Dünyanın alacağı şekli, İslâm’ın teo-politiği belirleyecek...

04:0010/02/2019, Pazar
G: 10/02/2019, Pazar
Yusuf Kaplan

Papa’nın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyareti, İslâm dünyası ile Batılıların güdümündeki küresel sistem arasındaki ilişkilerde her bakımdan milattır.Papa Francis’in Abu Dabi’de stadyumda yönettiği âyin, BAE Emiri Zayed ile Ezher Şeyhi Yusuf el-Tayyib başta olmak üzere diğer kişilerle yaptığı görüşmeler, özelde Arap dünyasının genelde ise İslâm dünyasının teo-politik ve jeo-politik haritalarını tersyüz edecek yüzyıllık bir stratejinin kilometre taşıdır.Ziyaretin zamanlaması bu açıdan oldukça

Papa’nın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyareti, İslâm dünyası ile Batılıların güdümündeki küresel sistem arasındaki ilişkilerde her bakımdan milattır.

Papa Francis’in Abu Dabi’de stadyumda yönettiği âyin, BAE Emiri Zayed ile Ezher Şeyhi Yusuf el-Tayyib başta olmak üzere diğer kişilerle yaptığı görüşmeler, özelde Arap dünyasının genelde ise İslâm dünyasının teo-politik ve jeo-politik haritalarını tersyüz edecek yüzyıllık bir stratejinin kilometre taşıdır.



Ziyaretin zamanlaması bu açıdan oldukça mânidardır ve burada söyleyeceklerimi doğrulayacak uzun vadeli sonuçlar doğurmaya gebedir.

“İnsanlık Kardeşliği” başlığıyla gerçekleştirilen bu ziyaret iddia edildiği gibi bölgeye “barış, huzur ve kardeşlik” getirmeyecek. Aksine, bölgenin jeo-stratejik sınırlarının da, teo-politik sınırlarının da kanla çizilmesine yol açacak bu ziyaret.

Bu ziyaret, öncelikle teo-politik amaçlıdır: İslâm’ın protestanlaştırılması projesinin resmen başlatılmasıdır bu. Bu meseleye birazdan döneceğim...

İSLÂM DÜNYASININ GELECEĞİNİ JEO-POLİTİK HARİTALAR DEĞİL TEO-POLİTİK
HARİTALAR BELİRLEYECEK...

Ama önce şu tespiti yapmam gerekiyor burada: Papa’nın ziyareti, daha önce Trump’ın Körfez ülkelerine yaptığı, Trump, Sisi, Suud Kralı’nın o garip küre üzerine el basarak kararlaştırdıkları jeo-politik eksenli adımın bir sonucudur.

Önce Trump geldi, jeo-politik temelleri attı; sonra da Papa geldi, teo-politik stratejiyi ilan etti.

Burada şu noktanın altını özellikle çizmek isterim: İslâm dünyasının geleceğini, jeo-politik haritalardan çok, teo-politik haritalar belirleyecek.

Bu nokta çok önemli.

Yüzyıl önce, Osmanlı’yı çökerterek, Müslüman Hindistan’ı parçalayarak, Arap dünyasını paramparça ederek, İslâm dünyasının jeo-politik ve jeo-stratejik haritalarını çizmiş, İslâm medeniyetinin yürüyüşünü durdurmuştu emperyalistler.

Şimdiyse, teo-politik ve teo-stratejik haritalarını tarumar ederek İslâm’ı durdurmak istiyorlar. Yüzyıllık stratejileri bu.

İslâm’ın durdurulması ne demek, neyi kastediyorum bununla?

İslâm’ın dönüştürülmesi demek.

İslâm’ı nasıl dönüştürmek istiyorlar peki?

İSLÂM’IN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ VE
SAHTE SÜNNÎ-ŞİÎ ÇATIŞMASI PROJESİ

Öncelikli olarak İslâm dünyasının tarihî eksenini belirleyen, Türkiye’nin başını çektiği, binyıldır temsil ettiği, İslâm’ın sancaktarlığı rolünü üstlendiği Ehl-i Sünnet Omurga’yı çökertmek istiyorlar.

O yüzden Ehl-i Sünnet Omurga’nın üç sacayağını oluşturan Pakistan’ı hadım ettiler, Mısır’ı teslim aldılar, Türkiye’ye diz çöktürmek için her tür yolu deniyorlar.

O yüzden son çeyrek asırda İran’ın önü açıldı: İran, Arabistan coğrafyasına jeo-politik olarak yerleştirildi; önümüzdeki yüzyıllık süreçte İran’ın bölgeye teo-politik olarak da yerleşmesini sağlayacak gerekli zemin oluşturuldu.

Buradan şimdilik sahte bir Sünnî-Şiî çatışması icat ederek, İslâm dünyasının toparlanma imkânlarını bütünüyle yok etmek, İslâm İçi Savaş’ın tohumlarını ekmek istiyorlar.

Bu sahte Sünni-Şiî çatışmasının Sünnî kanadını, Sünnîlikle ilişkisi izafî Suudların başını çektiği Vehhâbî Körfez coğrafyasına yıkıyorlar! İran’la Vehhâbîleri birbirine düşürerek -Suriye, Irak, Lübnan, özellikle de Yemen’de olduğu gibi- İran’ın önünü açıyorlar!

Böylelikle, yüzyıl sonrasında Türkiye’nin başını çekeceği Sünnî dünyayla, yani Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirme hayalleri kuruyorlar ve atılan stratejik adımlarla bu hayali, adım adım gerçeğe dönüştürecek temelleri atıyorlar.

UZUN VADEDE HEDEF TÜRKİYE!

Türkiye, aslâ bu oyuna gelmeyecek, gelmemeli. Onun için de derin, sükûnetle, stratejik zekâyla hareket ederek Suud ve Körfez ülkeleri üzerinden hazırlanan teo-politik planları püskürtecek adımlar atmalı.

İkinci olarak da, Suudlar, Mısır ve Körfez ülkeleri üzerinden İslâm’ı dönüştürerek protestanlaştıracak teo-politik bir strateji izliyor emperyalistler.

Papa’nın ziyareti, tam da bunun startını veren sonuçları bakımından son derece tehlikeli, uzun vadede Türkiye’yi hedef alan bir ziyarettir.

Şunu iyi bilelim: Emperyalistlerin derdi, Ortadoğu’nun petrol yatakları, tabiî kaynakları filan değil.

Batıların asıl derdi, İslâm’ı dönüştürmek, İslâm’ın İslâm dünyasını toparlayarak yeniden bir medeniyet hamlesi gerçekleştirmesine soyunmasını sağlayacak dinamikleri yok etmek!

İslâm dünyasının yeniden bir medeniyet sıçraması gerçekleştirmesini mümkün kılacak tek ülke Türkiye! Protestanlaştırma projesini püskürtecek tek ülke Türkiye!

O yüzden Türkiye’de ürpertici bir sekülerleşme süreci yaşanıyor olmasına rağmen Türkiye’nin güçlenmesi, bölgesel güç hâline gelmesi Batılıları ürkütmeye, Batılıların kâbus görmelerine yetiyor!

Altını tekrar çiziyorum: Türkiye’de İslâmî değerlerin aşınması, anlam boşluğunun oluşması, sığ bir Kemalizm anlayışının tam da bu nedenle tavan yapması, elbette tedirgin edici gelişmeler.

Bu sorunları tespit edip üzerinde kafa yormak zorundayız. Bunun için köklü, sahici bir özeleştiri süreci başlatmamız, toplumun değerlerine sahip çıkması için önemli adımlar atmamız ve yaşadığımız bu sosyo-kültürel çözülmeye aşmamız gerekiyor öncelikle.

İşte ondan sonra Türkiye, bölgenin kaderinin belirlenmesinde, bin yıl önce olduğu gibi bir kez daha tarihî rolünü oynamaya başlayacak, Batılıların İslâm’ın protestanlaştırılmasına dönük teo-politik stratejilerini biz püskürteceğiz Allah’ın izniyle...

#Papa Francis
#BAE
#İnsanlık Kardeşliği
#Teo-politik