Hz. Aişe (ra) validemiz anlatıyor: Peygamberimiz geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Ben kendisine, “Ey Allah’ın Resûlü, geçmişte işlenmiş ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını Allah Teâlâ bağışladığı halde, niçin bu kadar yoruluyorsunuz?” dedim. Peygamberimiz, “Ya Aişe, Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu.”
Resul-i Ekrem Efendimiz, geçmiş ve gelecek hataları bağışlanmış bir peygamberdi. Zaten Hz. Peygamber’in (sav) mübarek ayakları şişinceye kadar, yaşlı gözlerle sabahlara kadar namaz kılması, günahlarını affettirmek için değil, Rabbine yakınlaşmak, O’na karşı şükrünü en güzel şekilde yerine getirmek içindi. Sadece kendisi kılmaz, ailesine ve ashabına da farz namazlar haricinde bol bol nafile namazlar kılmayı tavsiye ederdi. Biz de alemlere rahmet olarak gelen ve bize her konuda rehber olan Peygamber Efendimiz’in rehberliğinde nafile namazları ve önemlerini öğrenelim.
DUHA NAMAZI
Hz. Peygamber’in sabahları kıldığı namazlardan biri güneşin doğmasından yaklaşık kırk beş dakika sonra kılınan ‘duhâ’ diğer bir ifadeyle ‘kuşluk’ veya ‘işrak namazı’ idi. Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar mescitten ayrılmayan Efendimiz, namaz kılmanın yasak olduğu bu vakitlerde dostlarıyla sohbet eder, güneş yükseldiğinde ise duhâ namazı kılardı.
TEHECCÜD NAMAZI
Hz. Peygamber yatsı namazını kıldıktan sonra ise bazı zamanlar yatmadan önce dört rekât veya daha fazla namaz kılardı. Daha sonra yatıp uyur ve gecenin bir vaktinde Rabbinin emri gereği kalkıp teheccüd namazı kılardı. Allah Kur’an-ı Kerim’de teheccüd namazının Peygamber Efendimiz’e bir yükümlülük olduğunu buyurur. Peygamberimiz de teheccüd namazının feyzinden ve bereketinden ümmetinin de istifade etmesini istediği için ashâbına bu namazı nafile olarak kılmalarını tavsiye etmiştir: “Ey insanlar, aranızda selâmı yayın, yemek yedirin, herkes uyurken gece namaz kılın. Böylece selâmetle cennete girin!”
MESCİD, HACET, İSTİHARE, TEVBE VE YOLCULUK NAMAZI
ŞÜKÜR, YAĞMUR, KÜSÛF VE HÜSÛF NAMAZI
Peygamberimiz, sevinçli bir haber aldığında veya bir nimet elde ettiğinde Rabbine şükür için iki rekat namaz kılar yahut şükür secdesi yapardı. Kuraklık gibi sıkıntı zamanlarında da yağmur duası için namazgâha gidip cübbesini ters çevirerek dua ettikten sonra iki rekât namaz kılardı. Yine küsûf (güneş tutulması) ve husûf (ay tutulması) esnasında namaz kılarak Allah’a sığınırdı.
GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE
Hz. Peygamber’in Rabbinin rızası ve kendisine verdiği nimetler karşısında şükreden bir kul olmak için her fırsatta nafile namaz kıldığını görüyoruz. Allah Kur’an’da namaz kılanlar için, “Onların alâmeti, simalarındaki secde izidir” tanımlaması yapar. Biz Müslümanlara düşen ise Hz. Peygamber’i örnek alarak onun kıldığı nafile namazları gücümüz yettiğince kılmaktır. Hz. Peygamber’in sünnetine uymak Allah’ın sevgisini kazanmaya vesile olduğu gibi, O’nun yaptığı üzere nafile ibadetlere özen göstermek de Rabbimize yaklaşmanın ve O’nun rızasına ermenin bir vesilesidir.