Kurban Bayramı’na bu yıl da buruk giriyoruz…
İslâm dünyası, perperişan durumda: Neredeyse işgal edilmeyen, karışmayan, karıştırılmayan yer kalmadı coğrafyamızda.
Buruk giriyoruz Bayram’a...
Ama
Peygamber Efendimiz’in (sav), bayram günlerinin sevinç ve neşe günleri olduğunu hatırlatarak
,
Bayramı bayram gibi yaşamamızı emreden buyruklarına uyarak Bayramı yaşayacağız
; acılarımızı unutmayacağız ama ders çıkaracağız... Sevinci, kardeşliği, paylaşmayı, bütünleşmeyi büyüteceğiz...
Bayram’da kardeşliğimizi dünyanın en ücrâ köşelerine kadar yayacağız, bütün Kabe’deki hacılar gibi, Rabbimize yöneleceğiz, Rabbimize yönelmekte yekvücut olacağız; sımsıkı bağlanacağız birbirimize...
Bayramı yaşayacağız, bayram gibi yaşamaya çalışacağız...
Bayramda kardeşliğimizi büyüteceğiz, kardeşliğimizi büyüttükçe bayramı bayram gibi yaşayacağımız daha güzel günler lûtfedilecek inşallah...
Evet, bayramlarımız buruk geçiyor bir kaç yıldır özellikle...
Ancak unutmayalım ki, bu buruk bayramlar, bizi olgunlaştıracak, bizi hem Rabbimize hem de birbirimize daha da yakınlaştıracak, bizi birbirimize kenetleyecek, bağlayacak, kardeş kılacak inşallah…
Bu sütunda 13 yıl önce yayımlanan bir yazımı gözden geçirerek yeniden paylaşıyorum sizlerle...
KEVSER SÛRESİ’YLE GELEN HABER…
Kurban ve bayramına dâir Kitabımız’da birkaç yerde “haber” vardır. Ama Kevser sûresinde verilen ihbar, ihtar ve emirler, oldukça çarpıcı ve anlam yüklüdür.
, Kutlu Kitabımız’ın en kısa ama İslâm’ın tekliflerini, vaatlerini, haberlerini, temellerini, temel direklerini en mükemmel, en özlü şekilde tasvir, tavsif ve tarif eden sûrelerin başında gelir, biliyorsunuz.
İlkin Kevser sûresi’nin mealini verelim. Meali,
aktarıyorum:
“1-Biz verdik sana hakikatte Kevser. 2-Sen de Rabbın için namaz kıl ve kurban kesiver. 3-Doğrusu, sana buğz edendir ebter.”
Sûrede öne çıkarılan iki kilit kavram var: Kevser ve ebter.
Elmalılı, müfessirlerin kevser’e 26 değişik anlam verdiklerini zikrediyor; bunlardan beşini alıyor ve enfes bir şekilde izah ediyor.
, lügatte “
” anlamına geliyor. Müfessirler, sûredeki kevser’i özetle “hayr-ı kesîr”, yani “çok, pek çok hayır” olarak tercüme ediyorlar.
Sûre’nin nâzil oluş sebebi, Hz. Peygamber’in (sav) oğlu Kasım’ın vefatı üzerine kâfirlerin, peygamberimize “ebter” diye hitap etmeleri.
Elmalılı’nın Kevser’in anlamlarına ilişkin yaptığı zihin ve ufuk açıcı izahattan beşini sizlerle -özetleyerek- paylaşmak istiyorum:
BEŞ KEVSER HÂLİ VE AHVALİ
:
Kevser, Cennet’te bir nehr’in adıdır
. Kâinâtın övüncü ve bütün âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili peygamberimize Kevser’in Mi’rac’ta gösterildiğini, ümmetine, nehirlerin en güzeli Kevser nehrinin bir nimet olarak vaad edildiğini sahih hadislerinden öğreniyoruz.
: Kevser’den muradın, bizzat
olduğu belirtiliyor: Elmalılı, nübüvvet’in, peygamberimizin âlemlere rahmet olarak gönderildiğinin en önemli işâreti olduğunu zikrediyor ve Hz. Peygamber’in
Müslim, Mü’min ve Muhsin olanlara iki dünyanın nimetlerini tatmalarının vasıtası
olduğuna dikkat çekiyor.
: Kevser’den muradın
olduğu zikrediliyor. Elmalılı, “
ilmen ve ahlâken verese-i Enbiya olan ulemâ, hayr-ı kesîrdir
”; bu sebeple, ulemâ, İslâm’ın, Müslümana teklif edilen mükellefiyetlerini hatırlatarak, iki dünyada rahmet-i ilâhiyeyi halka haber verir ve ulaştırır, diyor.
:
Kâinât ve içindeki her şeydir
. Zira kâinât ve içindeki her şey, Allah’ın inşâ ve her dâim ihya ettiği düzenini, emrini yerine getirir ve böylelikle,
eşref-i mahlûkât olan insana Allah’ın rahmetini bahşeder
.
Beşinci anlam: Hz. Peygamber’in evladlarının ve ümmetinin kesreti’dir (çokluğudur)
. Elmalılı burada, “bu, düşmanlarının zannettiği gibi, senin oğullarının li-hikmetin vefatıyla, neslin tükenmeyecek,... [aksine] mürûri zaman ile... pek çok nesil vereceğiz, [demek oluyor],” diyor.
Bilindiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm, Mekke’de ve Medine’de nâzil oldu. Bu sûre, Mekke’de nâzil olan sûrelerden.
Mekke’de nâzil olan sûreler ve âyetlerle,
, bir din olarak
. Medîne’de nâzil olan sûreler ve âyetlerle ise,
Mekke’de insana müdahale edildi; Müslüman şahsiyetin ve zihnin tekmili, tesisi ve inşası sağlandı
Medine’de ise hayata müdahale edildi, İslâm, bizzat hayatın kendisi oldu; Müslümanca yaşama zemini kuruldu…
Başka bir deyişle,
Mekkî âyetler, İslâm’ın diriltici ruhunun, Medenî âyetler ise, kurucu iradesinin temellerini attı.
Kevser, mü’minlere hediye edilen diriltici, varedici ruh’tur
. Ebter ise, bu diriltici ruhtan nasîbini alamayanların, dünyaya tapanların, dünyadan başka bir hayat tanımayanların bu dünyada verdikleri kavgayla dünyayı karanlığa, zindana çevirenlerin yıkıcı iradelerinin adıdır. Ama şu kesin: Şirkin, zulmün, küfrün ömrü de, insanlığa verdiği hayırları da sınırlıdır.
Ebter hâli, bir intihar hâlidir: Yitiş ve bitiş durumu
Kevser hâli ise, gürül gürül akan, aktıkça berraklaşan bir nahr hâli: Her dâim oluş, kendi oluş ve varoluş imkânı.
Kurban, mümbit bir Kevser mevsimidir; iman eden insanı, hem Allah’a ve varlıklar âlemine, hem de eşyâ’nın ve kâinâtın hakîkatine yaklaştıran, yakınlaştıran, diriltip kendine getiren bereketli, leziz bir iklim…
O hâlde Kurban Bayramı ikliminiz ve kevseriniz dâim ve kâim olsun, mazlum Müslümanları Kurban Bayramı’nda kurban etmekten çekinmeyenler ıslah olsunlar, eğer ıslah olmayacaklarsa “ebter olsunlar / soyları kurusun” diye duâ ediyorum.