

Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun beldesinden yerinden edilen 60 yaşındaki Lübnanlı, "Normal bir günde araçla bir saatten az süren yol, yerinden edilenler için 12 saatten fazla sürüyor." dedi.

Söz konusu Lübnanlı, şu ifadeleri kullandı:

"Sur kentinden Sayda'ya gitmemiz tam bir günümüzü aldı. Durum sakinleşinceye kadar kalacak bir yer istiyorum. Savaş sırasında ilk kez Lübnan'ın güneyindeki evimden ayrılıyorum. Çevremizdeki evler bombalandı ve komşularım öldü."

Lübnan'ın güneyinden yerinden edilen bir diğer kişi ise Sayda kentine 12 saatte ulaştığını ve yollardaki durumun "çok zor" olduğunu dile getirdi.

Hizbullah lideri Nasrallah: Lübnan'daki direniş tarihinde büyük bir darbe almış olduk

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İsrail'in son saldırılarıyla Lübnan'daki direniş tarihinde büyük bir darbe almış olduklarını söyledi.

Nasrallah, televizyondan yayınlanan konuşmasında, salı ve çarşamba günleri düzenlenen ve 37 kişinin ölümü ve binlercesinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıları değerlendirdi.

İnsanların büyük çoğunluğunun patlamalar sonucu gözünden yaralandığını kaydeden Nasrallah, bu nedenle hastanelerde büyük bir iş yükü oluştuğunu ifade etti.

Patlamaların çoğunun hastaneler, çarşılar, yollar ve evlerde meydana geldiğini kaydeden Nasrallah, bu mekanlarda ise daha çok kadın ve çocukların olduğunu vurguladı.

"İsrail (Lübnan'a saldırılarla) kırmızı çizgileri aştı." diyen Nasrallah, "İsrail'in salı günkü patlamalarla bir dakikada 4 bin kişiyi öldürmek istediğini, salı ve çarşamba günleri 2 dakika içinde 5 bin kişiyi öldürmek niyetinde olduğunu" kaydetti.

"İsrail'in (son iki gündür) düzenlediği saldırılar Lübnan halkına karşı bir savaş ilanıdır." diyen Nasrallah, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(İsrail'in son saldırılarıyla) Lübnan'daki direniş tarihinde büyük bir darbe almış olduk. Bu İsrail'le mücadele tarihinde de görülmemiş bir saldırı ve büyük bir darbedir."

Nasrallah, İsrail'in teknolojik olarak kendilerinden üstün olduğunu zira NATO ve ABD tarafından desteklendiğini dile getirdi.

Netanyahu'dan Lübnan halkına: Bu uyarıyı ciddiye alın ve evlerinizi terk edin

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün bir video mesaj yayınlayarak mevcut durum hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Netanyahu, Lübnan'daki sivillerden evlerini terk etmelerini istedi. Açıklamada, “Lübnan halkına bir mesajım var: İsrail'in savaşı sizinle değil. Hizbullah ile. Çok uzun zamandır Hizbullah sizi insan kalkanı olarak kullanıyor. Oturma odalarınıza roketler ve garajınıza füzeler yerleştirdi .Bu sabahtan itibaren, IDF sizi tehlikeden uzak durmanız konusunda uyardı. Sizi bu uyarıyı ciddiye almaya çağırıyorum. Hizbullah'ın sizin ve sevdiklerinizin hayatlarını tehlikeye atmasına izin vermeyin. Hizbullah'ın Lübnan'ı tehlikeye atmasına izin vermeyin. Lütfen, şimdi tehlikenin yolundan çekilin. Operasyonumuz bittiğinde, evlerinize güvenle geri dönebilirsiniz” dedi.

DÜNYA
BMGK Lübnan gündemiyle toplanıyor

DÜNYA
Guterres'ten Lübnan uyarısı: Dünya yeni bir Gazze'yi kaldıramaz

DÜNYA
İsrail Savunma Bakanı Gallant'ın intikam yemini: Lübnan'da 27 yıl önceki hesabı kapatmak istiyor