Kısa adı AİHM olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Selahattin Demirtaş davasında Türkiye’yi mahkûm etti; Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması gerektiğini buyurdu!
Kant’ın ebedî barış olarak kavramlaştırdığı evrensel haklar düzenine ilişkin buyruğunu AİHM’in lordları duymuş muydu? Hukuka dayalı evrensel bir barış öneriyordu büyük düşünür.
Düşünü gördüğü dünyanın gerçekleşmesi söz konusu olmadığı gibi, insanlığa kan kusturan bir kâbusa dönüştü Kant’ın ebedî barış düşünü gerçekleştirmesini beklediği emperyalistlerin yakıp yıkan yürüyüşü.
Hukuka dayalı bir evrensel düzen ve hakların teminat altına alınmasını buyuran insan haklarına dayalı ilişkiler ağı gerçek olmadı, olamazdı da.
Olamazdı çünkü Avrupa emperyalistti; hukuk sistemi güçlüydü Avrupa’da ama bu hukuk sistemi, gücü kutsayan bir hukuk sistemiydi; o yüzden hem Avrupa içinde aristokrasi, ruhban sınıfı gibi güçlü sınıfların ve burjuvazi gibi modernliği kuran yükselen kapitalist lordların hukukunu, hem de Avrupa dışında ise dünyaya kan kusturan emperyalistlerin hukukunu koruyordu.
Kant’ın “güçsüzlerin hukukunu korumaya cesaret et”, diyebileceği türden hakka ve hakikate dayalı bir hukuk düzeni kurulmamıştı Avrupa’da. Aksine, güçlülerin haklı olduğunu savunan güçlüler hukuku hükümfermaydı. Ve bu hukuk anlayışı, güçsüzlerin kendilerini koruma becerileri olmadığı için haksız olduklarını ve elimine edilmeleri gerektiğini “buyuran” bir sosyal felsefeden besleniyordu. Herbert Spencer’in “sosyal fizik” olarak adlandırdığı, sosyal Darwinizm’in hâkim olduğu haksızlığın, hukuksuzluğun, kibrin, kısacası, orman kanunlarının geçerli olduğu bir hukuk düzeniydi bu.
Pozitivist felsefeye dayanan ırkçı, ayırımcı, insanlık düşmanı bu sosyal Darwinist hukuk sistemi, bugün AİHM gibi uluslararası mahkemelerin mantığına hâkim olan bir hukuk sistemi. Emperyalistlerin çıkarlarını bütün dünyaya dayatan, adına da, utanmadan, sıkılmadan “evrensel insan hakları” gibi cafcaflı ama sadece ayartıcı sloganlar iliştirerek tarafsız olabileceği illüzyonu oluşturan bir mahkeme bu.
Başkalarıyla, onların ne iseler o olarak yaşama haklarını fıtrata müdahale etmeme ilkesi gereği sonuna kadar savunan tek hukuk sistemi İslâmî hukuk sistemidir. Varlığın varlık olarak var olma hakkı, hangi tür varlık olursa olsun, yalnızca İslâm Hukuk Sistemi tarafından teminat altına alınmıştır.
AİHM, insan hakları, özgürlükler, haklar gibi onca ayartıcı slogana rağmen emperyalistlerin hukukunu dayatıyor dünyaya. Küçük meselelerde hak hukuk gözetiyor ama büyük meselelerde, stratejik meselelerde Avrupa emperyalizminin hegemonyasına zarar verecek bütün davaları mahkûm ediyor, Batı emperyalizmini aklayacak bütün davaları da aklıyor.
Bosna kasapları Miloseviç ve Karadzic gibi haydutları bile adam gibi yargılayamadı AİHM. Böylelikle AİHM’in sadece emperyalistlerin ve uşaklarının hukukunu koruduğu gözler önüne serilmiş oldu!
AİHM’in emperyalistlerin ve uydularının hukukunu koruduğu son dava Selahattin Demirtaş davası oldu; mahkeme terör örgütünün siyasî kanadının temsilcisi HDP liderinin PKK terörünü bir kez bile kınamayan, 6-8 Eylül olaylarında halkı isyana teşvik etmekle, Yasin Börü ve arkadaşlarının hunharca katledilmesine yol açmakla suçlandığı iddiaları görmedi bile.
Herhangi bir Avrupa mahkemesi, Türkiye’yi yargılayamaz!
AİHM’in kararları, emperyalist saldırganlık ve hegemonya biçimlerinin hem yansıması hem de meşrûlaştırılma aracıdır.
Haydut bunlar!
AİHM, insan hakları mahkemesi, değil mi?
Bu mahkeme, eli kanlı Avrupa emperyalizmini hiç yargılamış mı, yargılayabilir mi?
O yüzden şunu söylüyorum: Aynaya bakın önce! İnsanlığa karşı yüzyıllardır işlediğiniz soykırımları, insanlık suçlarını yargılayın! Ve düşün yakasından Türkiye’nin, ruhsuzlar!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.