Türkiye, Yahudi gücü’nün kolonisi olan Amerika’yla savaşıyor aslında. Uzun vadede asıl hedefi Türkiye’yi parçalamak, mazlumların umudunu söndürmek olan, zorbalığın ve haydutluğun sembolü bir güçle!
Türkiye, psiko-kültürel ve psiko-tarihsel dinamiklerini ilk defa aktive etti, hayata ve harekete geçirmeye başladı
ve şu hâliyle bile, en zor şartlarda, hâlâ adale
ti, hakkaniyeti elden bırakmıyor: Afrin Afrinlilerindir başlıklı bildiriler dağıtıyor Suriye’de!
Batılıları korkutan şey bu işte: Ruhun dirilişidir bu!
Biz gelince, Batılı emperyalistlerin bölgeden kaçınılmaz olarak gidecekleri gerçeği!
MADDÎ GÜÇ YIKAR, MANEVÎ GÜÇ YAPAR...
Tarihi, maddî güce dayalı uygarlıklar yapmaz. Onların yaptığı şey, yakmak, yıkmak ve yağmalamak yalnızca.
Roma uygarlığı, Firavunlar Mısır’ı, bunun en çarpıcı örnekleri.
Maddî güç, maddeyi, gücü, araçları kutsar
; bir hegemonya üretebilir elbette ama sonuçta
maddî gücü kutsayan pagan uygarlıklar. Ama âkıbetleri hüsrandır bunların!
O yüzden
Roma da, Firavunlar Mısır’ı da mezarlık şimdi.
Tarihi yapan medeniyetler, insanlığa anlam katan, değer katan, ruh sunan medeniyetlerdir.
Bu medeniyetler, fiilen / bedenen yok olsalar bile, ruhen yaşarlar. Başka bir ifadeyle, kendileri, tarihten bedenen silinse bile, ilkeleri, insanlığa armağan ettikleri değerler ve sundukları ruh, yaşar.
Osmanlı medeniyeti gibi meselâ!
İnsanlar, dünyanın dört bir tarafında bunun için dua ediyorlar bize!
Bugün insanlığın sahip olduğu, insanca bir hayat sürdürülmesini mümkün kılacak bütün köklü ilkeler, değerler ve ruh, peygamberlerin öncülük ettiği
, bilge insanların temellerini muhkem bir şekilde attığı
O yüzden şöyle bir cümle kurabiliriz:
Uygarlığın özü şiddettir; medeniyetin özü hikmet.
Hikmeti yakalayabilen medeniyetler, yeniden insanlığın önünü açabilecek yolculuklara öncülük edebilirler...
Amerika, maddî gücü kutsayan pagan bir uygarlık
.
, Roma’nın kurduğu
düzenini, “
” diye tarif etmişti.
Pax Americana, silahlı da olsa barış düzeni kurmayı başaramadı bile!
Amerika üzerinde düşünmek gerekiyor...
Kofluğun adı ve adresi...
O yüzden haydutlaşıyor...
O yüzden önüne gelen yeri işgal ediyor, yakıyor, yıkıyor, harabeye çeviriyor...
Bir zamanlar “
” diye bir
vardı: Onyıllarca anlatıldı, insanlığın beyni yıkandı.
ABD, her yere, “özgürlük getireceğiz”, diyerek giriyor ama girdiği her yeri cehenneme çeviriyor sonunda!
Irak, Suriye, Somali, Afganistan, Latin Amerika ülkeleri bunun ürpertici örnekleri.
ABD’nin hegemonya kurma stratejisi:
İstikrarlı istikrarsızlık
oluşturmak.
Dünya ABD’den kurtulmadıkça günyüzü göremeyecek!
Amerika’nın, dünyaya -tıpkı Osmanlı gibi- adalet, sulh ve selamet armağan edememesinin nedenleri burada gizli.
Ruhsuz çünkü. Ruhsuz ve Köksüz!
Birinci sınıf düşüncesi, kültürü, sanatı yok Amerika’nın... Tarihi, hafızası, derinliğin müzikalitesi de yok.
Ayartıcı, tüketici, tüketeni de tüketen sığ popüler kültürü var sadece...
Köksüzlükten ve ruhsuzluktan devrilecek Amerika...
“
Amerika, aşırı şişmiş bir balon gibi... 1 iğne patlatmaya yetecek!
” demişti cins adam
ABD, Bosna katliamından bu yana,
çöküşünün dinamitlerini döşüyor...
İşgal, katliam, kan ve gözyaşı, “Amerikan rüyası”nı, kâbusa dönüştürdü!
Türkiye’nin gelişi, ABD hegemonyasının sonunun başlangıcı olacak...
50 yıl içinde yeni bir dünya kurulacak,
Türkiye, yeni bir dünyanın kurulmasında kurucu rol oynayacak...
O yüzden
iyi hazırlanmamız gerekiyor
:
Hem maddî hem de daha çok da manevî
(fikir, sanat, eğitim, gençlik ve medyada)
köklü, uzun soluklu atılımlar
yapmamız şart.
İki cephede de çok iyi hazırlanırsak; etrafımızı kuşatan emperyalistlere, tuzaklarına karşı dikkatli olursak ve büyük hata yapmazsak, dünya tarihinin yapılmasında yeniden belirleyici, kilit roller oynayabiliriz -Allah’ın yardımıyla.
Sözün özü: Çanlar, Amerika için çalıyor...
Canlar, mazlumlar Türkiye için duaya duruyor...